Dünkü yazımızda, AK Parti İktidarı’nın Siyasî ve Ekonomik bakımlardan değerlendirmesini yapmıştık. Bugün değerlendirmemize devam edeceğiz.
Sosyal Bakımdan: AK Parti İktidarı’nın altı yıllık dönemi çok verimli geçmiştir. Şöyle ki;
- ‘Sosyal Güvenlik Reformu’ gerçekleştirilmiş; sosyal güvenlik kurumları aynı çatıda birleştirilmiş ve Türkiye nüfusunun tamamı sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmıştır. Artık Türkiye’de her doğan kişi sigortalı doğmakta ve T.C. tâbiyetinde olmasa dahi, Genel Sağlık Sigortası’yla 18 yaşına kadar sağlık hizmetlerinden istifade etmektedir.
- Maaş ve ücretlerde durum şudur: Aynı dönem içinde, en düşükler alınarak, memur maaşı 392 YTL’den 1.118 YTL’ye; net asgarî ücret 184 YTL’den 503 YTL’ye; SSK emekli aylığı 257 YTL’den 598 YTL’ye; memur emekli aylığı 377 YTL’den 773 YTL’ye; Bağ-Kur esnaf emekli aylığı 149 YTL’den 468 YTL’ye; Bağ-Kur çiftçi emekli aylığı 66 YTL’den 312 YTL’ye ve 65 yaş aylığı 24 YTL’den 87 YTL’ye çıkarılmıştır.
2003 Ocak-2008 Ekim döneminde TÜFE’deki kümülâtif değişim yüzde 81,6 seviyesinde gerçekleşse de, yukarıdaki rakamlar, önemli oranda reel gelir artışlarını ifade etmektedir.
- Eğitim hizmetlerinde kalite ve sayı bakımından reform denilebilecek ölçüde gelişmeler kaydedilmiş; Millî Eğitim Bütçesi dörde katlanmış; 130 bin yeni derslik yapılmış; bilgisayar ve internet en ücra okullara kadar götürülmüş; yüksek öğrenim bursları 45’ten 180 YTL’ye yükseltilerek 4 misli artış göstermiştir.
- Sağlık hizmetlerinde de -deneme yanılma yoluyla da olsa- önemli gelişmeler sağlanmış; yeni 1200 sağlık tesisi hizmete açılarak modern standartlara uygun olan hasta yatağı sayısı 10 binden 24 bine ulaştırılmıştır.
- Konut Sektörü’nde, bugüne kadar benzerine rastlanmayan bir üretim patlaması meydana gelmiş; 336 bin toplu konut inşaatına başlanmış ve 1,5 milyon nüfusu içinde barındırabilecek olan 230 bin TOKİ konutu hak sahiplerine teslim edilmiştir.
***
Dış Politika Bakımından: AK Parti, 2002 seçimlerinden sonra iktidara geldiğinde 40 yıllık kangrenleşmiş dış politika sorununu kucağında bulmuştur. İlk birkaç ay içerisinde AB Zirvesi, Kıbrıs Meselesi ve Irak Krizi karşısında önce bocalayan AK Parti Hükûmeti,
1 Mart Tezkeresi’ndeki mütereddit tavrıyla büyük bir yanlışa imzasını atmıştır. Ancak, Erdoğan başkanlığındaki Hükûmet, Dışişleri Bakanı Gül’ün de gayretleriyle, Cumhuriyet tarihimizin en aktif ve tesirli dış politika dönemini gerçekleştirmiştir.
Bu dönemde, AB müzakere süreci başlatılmış; önemli bazı reformlar yapılmış; Türkiye, bir Merkez Ülke konumu kazanmış ve yarım asır sonra BM Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmiştir.
Güvenlik Bakımından: Terörle mücadelede gereken tedbirler alınmış, ancak ‘sınır ötesi harekât’ konusunda geç kalınmıştır. Terörle mücadelenin toplu bir program dahilinde ele alınmasına, geç de olsa geçilebilmiştir. Diğer taraftan, Kürt konusunda ekonomik, sosyal ve kültürel yeniliklerin uygulanmasına başlanmıştır.
Ergenekon Çetesi’nin üzerine gidilebilmesi ve sanıklarından kimliklerine bakılmadan hesap sorulabilmesi de olumlu bir gelişmedir.
***
Bu yazdıklarımızı okuyunca, AK Parti’nin lehine olarak tarafsızlığımızı bozduğumuz zannedilmesin. AK Parti İktidarı’nın da önemli hatâları ve noksanları vardır. Kısaca sıralayalım:
1. Gücünü önceden ayarlamadan giriştiği teşebbüsler olmuştur. Türkiye’nin güç odakları iyi tespit edilememiştir.
2. Siyasî krizler önlenememiş ve kriz yönetiminde başarı sağlanamamıştır.
3. Yönetimde ‘dar kadrolaşma’ya gidilmiştir.
4. Bazı sektörlerde önceden planlama yapılmadan, deneme-yanılma yönteminin kullanılması zaman ve kaynak kaybına yol açmıştır.
5. Liderin etrafında gerekli koordinasyon sağlanamamıştır.
6. Yolsuzluk söylentileri yıpratıcı olmaya başlamıştır.
7. Yeni Anayasa’nın ve bazı önemli reformların hazırlanmasında gecikilmiştir.
***
Erdoğan’ın ve Hükûmeti’nin, 2009 yılında noksanlarını gidererek başarılı icraatlarına devamını diliyoruz.