İcabet vakti...
İnsan bir şeyi içten ve içtenlikle istediğinde, er geç istediğine kavuşur, muradına nail olur. Cenab-ı Hak esbabını müyesser kılıyor ve arzusuna kavuşturuyor. Rahmetli Ali Ulvi Kurucu vird-i zeban halinde hep şunu söylerdi: “Allah bir şeyi murad ederse esbabını halk eder.” Aynen Vakit’le münasebetimizde tecelli
ettiği gibi. Yollarımız birkaç kez kesişti ama esbap ram olmadı ve manialar yol vermedi. Kavuşamadık, bir araya gelemedik, nasip bugüne imiş. 1996 yılından hac arkadaşımız olan Ülkü Kumral, tam 11 yıl önce de beni davet etmişti. O zaman icabet etmek bir başka hac arkadaşımın davetine ve çağrısına nasip olmuştu. Ama 11 yıllık davet demek ki icabet için eşref saatini bekliyor ve kolluyormuş. Eşref saati nihayet gelip çattı. Hayatımda bugüne kadar üç kez haccetmek nasip oldu. Bunlardan birisinde 17 yaşında idim ve 1979 yılına yani hicri 1400’e tekabül etmişti. Onun simetrisinde yani 17 yıl aradan sonra 34 yaşımda takvimler 1996 yılını gösterirken ikinci kez hac nasip oldu ve orada Vakit gazetesinden Ülkü Kumral ile tanıştık ve birlikte haccettik. İkimiz de haccı kırana niyet etmiştik. Ardından, 2002’de tam 40 yaşımda üçüncü kez hac nasip oldu. Bu üçüncü defada Mina’da Vakit’in Genel Yayın Koordinatörü Mustafa Bey ile karşılaştık. Daha doğrusu kader buluşturdu. Bu sanki ilişkilerde görünmez bir çentik odu. Veya bir taallûk noktası. Söylemek istediğim o ki, hacda birleşen yollar bizi Vakit’le buluşturdu. Bu, haccın bir kerameti olsa gerek. Bizimkisi hasbe’l kader bir beraberlik oldu. Maddi ve manevi ilişkilerin çatısı hacda çatıldı.
¥
‘Eski’ gazetemden kazara ve sehm-i kaza ile ayrılmak üzereyken önümüze yeni bir yol açıldı. MÜSİAD Fuarı’nda, eskimeyen kadim dostlarımızdan Sami Özey bizi çay içmeye Vakit standına davet etti. Bu delalet ile birlikte 11 yıllık gecikmiş davet yeniden güncellenmiş oldu. Bu noktadan itibaren, dest-i kader bizi Vakit’e doğru yönlendirmeye ve sevk etmeye başladı. Artık mazeretimiz de kalmamıştı. Beraberliğimiz hacda çatılmıştı ve önümüzde yine hac mevsimi belirmişti. Bu noktaya dest-i kaderin sevki ve lebbeyk’iyle geldik. Hacca uzanan Zilhicce’nin sayılı günleri (ilk on gün) içine girdik ve bu kutsal günler haccın da zaman köprüleri. Şimdi o günlerin içindeyiz. Bu, tevafuktan başka ne olabilir ki? Hac bizim için buluşma köprüsü oldu, inşallah Vakit’te geleceğe ve istikbale uzanan bir köprümüz olur. İcabet 11 yıl sonra geldi ama hiç şaşmadı. Davet 12’inci yılından gün alırken biz de 2008’in 12’inci ayı itibarıyla Vakit’ten gün almaya başlayacağız.
¥
Şimdi hem hicri hem de miladi tarihle birlikte icabet vaktindeyiz. İnşaallah buluşmamız hayırlı bir beraberliğin başlangıcı olur. Hayırlara vesile olması niyazıyla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.