Gökçek kararı, büyük oyunu bozdu
Sayın Başbakan, Ankara Büyükşehir Belediye başkan adaylığı için Melih Gökçek ismini nihayet açıkladı. Nihayet diyorum, çünkü bu karar çok geciktirildi. Bu gecikme hem AK Parti'yi hem de Melih Gökçek'i lüzumsuz yere yıprattı.
CHP'ye ve AK Parti muhaliflerine cesaret verdi. Hele medyadaki belli gruplar tam bir toplu saldırı fırsatı buldular.
Her şeye rağmen büyük bir yanlıştan dönüldüğünü söyleyebiliriz. Sayın Erdoğan'ın; "Ankaralıların kalbinde yer edinen belediye başkanımız" ve "Melih kardeşimiz" ifadeleri, gönül almaya yönelik samimi ifadelerdi. Böylece, AK Parti içine, Erdoğan-Gökçek ayrılığı fitnesini sokmaya çalışanlar hedeflerine ulaşamadılar. Ancak herkesin merak ettiği bir soruya da cevap arayalım. Melih Gökçek kararı neden geciktirildi? Gökçek, üç dönemdir Ankara'nın belediye başkanı ve çok başarılı. Sayın Başbakan'ın da ifadesiyle Ankara'yı bir dünya başkenti yaptı. Ancak siyasetin cilvesi budur. Başarılı da olsanız, aynı partinin, hatta aynı davanın adamı da olsanız çekememezlikler, ters düşmeler, siyasetin hırs ve atmosferi, daha büyük beklentiler, aynı yolun yolcusu insanları bile karşı karşıya getirir.
Bundan önceki dönemde de Gökçek'in adaylığına parti içinden karşı çıkanlar vardı. Fakat bu sefer partide ağırlığı büyük olan insanlar 6 aydan beri organize bir şekilde tavır koydular. Başbakan'ı çok zorladılar. Gökçek'in aleyhine her fırsatta konuştular. Partinin kapatma davasının görüldüğü günlerde günahını aldılar. Bu, daha önce görülmemiş bir dirençti. AK Parti'nin geleceği ile ilgili uzun vadeli hesaplar da kanaatimce devreye girdi. Başbakan, bütün bunlara rağmen Gökçek ismini çizmedi. "Başbakan, Gökçek'e karşıydı" iddiası, bir dedikodudan ibaretti. Erdoğan'a da, Gökçek'e de, temelde AK Parti iktidarına karşı olan muhalif cephenin fitnesiydi. Kararın gecikmesinin temel sebebi, Başbakan'ın, parti içindeki karşıt görüştekileri ikna etme çabasıydı. Onun için anket çalışmalarını ısrarla önlerine getirdi. İktidarın ve partinin geleceğinin tehlikeye atılmasının yanlışlığını sabırla gösterdi.
Sayın Gökçek, benim 40 yıllık arkadaşım. Şimdi onun büyük bir erdem göstererek, bütün bu olan bitenleri ve kendisini üzenleri dert etmeyeceğini, tam tersine yeni bir kucaklama ile partisini Ankara'da, bir kardeşlik ve birlik havası içerisine sokacağını biliyorum. Bu hava, 29 Mart seçimlerinde AK Parti'nin Türkiye genelindeki çalışmalarına da yansıyacaktır. Bir bakıma yaşanan bu sıkıntılı 15 gün, onu daha da olgunlaştıracaktır. Yeni dönemde, yeni bir Melih Gökçek göreceğimizi söyleyebilirim.
Artık Melih Gökçek adaydır. Bu karar, AK Parti'yle ilgili büyük oyunu da bozmuş oldu. Oyun şuydu: Yerel seçimlerde AK Parti'yi Ankara'da başarısız kılıp, tıpkı ANAP'ın yaşadığı gibi bir geri çekilme ve çöküş sürecini başlatmak... Hukuk dışı yollarla yapamadıklarını, yerel seçim fırsatını kullanarak yapmak...
Bunun için İstanbul'da yapılan bir toplantıdan söz ediliyor. Önce Karayalçın'ın adaylığında ittifak edilip, sonra bu, Baykal'a kabul ettirilmiş ve DSP'nin de Ankara'da aday çıkartmaması temin edilmiş. O toplantıda medya patronları da bulunmuş olmalı. Çünkü birden Melih Gökçek'e karşı toplu saldırıya geçildi. Sonra AK Parti dışındaki partilerin adaylarını parlatmaya başladılar. Gökçek'in karşısına dikmek istedikleri AK Partili adaylara da ekranları açtılar.
İşte Gökçek'in adaylığı bu oyunu bozdu. Fakat AK Parti iktidarını ilk günden beri hazmedemeyenler asla pes etmeyeceklerdir. Önümüzdeki üç ay boyunca, bu oyunun değişik sahneleriyle karşımıza çıkacaklardır. Daha önce de ifade ettim, mahallî seçimler, AK Parti için seçimden de öte bir anlam taşıyor. AK Parti'nin sendelemesi isteniyor. Hafif yere düşse, üzerine çullanmaya hazır mevzilenmiş gruplar, güç merkezleri var. Hele şu Ergenekon davası... Birileri bunu hiç hazmedemiyor. Demokratikleşmeyi, Türkiye'nin AB üyeliğini hiç istemiyorlar.
29 Mart'taki seçimlere asıl bu açıdan bakılmalı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.