Peygamberimizi kimler nasıl zehirlemişti?
Peygamberlere Düşmanlık
Yahudiler, Allah tarafından seçilmiş ve Kuran'daki ifadeyle bir zamanlar "alemlere üstün kılınmış" bir kavimdir. (Bakara Suresi, 47) Ancak Yahudilerin çoğu kendilerine verilen bu nimete karşılık şükredici olmamış, Allah'ın emirlerine ısrarla isyan etmişlerdir. Bazıları ise, kendilerine gönderilecek peygamberleri öldürmeye kalkışacak kadar ileri gitmişlerdir. Önce kendi soylarından olan bazı peygambeleri nefislerinin hoşuna gitmeyen emirlerle geldikleri için öldürmüşler, Peygamberimiz Hz. Muhammed'i ise kendi soylarından olmadığı için katletmek istemişlerdir. Bunun sebebi bir kaynakta şöyle açıklanır:
Eskiden oldugu gibi günümüzde de Yahudiler bir peygamberin ancak Israilogullari soyundan gelecegine, o ulusun disinda peygamberlik etmeye deger bir insanin bulunmadigina inanirlar. Bu nedenle Hristiyan ve Islam peygamberlerini, kesinlikle peygamber olarak görmezler.
HZ. ZEKERİYA (A.S.) EFENDİMİZİ ŞEHİD ETMELERİ
Yahudiler Hz. İsa (A.S.) efendimize düsmanlikta pek ileri gitmislerdi. Onun babasiz dogdugunu reddetmisler, "Hz. İsa (A.S.) Hz. Yusuf (A.S.)'dan olma bile demislerdi. Fakat Hz. İsa (A.S.) efendimizin besikte konusmasi üzerine, Yahudilerin Hz. Meryem (R.A.) hakkinda yaptiklari iftiralar çürümüstü.
Bir süre sonra dönemin inkarcı Yahudileri, tekrar ayni itham ve iftiralarina basladilar. bu sefer "Bu ise olsa olsa Hz. Zekeriya (A.S.) yapmistir" diyerek Hz. Zekeriya (A.S.) efendimiz gibi yüce bir peygamberi ithama kalkistilar. Bu fikir Yahudi halki arasinda islene islene nihayet Hz. Zekeriya (A.S.) efendimizi öldürmeye tesebbüs edecek dereceye geldi. Dini çıkarları için kullanan dönemin bazı ikiyüzlyü hahamları tarafindan galeyana getirilen bazı Yahudiler, Hz. Zekeriya (A.S.) efendimizi (halktan korunmak amaciyla) içinde saklandigi agaçla beraber keserek öldürdüler.
HZ. YAHYA (A.S.) EFENDİMİZİ ŞEHİD ETMELERİ
Israil ogullarinin reislerinden Kral Herod Hz. Musa (A.S.)'in seriatina göre caiz oldugu halde, Hz. İsa (A.S.)'in seriatinda haram edilmis olan bir kizi nikahlamak istemis; nikahi kiymak için de Hz. Yahya (A.S.)'a müracaat etmisti. Hz. Yahya (A.S.), bu nikahi kiymaktan sakindi. Zira kendisi, Hz. İsa (A.S.)'in nübüvvetinden sonra, O'nun seriatiyla amel etmeye baslamisti.
Bu yeni seriata içerleyen bazı Yahudi önde gelenleri Kral herod'a baski yaparak, Hz. Yahya (A.S.)'in öldürülmesi için israr ettiler. Bu israrlar üzerine reis de Hz. Yahya (A.S.)'in basini kestirerek, O'nu sehid etmisti.
HZ. İSA (A.S.) EFENDİMİZE PLANLANAN SUİKAST
Hz. Musa (A.S.)'in seriati yerine yeni bir seriat getiren Hz. İsa (A.S.)'in tebligata devam etmesi, dönemin bazı iki yüzlü yahudi din adamlarının gayz ve haset damarlarini gittikçe daha fazla tahrik ediyordu. Nihayet bir hileyle Hz. İsa 'yi öldürmeye karar verdiler. Içlerinden birini iman etmis gibi gösterip, havarilerin niçine sokacaklar; toplandiklari yeri ve zamani ögrenip baskin yaparak Hz. İsa 'nin vücudunu ortadan kaldiracaklardi. Yuda Isharyot adli sahis havariler arasina karisti. Fakat ilahi tuzak ile bir başkası Hz. İsa (A.S.) sanilarak çarmiha gerildi, Hz. İsa ise diri olarak Allah'in (C.C.) katina alindi.
Yahudilerin Hz. Zekeriya (A.S.) ve Hz. Yahya (A.S.) efendilerimizden baska, daha birçok peygamber ve teblig yapan alimleri öldürdügü rivayet edilmektedir. Hz. Ebu Ubeyde (R.A.)'dan rivayet edeilen bir hadiste Resulullah (S.A.V.) efendimiz "Yahudilerin bir kusluk vaktinde kirk üç nebiyi katlettiklerini ve o nebilerin tabi olanlarindan, emr-i bil ma'ruf etmek üzere kiyameden, yüz on iki kimseyi ikindi vakti katlettiklerini" söylemistir. (Mehmet Vehbi Tefsiri, 2. Cilt - 567)
Yahudilerin kendilerinde olmayan peygamberlere karsi bu kindarane tutumu, Resulullah (S.A.V.) efendimiz zamaninda da devam etmistir. "Yahudiler ahirzamanda gelecek olan son peygamberin bütün özelliklerini Resulullah (S.A.V.) efendimiz de bulduklari halde sirf gurur ve kibirleri yüzünden ona tabi olmamislar, bu yetmezmis gibi hem fiilen hem desözleriyle onu taciz etmislerdir. Bu eziyet o dereceye varmistir ki selam verirken dahi, kötülük etmekten geri durmazlardi. Müslümanlarin kendi aralarinda kullandiklari "Es- selamu Aleyküm" (Allah'in selameti üzerinize olsun) selamlasmalarini; Yahudiler Resulullah (S.A.V.) efendimizle karsilastiklarinda laf karisikligina getirerek, agizda yuvarlayarak "Es-samu aleyke" (Ölüm sana olsun!) derlerdi.
HZ. MUHAMMED (S.A.V.) EFENDIMIZE YAPILANLAR
Resulullah (S.A.V.) efendimiz Bedir'de müsriklerle çarpistiktan sonra, bir Yahudi karisi ile karsilasti. Kadin basinda bir çanak içinde kizarmis oglak kebabi ve kolunda da sekerlilerden tatli bir sey vardi. Yahudi karisi efendimize;
- Ya Muhammed! hamd olsun Allah'a seni sag salim getirdi. Eger Medine'ye sag salim dönersen, su oglagi kesip, yemen için sana getireyim diye Allah'a adak adamistim" dedi.
Resulullah (S.A.V.) efendimiz de bir lokma tatmisti.
Taki bu zehir etkisini, Resulullah (S.A.V.) efendimizin son zamanlarinda gösterdi. Hatta;
- "Yahudilerin hani o zehiri yok mu? beni bitiriyor, içimde her damarimin yirtildigini hissediyorum." derdi.
Resulullah (S.A.V.) efendimize düzenlenen bir baska zehirleme hadisesi de söyle olmustu.
Ka'b b. Esref; Resulullah (S.A.V.) efendimize sürekli tuzak, tertipler düsünen Yahudilerdendi. Bir gün Yahudilerden bir cemaatle anlasarak yemek hazirlamis, efendimizi öldürmek için, dügün ziyafetine davet ettirmisti.
Resulullah (S.A.V.) efendimiz, sahabilerinin bazilariyla birlikte bu davete gitmisse de Hz. Cebrail gelip bu tuzagi haber vermis, efendimiz de onlarin yanlarindan ayrilmisti.
Yahudiler Resulullah (S.A.V.) efendimizi öldüremeyip, Islami gelismeyi engelleyemeyince bu sefer müslümanlarin arasinda fitne çikarmaya, birbirlerine karsi düsmanlik yaymaya basladilar.
Abdullah Ibni Sebe, her peygambere Allah tarafindan vasi verildigi ve Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin vasisinin Hz. Ali (R.A.) oldugu hakkinda propagandaya giristi. Dolayisiyla her mümünin bizat söz ve fiil ile Hz. Ali (R.A.) hukukunu müdafaa etmekle sorumlu oldugunu ileri sürdü. Nisan 658'de Misir'dan Medine'ye gelenler arasinda bulunmus ve halife Hz. Ali (R.A.)'ye refakat etmistir. Kendisinin bizzat Hz. Ali (R.A.)'ye secde edip tapinmasi, çevreden çok siddetli bir tepki gördü. Hz. Ali (R.A.) efendimiz bunun üzerine onu derhal Medine'ye sürdü. (Islam Ansiklopedisi) Fakat bundan sonra müslümanlar kesin olarak ikiye bölünmüs oldular.
Görüldügü gibi müslümanlarin sünni-sii (veya alevi) diye ikiye bölünmesi, İslam'a düşmanlık besleyen bir kısım yahudilerin kışkırtmalarının etkisiyle olmustur. Ve Siyonist yahudiler bu parçalama hareketlerini degisik sekillerde bugün dahi sürdürmeye çalismaktadirlar.
Tüm bunlara karşılık Allah peygamberimize Yahudiler hakkında "Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever" (Maide Suresi, 13) buyurmuştur. Dolayısıyla bugün de Müslümanlar, bir kısım Yahudiler kendilerine karşı hasmane duygular beslese de, onlara karşı adil, barışçıl ve affedici bir tutum takınmalıdırlar.
Yahudilerle İlgili Kur'an-ı Kerim Ayetleri
Bugün tarihçilerin ortak kabul ettiği bir gerçek vardır: İslam dünyasında hiç bir zaman antisemitizm görülmemiş, Yahudiler (ve Hıristiyanlar) kendi inanç, adet ve hatta hukuklarına göre herhangi bir baskı ve zulüm görmeden asırlarca yaşamışlardır. Bu hoşgörü ve güven ortamının başlıca nedeni, Kuran ahlakıdır. Kuran'da Yahudiler ve Hıristiyanlar "Kitap Ehli" olarak ifade edilir ve Müslümanlar ile Kitap Ehli arasında dostça bir yaşam tavsiye edilir. Kuran'a göre Kitap Ehli'nin yemeğini yemek ve Kitap Ehli'nden hanımlarla evlenmek Müslümanlara serbest kılınmıştır (Maide Suresi, 5). Bu hükümler, Müslümanlar ile ehli kitap arasında nikah sonucu akrabalık bağlarının kurulabileceğini, iki tarafın birbirlerinin yemek davetlerine icabet edebileceklerini gösterir ki, bunlar sıcak insani ilişkiler ve huzurlu bir ortak yaşam kurulmasını sağlayacak esaslardır.
Allah Kuran'da, Müslümanlara, müşrik insanlara (yani Allah'tan gelen bir vahye uymayan putperestlere) bile güvenlik sağlamalarını emreder: "Eğer müşriklerden biri, senden 'eman (güvenlik) isterse', ona eman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır." (Tevbe Suresi, 6) Müşriklere göre Müslümanlara çok daha yakın bir inanç ve ahlaka sahip olan Kitap Ehli'ne ise, daha da fazla bir saygı, hoşgörü ve yardımseverlik göstermek gerekmektedir.
Bir başka ayette, Kitap Ehli dahil tüm gayrı Müslimlere, Müslümanlara düşmanca davranmamaları şartıyla, iyilikle davranmak şöyle emredilir:
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp- çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever... (Mümtehine Suresi, 8)
Dolayısıyla, Müslümanlar, kendileriyle aynı toplumda yaşayan tüm Yahudi ve Hıristiyanlar ile son derece sıcak bir komşuluk ilişkisi kurmakla yükümlüdürler. Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede ise, Kitap Ehli, Müslümanlar üzerine bir emanettir.
Harun Yahya’nın Yahudilik ve Masonluk kitabından…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.