1 Numara yok!
1 Numara diye biri yok diyorlar. Ya da her hücrenin kendi 1 numarası var ve bu şekilde bir sürü yapı sözkonusu. Geçen gün Tanzimattan bu yana 1 Numaraları yazdım.. 71’den sonra işler karıştı.. 80’de tekrar toparlamaya çalıştılar ama olmadı..
Bugün yaşanan, ABD tarafından yapılandırılan ve daha sonra kontrolden çıkan örgütün tasfiye edilmeye çalışması ile ilgili..
Kontrolden çıkan unsurlar her tarafa yayıldılar ve herkesle ilişki kurdular.. Herkes bu işlere bir çözüm bulunmasını istiyor, ama hiç kimse buna yanaşmıyor.. Kendi ekibini merkeze alıp diğerlerinin tasfiye edilmesini ve bu işin çok da dalbudak salmasını istemiyorlar..
Bugün ortaya çıkanlar daha devede kulak..
İşin TSK, MİT ve Emniyetteki uzantısı henüz ortaya çıkmadı.. Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK’daki uzantıları deşifre edilemedi..
TSK envanterinde olması gereken silahlar çeteden çıkıyor.. Peki bu silahlar bunların eline nasıl geçti? TSK envanterinden bu silahlar nasıl düşüldü, nasıl bir işlem yapıldı?
Henüz faili meçhuller konusunda bir gelişme yok.. Her kafadan bir ses çıkıyor.. Biri çıkıyor Yeşil öldü diyor. Öteki yok ölmedi, diyor. Biri JİTEM var diyor, öteki yok diyor.. Biri Tarık Ümit öldü diyor. Öteki yaşıyor, hem de Belçika’da, bir başka kimlikle kardeşinin yanında diyor..
1990 öncesi olacak.. Bir uyuşturucu kaçakçısı Gümüşsuyu’nda bir otelin üst katından atlayıp intihar ediyor. Savcı geliyor teşhis yapılıyor, ailesi gelip cesedi morgtan alıyor, götürüp köyüne gömüyorlar.. Dosyası kapanıyor. Bir süre sonra savcılığa bir ihbar geliyor.. Gümüşsuyu’nda intihar ettiği söylenen Mafia mensubu İspanya’da yaşıyor diye. Savcı olayı araştırıyor.. Gerçekten de öldü denen adam yaşıyor. Peki mezara kim gömüldü?.. Mezarı açtırıyor.. Tabutun içi boş.. Peki ölen adam kimdi ve ceset nereye, kim tarafından nasıl kaçırıldı?
Gümüşsuyu’nda ölen kimdi ya da kim öldürdü ve pencereden attı, intihar süsü verdi ya da canlı canlı otel odasından adamı caddeye attı?
Cevap yok..
Bu işte tepedeki muvazzaflara henüz sıra gelmedi. Demirel’den Denktaş’a, Sezer’den Yılmaz’a, Çiller’e ilgisi ve bilgisi olan, Koç’dan Doğan’a düzinelerce ismin ifadesinin alınması gerek..
Bana kalırsa bugüne kadar Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlığı görevi yapmış, Jandarma İstihbarat birim şefleri, MİT, Emniyet, İstihbarat Daire Başkanlığı, MGK genel sekreterliği yapmış herkesin, Susurluk, petrol kaçakçılığı konularında çalışan TBMM komisyonu üyelerinin tekrar ifadelerine başvurmak gerek.
Bu isimler neden gönüllü olarak gelip bilgi vermezler? Neden bu konularda tek kelime etmezler, korkuyorlar mı? Yoksa kendileri de sistemin içinde mi yer alıyorlar? Gerçekten hiçbir şey bilmiyorlar mı, hiçbir şeyin farkına varmadılar mı? O zaman orada ne yapıyorlardı!
Bugün Parlamentoda en az 5 düzine bu işlerle ilgili adam çıkar..
Üst bürokraside bunun iki katı adam vardır bu konularda bilgi sahibi. Mediada, Sermaye çevrelerinde, STK’larda da durum farklı değil..
Görünen o ki, bir grub bu işin daha fazla genişletilmeden üstünün örtülmesini, bu yapının kontrollü şekilde ve örtülü bir biçimde denetlenmesini istiyor..
Bana kalırsa hayal! Örgüt kendi içinde hesaplaşmaya devam edecek. İhbarların ardı arkası kesilmeyecek.
Millet derin yapıyı ve derin gerçeği öğrendi..
