Gazze
Gazze’de soykırımı seyrediyoruz. Orası insanlığın bittiği yerdir. Gazze varlığın katliamla tükendiği an, varlığın kuraklaştığı mekan. Buna rağmen Gazze bir umut kapısıdır. Geleceğe aralanan bir penceredir. Şüphe götürmez yardım elidir ve haktır. İnsanlığın öldüğü kadar dirildiği yerdir. Bir tokattır Gazze. Gazze zalimin zulmüne fren oluştur. Bu arada sınanış ve mertebe kazanıştır. Bazısı için bir kazanç, bazısı içinse kaybetmenin adıdır.
Yani kimi için sonun başlangıcı, kimi içinse yeniden diriliştir. Kimine muhakeme kimine muhasebedir Gazze. Hem başlangıç hem de bitiştir. Soğuk savaşın hiç bitmeyeceğine inanıldığı o yıllarda Sovyet zulmüne dur diyecek Afganistan’dır Gazze. Rus’u yıllar sonra ürkütecek pestirecek Çeçenistan’dır o.
Şu yaşlı dünyayı gezip gördüğünüzde fark eder ve sorarsınız: Kim bu güne kadar hem zalim hem de bahtiyar olmuş? Kim hem zalim hem ebedi olmuş? Hangi mazlumun can çekişi tükenmez olmuş? Gün gelmiş, hepsinin vadesi dolmuş. Zulümle kim abad olmuş?
Hak gelmiş batıl zail olmuş. Batınî veya zahirî olarak batıl çökmüş gitmiş. Çökmediği yerde de ağır darbe almış... Geri dönüşü olmayan bir yola girilmiş. Hiç şüphesiz kanun gereği, kurunun yanında yaş da yanmış, hiç haketmediğini düşünenler de mağdur edilmiş ama sular hep bir yöne akmış. Mazlumun ahı yerde kalmamış, haksız yere alınan can unutulmamış, insan dediğin varlık ektiğini biçmiş. Dün de bugün de yarın da. Ya şimdi, ya sonra. Ya eninde ya sonunda.
Önce Afganistan’ı, sonra Irak’ı işgal edenlerin bugün hali nedir? Evet belki kahraman edasıyla dünyaya hükmettiklerini zannetmişlerdir. “Neden bozgunculuk yapıyorsunuz” diye uyaranlara, “Biz fasıklardan değiliz, bilakis dünyaya düzen getirmek için varız biz” demekte ısrar ederler. Doğrular kendi doğrularıdır ancak. At gözlükleri çoktan kör etmiştir gözlerini. Ama düzen bozucu edasıyla değil, düzen koyucu olarak kibirle dolanmışlardır yer kürede. Biz ve onları beslemişlerdir içlerinde. Sinsice ve haince. Bir o kadar da sessizce. Ama İlahi adaletin pençesinden imtina olabilmişler midir ki? Kaçıp kurtulacakları, başlarını sokacakları bir sığınak mı vardır, eğer O intikamını alacaksa?
Kadir-i mutlak’ın önünde eğilmeyecek güçleri mi vardır? Geçmişte kimin böyle bir kudreti olmuş ki onların olsun? O’nun iradesi kimi zaman alt üst edilmiş bir kavimde, taşlaştırılmış bir nesilde, kimi zaman da hiç ölmeyecek zannedenin çürümüş bedeninde, tarihi kalıntı halinde karşımıza dikilen medeniyette, kıtlık ve kuraklıkta tezahür etmez mi? Bugün kapitalist sistemin güvenirliğini bize sorgulatan küresel kriz tam da bu tezahürden sayılmaz mı? Plan üstüne plan, plan üstüne plan eninde sonunda O’nun planıyla bozulmaz mı? Ve mekaru ve makarallah vallahu hayrul makirin karşısında duracak var mı?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.