Menfur adam!
Bilindiği gibi nükleer programda ısrarından dolayı belki de Yahudilerin dünyada en nefret ettikleri adam Ahmedinejad olsa gerek. Fakat şimdi bir başkası onun tahtını kapmak üzere. Nefrette Nejad'ın rekorunu kırdı ve hatta onu aştı bile. NewYork Times gazetesi New York'un en nefret edilen adamı diye onu manşete veya kapağa taşıdı. Şimdi nefret rekoru onun eline geçti. Yahudiler açısından nefrette Ahmedinejad'ı bile sollayan ve geçen bu adam acep kim ola? 'Dünyayı satan ve dolandıran adam' olarak da ünlenen bu kişi Bernard Madoff'dan başkası değil. Son sıralarda Yahudiler için Nejad'dan başka iki nefret sembolü daha var. Bunlardan birisi Ergenekon'ın kara kutusu olarak bilinen ve Türkiye'de istihbarat kuruluşlarını ve polisi birbirine düşürdükten sonra sırra kadem basan ardından önce ABD'de sonra da Kanada'da ortaya çıkan Tuncay Güney. Herkesi parmağında oynatan Tuncay Güney Türkiye'de cemaatlere de sızmış ve zaman zaman İslâmi kesimleri de iğfal etmişti. Bu mesleğinde sınıf atlayan Tuncay Güney Kanada'da Yahudi ve haham kılığına bürünmüş durumda. Tersinden bir Sebatay Sevi. Sebatay Sevi gizlice Yahudiliğini muhafaza ederken Müslüman olarak görünmüş. Tuncay ise kendini tanıyan Faruk Arslan'a göre hiçbir inanca sahip değil ama zahirde haham. Bazı Yahudilerin nasıl kan beynine sıçramasın? Adeta mesleklerini ellerinden almak gibi bir şey. Yani nihilist olmuş durumda ama Kanada'da Yahudi kılığında görünüyor. Gel ayıkla pirincin taşını!
İşte bu Yahudilerin bile kanını donduruyor. Yahudileri bile dolandıran adam eşine az rastlanan türden bir dolandırıcı olmalıdır. Dünyayı dolandıran adam olarak temayüz eden (Madoff: The man who sold the world!) Madoff da olsa olsa ancak Tuncay Güney ile aşık atabilir ve eşleştirilebilir. Kimse Tuncay'ın pirincinin taşını ayıklayamıyor. Ergenekon davasında nerede durduğu belli değil! Tanık mı sanık mı, kimse bilmiyor. Madoff da böyle birisi. Hadi dünyayı dolandırdınız ama dünyanın dolandırılması sonucu oluşan veya dünya dolandırıcılığının birikim üssü olan Wall Street'i dolandırmak, olacak iş değil Tereciye tere satmak buna denir. Bu her babayiğidin kârı ve harcı olmasa gerek. Zaten adamın suratını gördüğünüz de Güney'i haham elbiseleri içinde görmüş gibi oluyorsunuz ve makaraları tutamıyorsunuz. Hınzırlığı yüzünden okunuyor.
¥
Adamın sahtekarlığı karşısında şapka çıkarmamak mümkün değil. Adam Yahudileri de içine alan bir saadet zinciri kurmuş. Bizdeki Titancılar gibi. Yahudiler bu zincir içinde olduklarına ve dolandırıldıklarına bir türlü inanamıyorlar. Kendilerini can evlerinden vurulmuş hissediyorlar. Parsadan gibiler yanında halt etmiş!. Eline su dökemezler. Bütün sahtekarlar bir araya gelse 'ustamızsın' diye önünde reverans yapar ve tazimde ve ihtiramda kusur etmezler. Onunkisi, ABD'nin azameti ve çöküşünün büyüklüğüyle mütenasip bir dolandırıcılık hikayesi. 11 Aralık'ta tutuklanan Madoff aslında buzdağının görünen kısmını oluşturuyor. Biliyoruz ki, Amerikan siyasetinde genellikle seçim yardımlarında bulunan zenginler bazı elçiliklerle ve dış postlarla ödüllendirilirler. Özellikle kesenin ağzını açanlar ve seçim kampanyalarına yardım edenler Avustralya veya Yeni Zelanda gibi ülkelere elçi olarak atanarak taltif edilirler. Ama ilk defa Barack Obama'nın boşalan koltuğunun rüşvetle satışa çıkarıldığı bir dönemle karşılaşıyoruz. Bizim gibi ülkelerde zaman zaman gümrük postlarının satıldığını biliriz. Veya milletvekili olmak için masraftan kaçınmayanlar bunu ihalelerle bir şekilde çıkartırlar. Türkiye'de siyasetin masraflarını müteahhitlik hizmetleri karşılar. Obama'nın koltuğunu satacak kadar gözü dönmüş sahtekarlık örnekleriyle karşılaşıyoruz ve bu örnek ABD'nin her iki partisini de ilgilendiriyor. Obama'nın koltuğunu rüşvetle satışa çıkaran Vali Rod Blagojevich, bir taraftan seçilmiş Başkan Obama'nın Beyaz Saray Genel Sekreterliğine atadığı Rahm Emanuel ile alakalı olduğu kadar diğer taraftan da Cumhuriyetçi Cheney'in en yakın adamı Scotter Libby ile de bağlantılı. Yani ABD'de kimin eli kimin cebinde belli değil. Dolandırıcılık artık bütün sistemi içine alan bir kültür haline gelmiş ve derinlik kazanmış.
¥
Madoff sadece Yahudi sermayedarları dolandırmamış; Yahudi kurumlarını ve yardım kuruluşlarını da aynı şekilde söğüşlemiş. Yahudi kurumlarına ve hayır kurumlarına verdiği zarar, tahminlerin fevkinde. 50 milyar dolarlık skandalla küresel bir dolandırıcılık rekoru kıran eski Nasdaq Başkanı Madoff, ABD hükümetine ahlak dersi de vermiş. Ne diyelim ABD'ye din dersi Bush'dan, ahlak dersi de Madoff'dan olsun! Adam, Spielberg'i bile kandırmış. Madoff karşısında Türkiye'de Ergenekon'dan yargılanmakta olan sanıklar bununla teselli de bulabilirler. Ne de olsa Madoff kendilerinden daha büyük ve profesyonel adamları ve kurumları dolandırmış. Züğürt tesellisi babından bununla avunabilirler.
Keselerine düşkün olan Yahudiler tam da hassas oldukları bir noktadan vuruldular. Bu güvenlerini sarsmış olmalıdır.
Velhasıl titan titana bir dünyada yaşıyoruz. Titan titana dünyanın merkezi de Wall Street. Burası aynı zamanda mali dünyanın merkez üssü veya bir nevi Titaniği. Ama Madoff gibi sahtekar kaptanlar yüzünden Titanik gibi batıyor. Seçilmiş başkan yardımcısı Joe Biden da ABD'nin kriz zararlarının ölçülemez olduğunu söyledi. Madoff, sahtekarlığın mali veçhesini temsil ederken Bush da siyasi cephesini temsil ediyordu. Aynen İlliones valisi gibi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.