Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Dağ ile sohbet

Dağ ile sohbet

İrkilmeyin, afallamayın bre dostlarım... Tahmin ediyorum “İnsanlar dururken dağ ile sohbet olur mu?” diyeceğinizi...
Hangi insanlarla?
Günümüzün değer üstü değer kazanmış muteber insanlarıyla mı?
Yani?
Kamer Genç ile mi, Canan Arıtman ile mi, Zekeriya Beyaz ile mi, Kemal isimli zamane büyükleri ile mi?
Kemal Alemdaroğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Kemal Kerinçsiz, Kemal Anadol!..
Yeter be... Ne kadar da ünlü Kemalimiz varmış... Afiyetle yiyin denmez, amma koyun vitrine afiyetle seyreyleyin...
Ben dağ ile, dağlar ile sohbeti sevmişim bir kere...
Beyaz karlı, kara çamlı iri dağ
HEYBET nedir, ne değildir? De hele.
Geceleri yapayalnız kalınca
UZLET nedir, ne değildir? De hele...
¥
Hiç başın ağrır mı, yoruldun mu hiç?
Birine küstün mü, darıldın mı hiç?
Sevdin mi, öptün mü, sarıldın mı hiç?
HASRET nedir, ne değildir? De hele...
¥
Neşeyi ne tartar, gamı kim ölçer?
Acı söz yarası kaç yılda geçer?
Beklemek sancıdır, ayrılık hançer
GURBET nedir, ne değildir? De hele...
¥
Düşlerine aldandın mı uykunun?
Kucağında büyüdün mü korkunun?
Taşınması zor mu zillet tok’unun?
DEHŞET nedir, ne değildir? De hele.
¥
Ormanın var, pınarın var, kuşun var
Dört mevsimde bulut saçlı başın var
Bilmem amma bir uzunca yaşın var
MÜHLET nedir, ne değildir? De hele...
¥
Dağ, elbette bizim şuara takımı ve siyaset allameleri gibi konuşamaz... Amma hal diliyle der ki:
Sen git, o sorduklarını yaşları 90’a, 100’lere dayanmış siyaset önderlerine sor... Bakalım ne cevap verecekler?
Soramam!..
Neden soramayacağımı arz edeyim:
O kişiler HEYBET’in ne olduğunu bilirler, fakat Uzlet’i, Hasret’i, Gurbet’i, Dehşet’i ve de Mühlet’i bilmezler... Bilseler de önemsemezler...
Çünkü hayat tarzlarına ters düşer...
Peki ne yapalım, kime sormakta fayda var?
Hukuk ve hukuka istediği kulpu takan sayın Onursal Sabih’e mi sorsam?
Allah saklasın...
Başımıza bir 4004 komedisi açmayacağına garantim yok ki...
Benim soruların siyasetle de alakası yok...
Eğer öyle olsa Demirel’e, Erbakan’a, Rahşan Ecevit’e, ya da Rauf Denktaş’a gitmemi tavsiye ederdiniz...
Aman ha!..
Dağlar palavra sıkmazlar...
Dağlar insanları aldatmazlar...
Dağlardaki ciddiyeti bir başka yaratıkta, yani insan oğlunda göremem asla... Kanaatım böyle...
Aklınıza aktif görevdeki siyasetçiler gelecek herhalde...
Adını saymadığım zevat hangi gün pasif siyasete girdiler ki?
Ey dostlarım, biz elden çıktık, bari torunlarınıza sahip olmaya bakın... Eğer onlar da kurtuluşu ve gerçeği o siyasetçilerde görürlerse gelecek diye bir şey kalmaz ortada...
Diyeceğim şu:
Sen kurutma ey can, gül varsın kurusun
Yağmura, toprağa yalvarsın kurusun...
Çevrenizde dağlar varsa benden onlara selam söyleyin... Aklınıza takmayın duymazlar diye... Her dağa selamım var... Hepsinin alnından öperim...
Selam olsun dağlara... Selam olsun yalçın kayalarına... Kuşlarına, ormanlarına, börtü böceklerine...

Sonbahar sonrası biz insanlara
Sararan dalları seyretmek kalır.
Yaz gelir bakarsın başka manzara
Kuruyan gölleri seyretmek kalır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi