Ajan gazeteciler

Ajan gazeteciler

Silahlı terör örgütü Ergenekon’un sanıklarından emekli yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, kitaplarımda kendine hakaret ettiğim ve iftira attığım gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulundu, reddedildi.

Sonra aynı gerekçelerle 10 bin YTL’lik tazminat davası açtı, o talebi de mahkemece kabul görmedi, davayı kaybetti.

Karısı Güler Kömürcü’nün açtığı iki ayrı dava birleştirildi, onunla ilgili yargılama devam ediyor.

Öztürk’ün son hamlesi, Cuma günü Silivri’de ortaya çıktı. Dedi ki; Şamil Tayyar’ın MİT, Jandarma ve Emniyet’te kaydının olup olmadığı araştırılsın. Mahkeme, Öztürk’ün bu talebini gereksiz bulup reddetti.

Aklınca, Tuncay Güney gibi gazeteci olmadığımızı, ajanlık yaptığımızı ispat edecek!

Oysa daha kolayı vardı; İki koğuş ötede Tuncay Özkan’a gidip ‘MİT’te hiç gördün mü?’ diye sorabilirdi. Ya da Ergun Poyraz’a ‘Jandarma’da rastlamış olabilir misin?’ diye takılabilirdi. Yetmedi, Yaşar Öz’e ‘Emniyetle ilişkisi var mı?’ diye sorsa belki cevap alabilirdi.

Ajanları bulalım

Aslında dertlerinin ne olduğunu toplum çok iyi görüyor. MİT, Jandarma ve Emniyetle ilgili yıllardır gizli belgeleri yayınlayan Tuncay Özkan ve Soner Yalçın gibileri sorgulamayanların bugün Ergenekon’da ajan avcılığına çıkmaları, tümüyle intikam duygusundan kaynaklanmaktadır.

Bunu da geçtik.

Öztürk’ün gerekçesi Gladyo ile ilgili kitaplar yazmak. O zaman yakın tarihe şöyle bir göz atalım. Önce Ergenekon’dan başlayalım.

Mesela Hürriyet Yazarı Saygı Öztürk’ün içinde çok sayıda belgenin yer aldığı Ergenekon kitabı var. Zihni Çakır’ın Ergenekon’la ilgili üç kitabı, Şaban Arslan ve Bedri Acar’ın Tuncay Güney’i anlatan kitapları piyasada.

Ergenekon sanığı Doğu Perinçek, Behiç Gürcihan ve Vedat Yenerer’in avukatı Vural Ergül de Gladyo kitapları yazdılar.

Çok az geriye gidersek. Saygı Öztürk, Enis Berberoğlu, Emin Özgönül, Fikri Sağlar, Can Dündar, Celal Kazdağlı, Soner Yalçın ve Tuncay Özkan’ın gizli dosyalardan derledikleri kitaplar çıkar karşımıza.

Ayrıca; Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan, Sedat Ergin, Can Ataklı, Fehmi Koru, Nazlı Ilıcak, Emre Aköz, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Kürşat Bumin, Alper Görmüş, Fatih Altaylı, Uğur Dündar, Haluk Şahin, Melih Aşık, İsmet Berkan, Murat Yetkin, Ahmet Altan, Tamer Korkmaz, Nuh Gönültaş, Oray Eğin gibi bir çok yazarın ‘derin’ konulara ilişkin analizlerine rastlarız. İçlerinde Ergenekon sanıklarına kefil olanlar bile var.

Hele Aydınlık Dergisi başlı başına tez konusudur. Yıllardır en mahrem belgeler o dergide yayınlanır, ne hikmetse kolayca paçayı sıyırırlar.

Bir de internette dolaşan ‘23 kişilik ajan gazeteci’ listesi var. Onları da ekleyelim. Unuttuğumuz başka isimler varsa onları da hatırlatalım.

Yıllardır savunduğum ve tekrarladığım tezdir; Yüksek tirajlı veya etkin her gazetede istihbaratla bağlantılı isimler vardır.

Madem Ergenekon’la birlikte ajan gazetecileri tartışıyoruz. Bu süreç medya için de ‘arınmaya’ vesile olsun, bu ajan gazetecileri deşifre edelim.

Hodri meydan

Kayıtlı ya da kayıtsız, gönüllü ya da görevli, kodlu ya da kodsuz hangi sıfatla anılırsa anılsın; Genelkurmay, Jandarma, MİT ve Emniyet’le bağlantılı tüm gazetecilerin isimleri açıklansın.

Genelkurmay Başkanlığı...

Jandarma Genel Komutanlığı...

MİT Müsteşarlığı...

Emniyet Genel Müdürlüğü...

Buyurun görev başına. Herhangi bir mahkemeden karar beklemeksizin açık toplum, güçlü demokrasi ve çağdaş manada basın özgürlüğü için bunu yapın.

Yapın ki; Hep birlikte ağız dolusu o şahıslara ‘şerefsiz’ diye bağıralım. ‘Yavuz hırsız’ gibi ev sahibini bastırmaya çalışan, çalıştıkları gazetelerden değil kurdukları internet odaları ve uzantıları genç oğlanlar üzerinden derin devlet içindeki hizip temsilciliğini yapanlara, piyonlara prim vermeyelim.

Devlet bağırsaklarını temizliyor, medya da temizlemelidir.

(Tüm gönül dostlarının Kurban Bayramı’nı kutluyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi