Türkiye’de yangında ilk kim kurtarılacak?
Birçok kurum önemli evrak ve eşyalarının bulunduğu dolapların üzerine ‘Yangında ilk kurtarılacak’ levhasını asar. Bu eşyaların önem derecelerine göre sınıflandırıldığı anlamına gelir. Yangın çıktığında personel ve itfaiye bu ikazı göz önünde tutar. Eğer böyle bir yazı yoksa herkes kendine göre bir öncelik belirler ve buna göre davranır.
İtfaiye olaya yangını en az hasarla söndürmek, yayılmasını önlemek için kendi önceliklerini belirler.
Yaşadığımız kriz ekonomik bir yangındır. Binaları yananlar sokağa dökülmüş ve itfaiyeye önce benim binamı söndür diye bağırmaktadır. Ekonomik yangını söndürecek itfaiye konumundaki devlet bireysel taleplere göre mi davranacak yoksa yangını bir bütün olarak görüp en kısa zamanda ve en az hasarla söndürmeye mi çalışacak?
Her yangın aynı değildir ve üzerine su sıkmakla söndürülemez. Bugün karşılaştığımız kriz binanın bir bölümünü tahrip edip söndürülecek cinsten değildir. Binaları yeniden yapmak gerekecektir.
Ayrıca yangın eski yapılardan kurulmak için kasten çıkarılmış olabilir ve bana göre bu ihtimal daha güçlüdür. Şu soruya cevap bulmak gerekir: ABD ekonomik yapıyı yeniden eski haline getirmek mi istemektedir yoksa artık işe yaramaz hale gelen bu yapının yerine yeni bir düzen mi getirecektir? Eğer yeni bir düzen kurulacaksa dünyanın geri kalan kısmı eski sistemi yürütebilir mi yoksa onlar da bu değişime ayak mı uyduracaktır?
ABD’nin stratejisini şöyle yorumluyorum: Geçmişte diğerlerinden yüksek faiz haddi ve güvenli bir ortama sahip olduğu için bu ülkeye yönelen tasarruflar artık her iki özelliğin de ortadan kalkması nedeniyle buraya gelmeyecektir. Bu yapının doğal sonucu olan ürettiğinden fazlasını tüketme dönemi sona ermiştir ve halkın tüketim düzeyi düşecektir. Ancak var olan talep ve ucuz kredi bulma imkanı iç üretimi teşvik edecektir. Bu ithal ikamesi politikasının uygulanacağı anlamına gelir. Mesela otomativ gibi sektörlerde hem iç üretim teşvik edilir hem de yeni teknolojiler kullanılabilir. Dünya para sisteminin yeniden belirlenmesi de beklenebilir.
Böyle bir yangının çıkacağına işaret eden birçok gösterge olmasına rağmen Türkiye sistemin süreceği anlayışı ile hareket etmiş ve hazırlıksız yakalanmıştır. Bugün krize daha dayanıklı olduğumuz iddiası bir hazırlığın sonucu değil geçmişte yaşadığımız krizde aldığımız tedbirlerin sonucu sayılmaktadır.
Kurtarma işlemi firma bazında değil ekonominin genelinden başlayarak ve yeni şartlara uyum sağlayacak biçimde yapılmalıdır. Bu sınırsız bir serbestlik ve piyasa şartlarının her şeyi belirlemesi biçiminde olmayacaktır. Devlet işletmeci olmayacak ama ekonominin genel işleyişine yön verecektir.
Şu soruya cevap vermek yeni modelin ne olacağı konusunda ipucu verebilir. Dünya ölçeğinde dış ticaretin artması ve ülkemizin bunu ön plana çıkarması ekonominin doğal seyrinin bir sonucu mudur yoksa küresel sermayeyi besleyen ve onun manevra alanını genişleten bir unsur oluğu için mi bu ölçüde teşvik edilmiştir? Eğer böyleyse sloganımız daha çok ihracat ve ithalat olmaktan çıkacak ve daha çok üretmek haline dönüşecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.