Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Şeytanla yatağa girmek

Şeytanla yatağa girmek

İsmet İnönü'nün hafızalardan silinmeyen veciz sözlerinden veya ifadelerden birisi şudur: Büyük devletlerle ilişkiye girmek, ayıyla yatağa girmeye benzer. Benzeri durumlarla alakalı başka bir benzetme de şudur: Züccaciye dükkanına girmiş fil gibi. Büyük devletlerle yatağa girenin çekeceği sıkıntı malumdur. Büyük devletler ile yatağa girmek böyle bir sonuç doğuruyorsa; peki İsrail ile ilişkiye girmek nasıl bir sonuç doğurur? Veya bu ülkeyle ilişkilerin mahiyeti nasıl tanımlanmalı? Kuşkusuz Mübarek döneminde Mısır'ı içinde bulunduğu bu acınası hale düşüren İsrail'le 1979 yılında yapılan Camp David anlaşması ve soğuk barıştır. Camp David, Mısır'ın elini kolunu bağlamış ve uluslararası ilişiklerini ve manevra alanını sınırlandırmıştır. Uzun dönem Arap dünyasından dışlanan Mısır tekrar Arapların sinesine döndüğünde eski avantajlı pozisyonunu bir daha kazanamamıştır. Dolayısıyla İsrail'le barışın Mısır'a bedeli tahmin ve tasavvur edilenin fevkinde olmuştur ve savaştan daha fazla tahribat yapmış ve Mısır'ın ruhunu öldürmüştür. Temel soruya dönecek olursak; İsrail'le barış yapan ülkenin durumu neye benzer? Kısaca söylemek gerekirse, İsrail'le ilişki içinde olan ülke şeytanla yatağa girmiş gibi olur. Elbette İsmet İnönü yaşasaydı bu sözü kesinlikle söylemezdi. Zira İsrail'i Ortadoğu'da Türkiye'nin tercihli ortağı ve partneri olarak görüyordu. Ortadoğu politikalarını İsrail'in tavsiyeleri doğrultusunda şekillendiriyordu. Tabii ki, 1950 sonrasındaki siyasi kariyerinde.
-
İsrail'le ilişikleri en iyi anlatan ve tasvir eden şu temsili hikayedir. Adamın birisi şeytana karşı çok kavi ve güçlüymüş. Şeytan kendisine yol bulamıyor; adama ulaşmak için bütün yolları deniyor ama olmuyormuş. Sağdan girmiş olmamış, soldan girmiş yine olmamış. Bunun üzerine bir gece kadın kılığına girerek adamın rüyasına girmiş. Henüz Sarkozy'nin eşi Bruni gibi uslanmamış olduğundan, baştan çıkarıcı bir kadın suretinde adamın karşısına çıkmış. Günlerden bir gün bu minval üzerine adamın rüyasına girmiş. Şeytana karşı güçlü eski adam gitmiş yerine zaafına yenilen yeni bir adam gelmiş. Hasılı adam şeytanla halvet olmuş. Bunun üzerine şeytan adamı nasıl iğfal ettiğini göstermek istercesine büründüğü kadın kılığından sıyrılmış ve eski haline avdet etmiş. Bunun üzerine adam kahkahayı basmış ve 'meğerse ben şeytanı becermişim' diye bir de böbürlenmiş. Karşılıklı olarak birbirlerini bu surette iğfal etmişler. Şeytanın silahı fazilet olmadığından dolayı kaybedecek bir fazileti de yoktur. Bu itibarla, aslında burada galip suretiyle mağlup taraf bellidir. Şeytanla halvet olan adam 'mağluptur bu yolda galip' sözünün çağrıştırdığı duruma düşmüş. Adam ise tersine bu yolla şeytanı alt ettiğini düşünüyormuş.
-
Bu anlamda Gazze saldırısından önce Türkiye'ye gelen Olmert ile Mısır'a giden Tzipi Livni bu ülke liderlerini iğfal ettiğini düşünmüş olmalı. Zaten Kahire dönüşünde olaylar başladığında 'Tzipi Livni, Ebu'l Geyt'in ağzıyla konuşuyor ve Mübarek ve Ebu'l Geyt'in taktiklerini uyguluyor' şeklinde mülahazalar oluştu. En azından Livni'nin Mısırlı liderlerle halvet görüntüsü Mısır rejimini hem kendi kamuoyu önünde hem de İslâmi kamuoyu önünde mahçup etmiş ve onun ötesinde zor duruma sokmuştur. Mısır rejimini ve temsilcilerini suçlu pozisyonuna düşürmüştür. İsrail Mısır ve Türkiye gibi ülkelerin diplomatik rezervlerini kullanarak bu tarz saldırılara cesaret edebiliyor. Bunun için Halit Meşal'in dediği gibi hem Özerk Yönetim hem de Arap ülkeleri derhal İsrail ile temaslarını ve bağlarını kesmeli. Mısır ve Türk liderlerinin yüzüne baka baka katliam icra ediyorlar. Ne Tzipi Livni ne de Olmert eli kulağında olan Gazze saldırıları için ne Erdoğan'ın ne de Mübarek'in telkinlerine kulak asmıştır. Sadece onları şeytani bir planla istidracla suç ortağı göstermeye çalışmışlardır. Bununla birlikte, Başbakan Erdoğan tepki olarak arabuluculuk rolünden çekilebileceklerini söylerken Mısır'dan İsrail aleyhinde kayda değer bir ses çıkmamıştır. Gazze karşısında Mısır'ın zayıf pozisyonu dışarıda itibarını düşürüyor. Tahran, Şam'dan sonra Amman'da da Mısır aleyhinde gösteriler tertip edilmiştir. Velhasıl barış olmayan barış Mısır rejimini çürütmüş ve içeride ve dışarıda zayıf bir pozisyona düşürmüştür. Demek ki İsrail ile ilişkiye girmek çürütücü bir etkiye haiz. Sizi değerlerinizden uzaklaştırır ve kimyanızı bozar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi