Ortak acı ve özür
Öyle muhataralı ve yakıcı bir konu ki, değil kelimelerin, nüansların dahi tozu dumana katması işten bile değil... Bir tarafta nahak yere soykırımla suçlanan Türkiye, diğer tarafta yüzyıllık bir insanlık trajedisi... Ve bu trajedinin etrafına her iki tarafın şovenistleri tarafından örülen aşılmaz önyargı duvarları... Geçen yüzyılda Anadolu coğrafyasında yaşanan, Müslüman olsun gayrimüslim olsun insan hayatlarını söndüren ama bir türlü yüzleşemediğimiz o kadar çok felaket var ki... İnsanoğluna ırkçı dürtüler egemen olduğunda ortaya nasıl facialar çıktığının “sarsıcı örnekleri”...
***
Bir kısım akademisyen ve yazarın -kanaatimce lüzumsuz bir fantezi olarak başlattıkları- “Ermenilerden özür dileme” kampanyası, “beklendiği gibi” muazzam gürültü kopardı. İfade hürriyetinden vatana ihanete kadar her türlü yorum, itham ve hakaret ortalığa saçıldı. Yakın tarihimize dair hiçbir şeyi “aklıselimle” tartışamadığımız gerçeği, bu kampanya ile “bir tokat gibi” yüzümüze çarptı. İtham ediyoruz, saldırıyoruz, bağırıyoruz ama tartışamıyoruz. Maalesef...
***
Eğitim sistemi beyinleri öyle formatlamış, sloganlar zihinleri öyle istila etmiş ki, mutlaka yüzleşmemiz ve tartışmamız gereken tarihî hadiseler hakkında “resmi söylemin dışında” hiçbir şey söylenmesine tahammül edemiyoruz. Ne acı! Bu ülkede Ermeni isyanları yaşanmış, çeteler “biçare” Müslüman halka zulmetmiş, öldürmüş, mallarını yağmalamış, Ruslara oyuncak olup Osmanlı devletine başkaldırmışlar. Ardından, İttihat Terakki denilen “komitacı güruh”, bastıramadıkları isyanların çözümünü, bu ülkenin yüzlerce yıllık Ermenilerini, “çocuk kadın demeden” yurtlarından sürüp atmakta bulmuş. “Biçare” Ermeniler hem yurtlarından, hem de -açlık ve tasallutlar sebebiyle- canlarından olmuşlar. Olmamış gibi davransak da “vicdanlara yapışıp kalan” bu facialar yaşanmış. Vicdanlardaki bu yapışkan duygudan kurtulmak için ya sükunetle konuşacağız, dinleyeceğiz ve tarihimizle yüzleşeceğiz; veya sadece ırkçı coşkunluklarla bağırıp, suçlayacağız... Sizce hangisi vicdanları rahatlatır?
***
“Ermenilerden özür dilemek“ gereksiz bir entelektüel fantezi... Yaşanan “ortak acıyı” gidermediği gibi,siyasî iktidarın “resmi söylemi aşarak attığı” Ermenistan’la ve diasporayla ilişki kurma hamlesini zayıflatan bir fantezi... İttihat Terakki’nin basiretsiz komitacılarının hataları için özür de dilemek de, yakın tarihi bizlere zindan eden bu komitacı zihniyeti savunmak da abes... Mesele, kim hangi sebeple yaparsa yapsın zulme karşı durmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.