Tetikçiler geleceklerinden kaygı duyuyorlar. Bunlar içinde suçluluk duygusu içinde vicdanı kanayanlar da var.. Tetikçilerin bir kısmı suçu karşı fraksiyondakilerin üzerine yıkma ya da kendilerine emir verenlerin kendilerini koruması için taahhütte bulunması konusunda ısrarlılar..
Tehdit, şantaj; bini bir para.. Tezgahta panik var! Herkes kendini aklama adına iş ortağını suçluyor..
Daha Kürt Ergenekonu ortaya çıkmadı..
Bakın PEJAK çökmüş.. PKK da çökme aşamasında ama beklenen dağılma olmuyor. Çünki TSK kaçma yollarını tutmuş durumda. Kaçacakları içeriye sızmaya çalışan terör timi olarak görüyor. Örgüt de daha sıkı bir denetim ve kontrol sağlamaya çalışıyor..
PKK’dan kaçanların anlatacakları bile birçok şeyin ortaya çıkmasını sağlayabilir.. Örgüt dağılırsa da terör bahanesinin arkasına aklanarak uyuşturucu ticareti yapanların içerideki iş ortakları deşifre olur..
Bu kirli bir oyun.. Bizimkiler terör ve kaçakçılık işi ile ilgileniyorlar, Siyonistler arz-ı mevud için insansızlaştırma operasyonunu başarı ile yürütüyor..
Sağda solda bulunan 20-30 el bombasından ibaret değil bu iş.. On binlerden, yüz binlerden söz edin. Bunlar soğuk savaşın Özal Harp için düşünülen yeraltındaki gerilla tipi silah stokları. Öyle anlaşılıyor ki, NATO çerçevesinde oluşturulan bu stoklar yağmalanmış.. Mali, hukuki ve idari denetimi yapılıp sorumlular cezalandırılmadan yeraltındaki silah depolarının sonu gelmez..
Gelinen noktada kimi bu soruşturmanın daha fazla genişlemesini önleme çabasında, kimi kendi çetesini toparlama çabasında, kimi karşı tarafın açıklarını ortaya çıkarma ve kendi suçlarını karşı tarafa yıkma gayretinde..
Bu işin ortaya çıkarılmasını en çok ABD, İngiltere ve İsrail istiyor. Tabii bunlar da kendi kontrolleri dışına çıkan unsurların tasfiye edilmesini, kendi ekiplerini yeniden yapılandırarak daha rafine bir şekilde işlerine devam etmek istiyorlar.
Göreceksiniz, her seferinde, tamam bitti, anlaştılar derken, birileri ortaya yeni iddialar, bilgi ve belgeler sunacak ve ortam yeniden kızışacak.. Korkarım bu iş fazla uzayacak olursa da silahlar konuşacak..
Daha Özden Örnek dosyası açılmadı, Ek iddianame hazırlanmadı, yeni yakalananlar ile ilgili dosyalar hazırlanmadı. MİT raporu mahkemenin önüne gelmedi, Tuncay’ın ifadeleri gelmedi..
Son dalga karşısında Yargıtay, Barolar Birliği, CHP’nin paniklemesini anlıyorum.. Genelkurmay çevrelerindeki tedirginliği de..
Sahi siz, Cem Ersever, Mumcu, Aksoy gibi onlarca cinayetlerin gerçek failleri ortaya çıkmadan bu işin örtülebileceğini mi sanıyorsunuz. Yani 28 Şubat, Susurluk gerçeği ortaya çıkmadan bu işi nasıl örteceksiniz? Yani Çevik Bir, Özkasnak, Karadayı, Koman gibi onlarca kişinin ifadesine başvurulmadan bu iş kapatılabilecek mi?
Ergenekon pirinci daha çok su götürür..
Bakın bu operasyonlar devam edecek. Bu işin arkası gelecek. Övür’e göre bir Genelkurmay Başkanı, daha birçok politikacı, işadamı, gazeteci, bürokratın da kapısı çalınacak..
Seçimler bu operasyonların gölgesinde gerçekleşecek. Ergenekon sanıklarının gönüllü avukatına duyurulur!
Ha bu arada sürpriz! İbrahim Şahin, daha üç ay önce yeni kurulacak ve kendisinin atanacağı bir Müsteşarlık için hazırlık yapıyormuş. Harika değil mi? AK Parti iktidarında oluyor bunlar.. 3 general hazır ol diyor, Cemil Çiçek de terörle mücadelede yeni bir koordinasyon merkezi oluşturulması için hazırlık yapıyor..
İşler daha çok karışacak çok.. Toplamaya çalıştıkça daha da dağılacak bu işler.
Siz şimdi yeni dalgalara hazırlanın..
Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.