BOP sahiden çöktü mü?
Başbakanlık Başdanışmanı Ahmet Davudoğlu, BOP’un çöktüğünü söylemiş. Esasında BOP iki yıldır yalpalıyordu ve gündemden de düşmüşü. Ortadoğu’da Amerikan politikaları çökeli ve tadil edileli beri böyle bir kavram gündemden düşmüştü. Baba Bush’un 1992 seçimlerinde iktidarı kaybetmesinden sonra Yeni Dünya Düzeni projesi nasıl çöktüyse, oğul Bush döneminde de BOP çöktü. Clinton’lı yıllarda Yeni Dünya Düzeni kavramının bir daha anılmadığını ve tedavülden kalktığını biliyoruz. Dolayısıyla BOP’un çöktüğünü söylemek ‘malum’u i’lam’ kabilinden bir şey. Cinlerin Hazreti Süleyman’ın vefatını geç öğrenmesine benziyor. Bununla birlikte Ahmet Davudoğlu’nun açıklamaları bunun resmi düzeyde de bittiğini gösteriyor. Bu ifadeler, BOP projesinin Türkiye açısından da resmi defin işlemine benziyor. Zira böyle bir proje öncelikli olarak Obama’nın gündeminde yok. Bunun dışında artık BOP’un geleceği değil ABD’nin bizzat kendi geleceği tartışma konusu. Tartışmanın mahiyeti ve ekseni kaymış durumda. Bugün bizzat Amerikalılar ABD sonrası dünya düzenini tartışıyorlar. Bu bağlamda, kapitalizmin, küreselleşmenin ve bizzat Batı’nın ve Batı medeniyetinin geleceği tartışılıyor. Peki, Türkiye’de BOP’un pabucunun dama atıldığının ilanı niye bu kadar geç yapıldı? Bunun sebebini BOP üzerinden siyasi iç çekişmelerde ve atışmalarda aramak gerekir. Hükümeti topa tutmak ve eleştirmek isteyenlerin BOP’a ihtiyaçları vardı. Özellikle ulusalcı kesim BOP’u canlı olarak göstererek bunun üzerinden hükümeti topa tutmaya ve hırpalamaya çalışıyordu. Yoksa biz de şahsen en az iki yıldır yazılarımızda BOP’un çöktüğünü ve tadavülden kalktığını yazıyorduk. BOP ölmüştü ama iç politik malzeme olarak varlığını sürdürüyordu. Yakar top gibi taraflar birbirinin üzerine atıyordu. Neyse ki yine de Ahmet Davudoğlu’nun açıklamaları tartışmaları dindirmesi açısından iyi, faydalı ve yerinde olmuştur. En azından bundan böyle bu beyhude tartışma Türkiye’nin gündeminden çıkar.
¥
Ahmet Davudoğlu, BOP sonrası yeni dönemde Şer Ekseni yerine İstikrar Ekseni yaklaşımının esas alınması gerektiğini söylüyor ve bu yönde hedef belirliyor.. Davudoğlu, Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Monde ile yaptığı söyleşide, İran’a yaptırım uygulanmasının durumu daha da kötüleştireceği uyarısını yaparken, Bush yönetiminin “Büyük Ortadoğu Projesi”nin çöktüğünü de belirterek bölgesel sorunların çözümü için yeni bir yaklaşım gerektiğini ifade etmiştir. ABD’nin yeni başkanı seçilen Barack Obama’nın çok taraflı yeni bir yaklaşım sözünü verdiğini kaydeden Davudoğlu, “Tüm bölgesel oyuncuların sürecin bir parçası olduğunu hissedeceği kapsayıcı bir yaklaşım” gereğini vurguladı. Ahmet Davudoğlu, “ ‘Şer Ekseni’ ilan etmek yerine, ‘İstikrar Ekseni’ ilan edilmeli ve çatışma söyleminden kaçınmalı. Başta Filistinliler olmak üzere eğer oyuncular, izole edilir veya dışlanırsa, bu gerginliğin tırmanması demektir” şeklinde konuşmuş. Evet Amerikalılar yangına benzinle gittiler ve bu nedenle ve Muhammed Dahlan gibi yerli işbirlikçilerin de katkısıyla Filistin cephesi tam ortasından ikiye bölündü ve çatladı. Evet, BOP ve Bush sonrasında uluslararası ilişkiler bağlamında yeni bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor. Bu Amerikalıların ifadesiyle New Deal olarak da takdim edilebilir. ABD’nin yeni dönemde yeni bir yaklaşım benimsemesi kaçınılmaz.
¥
Oğul Bush döneminde ABD, Ortadoğu üzerindeki etkisini büyük ölçüde kaybetti bu etki neredeyse baba Bush’un çıtasını yükselttiği 1991 yılı öncesine geriledi. 1991 yılında Tek Kutuplu Dünya Düzeni deyimini yeşerten ve anlamlı kılan; SSCB’nin çöküşü ile eşzamanlı olarak Saddam’ın Kuveyt’ten atılması idi ve bunun sonucunda başlayan etki oğul Bush’un mütemadiyen yanlış politikaları sonucu eridi bitti. Yani ABD’nin bölgedeki rolü ve etkisi, SSCB’nin rakibi olduğu dönemde bile daha fazlaydı. Bu bağlamda, Condoleezza Rice, BOP projesi üzerinden 22 ülkenin dönüştürülmesini öngörüyordu. Bu ülkeler dönüşmeden bizzat ABD rejiminin kendisi dönüştü. Misyonerliğini yaptığı piyasa ekonomisinin olmazsa olmazlarından, liberal ve kapitalist anlayıştan çark etti. Bu bağlamda, Rice satvetli günlerinde 60 yıllık bölgedeki otoriter rejimleri destekleme politikasından vazgeçtiklerini açıklamasından 18 ay sonra Kahire’de istikrara döndüklerini ilan etmişti. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! 2003 sonrası Suriye rejiminin devrilmesi taleplerinin yerini politika değişikliği talepleri almıştır. Aralık 2008’de ABD Savunma Bakanı Gates de İran’da rejim değişikliği peşinde olmadıklarını, siyaset değişikliğinin yeterli olacağını söylemiştir. Demek ki ABD, hedeflerinden birer ikişer sapmaktadır. Bu da BOP çökmeden önce hedeflerinin çöktüğünü gösteriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.