Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

“İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allah’

“İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allah’

Laikliğin kabul edildiği tarihten itibaren, insana yönelik zihin, kalp ve akıl eğitimi devre dışı edilmiştir. Bir imtihan gereği olarak insanın benliğinde kan dökmek, yeryüzünün düzen ve intizamını bozarak fesat çıkarmak durumu ile baş başa kalan bu insanı kim, nasıl ve nerede eğitecektir?
Susurluk, 12 Eylül, 12 Mart, 28 Şubat ve Ergenekon gibi dosyaların içi, kan, irin, gözyaşı, hırsızlık, katliamlarla dolup taşmakta... Şiddet içeren filmler, 7+ işareti vermeden başlatılamaz. Bugün tam televizyon kanallarının haber olarak verdiği görüntüleri, ilköğretim, lise, üniversite gençliği büyük bir hayret ve dehşetle izlemektedir.
Herkes adeta yarınından endişeli, “Acaba?”lar diz boyu. Bir asra yakındır Cumhuriyeti, demokrasiyi, hukuk devletini sakız gibi ağızlarında çiğneyen zihniyet suskun. Bir kısmı işi pişkinliğe vermekte, bir kısmı tahrik etmekte, bir kısmı askere davetiye çıkarmakta.
Yine bir asırdır dillerden düşmeyen irtica dosyalarının hangisinin içinde kan, katliam, hırsızlık, dolandırıcılık bulundu? İnancını yaşamaktan başka suçu olmayan insanların, gözyaşları içinde eğitim kurumlarından kovulan öğrencilerin ahlarının acı neticesi olmasın bu gidişat?
Sağduyu yani vicdanlar konuşmaya başladı artık. Topyekün bir zihniyet değişimi... Bunun yolu ise eğitimden geçer. Zihinler, gönüller ve akıllar eğitim tezgahından geçirilmediği müddetçe, bu ve benzeri iğrenç dosyaları sık sık görürüz.
Devleti soyan, dolandıran, toplumu inim inim inleten insanlar, bu toplumun içinden çıktı. Devletin açtığı okullarda yetişti. Bazıları birden fazla üniversite bitirdi. Şimdi düşünelim, devletin bütçesinden milli savunmadan sonra en büyük payı alan bu eğitim kurumları neden istenilen özellikte insan yetiştirmiyor? Niçin bu eğitim sistemi çalışkan, dürüst, üretken, milletine ve ülkesine saygılı ve sadık, toplumuna hizmeti cana minnet bilen, tarih şuuruyla donanmış, manevi değerlere bağlı insanlar yetişmiyor, niçin, neden?
Zihin, gönül ve akıl eğitimi devre dışı tutulduğu zaman, geriye ne kalır? Ruhu ve düşüncesi kirli olan insanların şu andaki geldiği noktada, başka seçenek yoktur.
Şimdi öyle bir hayat yaşıyoruz ki vahşi kapitalist sistem, maalesef hepimizi materyalist bir düşüncenin, şahsi çıkarların tutsağı haline getirdi. Daha açık bir ifade ile, geçici dünya bizi teslim aldı, onun tutsağı olduk. Mümkün olsa da her birimizin zihin grafiği çekilse ve düşüncelerimiz ekrana yansıtılsa. Ekranda kendi zihin yapısını gören insan, kendisinden kaçmaya yeltenecektir.
Kendi doğurduğu yavrusunu yiyen kedi gibi, kendi yetiştirdiği insanını, kendisi yiyen sistem, bir asırdır yaptığı sahne önü ve perde arkası haksızlıkları, zulümleri, itham ve iftiraları hep irticaya fatura etti. Birilerini öldürdü, suçu inanan insanlara attı. Ülkenin kalkınmasına yönelik ciddi projeler üretemedi, başarısızlığının sebebi olarak, ülkenin kalkınmasına engel olan irticayı gündem yaptı.
Kendi eştiği kuyuya düşen Ebu Cehil gibi, şimdi yanlışlıklar, haksızlıklar, gözyaşları Ergenekon oldu, kendilerini yılan gibi sarmaya başladı.
Durum ve vaziyet bu olduğu halde, dağdaki onurlu ve şerefli çobanımız neyin ne olduğunu anladığı halde, kalbi, gözü, kulağı mühürlenmiş ve etrafında olup bitenleri anlamayan birileri, kamuoyunu yanıltmak için durmadan arslanlar gibi(!) kükremekte, suçunu bastırmak için suçsuzları suçlu göstermeye çalışmaktalar. Ama nafile, ok yaydan çıktı bir kere...
Toplumsal barışın hızla yayıldığı bir ortamda, nesli azalmış kelaynak kuşu gibi yalnızlığa mahkum olmuş mutlu azınlık dönemi ve devri kapanacak.
Ülkesini, milletini, köylüsünü, kürdünü, lazını, çerkezini öz evlat gibi bağrına basacak bir dönem, bir devir başlayacaktır. Sloganik sözler ve beyanatların yerini içi dolu dolu plan ve projeler alacak, cami imamımızdan fakültenin güvenlik sorumlusuna varıncaya kadar herkes, Rabbi bir, rehberi bir olan insanlar; kullandığı sokağı ve asansörü, yaşadığı şehir ve mahalleyi, istirahat ettiği evini ve sitesini, sevginin, saygının, barışın simgesi haline getirecektir. Bu müspet oluşumların seyrinde Rabbimizden isteğimiz, yalvarış ve yakarışımızın merkez duası ise, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme Rabbim olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi