Dinin cahili olmak; ilmin, bilginin cahili olmak çekilecek, tahammül edilecek bir şey değildir.
Evrim teorisi ile yatıp kalkıp; hayata, geçmiş ve geleceğe bu batıl inanç ile bakan insanlar, zavallı, acınacak ve hidayete muhtaç olan yaratıklardır.
Yeryüzünün tek örneği ve tek rehberi olan Peygamberimiz, “Hepiniz Âdem’dendir. Âdem ise topraktan yaratılmıştır” buyurarak, kesin bir gerçeği ortaya koymuştur. Kendi döneminde yaşayan her çeşit ırka mensup olanlar için, tarihin ve olayların eskitemeyeceği ve değiştiremeyeceği bir başka hakikati dile getirerek; “Arap’ın Türk’e, Türk’ün Arap’a hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır” buyurmuş ve efendi ile köleyi, zengin ile fakiri, köylü ile şehirliyi bir potada yoğurmuş ve örnek bir nesil oluşmuştur.
İran'dan Medine'ye gelmiş olan bir insanı bağrına basmış, ırkına, geçmişine bakmaksızın "Selman bendendir” buyurmuştur.
Dünyanın süper gücü(!) olarak kendisini yenilmez bir güç gören ABD’de yaşamış olan siyahi bir renge ve ırka sahip Malcolm X, “Bugün için bizi insan bile saymıyorlar. Sadece kendi düzenleri içinde bir yer verdiler ve kendi çıkarlarına hizmet ettiği ölçüde ilerleme imkanı sağladılar” demektedir.
Faizi, karaborsayı, ırka dayalı üstünlük anlayışını ayağının altına aldığını tüm dünyaya ilan eden Peygamberimiz’in bu onurlu ve şerefli tavrını anlamaktan aciz, nice ilmin ve dinin cahili olan zihniyet, atık maddeleri çöplükten toplarcasına insanların ırk kökenini araştırarak, cahiliyeyi hortlatmaktadır.
Bu mesajımın muhatabı olarak onurlandığım tüm okurlarımız şuna inanır ki, ister Azeri, ister Ermeni, ister Arap, ister Gürcü kim olursa olsun, hangi ırka, hangi dine ve hangi millete ait olursa olsun, o insan öncelikle Peygamber çocuğudur. Ne var ki peygamberinin yolundan çıkmış veya o yola isyan etmektedir. Bugün yeryüzünde yaşayan insan sayısı 6 milyarın üzerindedir. Ve hepsi genel manada Peygamber evladıdır. Çünkü insanlığın ilk babası, ilk Peygamberi ve ilk insanı Hz. Âdem’dir. 6 milyar insanın iki milyarı peygamberini tasdik etmiş, geriye kalan insanlık ise, o yola yabancı veya düşman olmuş, yoldan çıkmıştır. İki milyar Müslüman insan, geriye kalan dört milyar insan kardeşine el uzatmak, hidayete ermeleri için mücadele etmek mecburiyetindedir.
Bir asra yakındır “toplumsal barış” kavramını sakız gibi dilinden düşürmeyen ve bugün sistem olarak halkını sırtında taşıma gücünü kaybetmiş cahil ve batıl zihniyetin dile getirdiği ırk, köken konusu, inanan insanların kullandığı çöplüklerin kokuşmuş atık maddeleridir.
İster dağda çoban olsun, ister Cumhurbaşkanı olsun, bu iki insanın aralarındaki üstünlük farkı ırk değil, takvadır. Bu ölçüyü koyan ise, Rabbimiz, ilahımız ve melikimiz olan Allah'tır.
Ermeni veya Azeri veya Laz veya Arap, Acem İslâm’la tanışıp İslâm’la beraber olduğu zaman, her şey değişir birden.
Bu ülkede yaşayan Müslümanlar olarak Diyarbakırımızın Kürt kızını Konyamızın Türk genci ile evlendirmek bizler için boynumuza borç olan bir görevdir. Salahaddin-i Eyyubi ile Yavuz Sultan Selim Han'ı yan yana getirdiğimiz zaman, Müslüman ümmet için, birisi sağ gözümüz, diğeri ise sol gözümüzdür. Birisi Kürt ırkından, diğeri Türk ırkındandır. Her iki liderimizin ırk farklılığı, Allah'ın varlığının kuvvetini gösteren bir ayettir. Eğer Yavuz, Türk ırkından değil de Ermenilikten İslâm’a gelip tasdik edenlerden olsaydı, bakışımızda ve tavrımızda hiçbir fark olmazdı.
Şu gerçeği bir daha tekrarlayalım ki, aynı otobüsü, aynı siteyi, aynı asansörleri kullandığımız insanları, öncelikle insan olarak görmeyenler, peygamber çocukları olarak da görmeyenler, bu toplumun, bu ülkenin en koyu, en katı ve en cahil yobazlarıdır.
Yine buna paralel olarak, Allah katından gelen hakikatleri, insanlık için gönderdiği hayat tarzı olan dinini, gönderdiği dininin nasıl yaşanacağını gösteren Hz. Peygamberimiz’i, ülke kalkınmasına engel gören zihniyet bilsin ki, geleceğin dünyasında kendilerinin değil, doğru, namuslu, inançlı insanların sözü ve icraatı geçerli olacaktır.