Bu işin “Anadolu”su da var!..
BM'nin başındaki Banki Mun denilen “maymun” Kudüs'teyken...
Siyonist, Filistinliler için gelen “yardımların bulunduğu” depoları bombalıyor...
Un çuvallarını, çocuk mamalarını, ameliyat malzemelerini...
Vurduktan sonra çıkıyor ve
“Üzüldük” diyor!..
“Çok kötü bir yanlışlık oldu...”
Aradan birkaç saat geçiyor...
Terörist Barak,
Ağız değiştiriyor:
“Oradan ateş açıldı da, biz de ne yapalım mukabele ettik!..”
•
Siyonist, iş başında...
Bu kez de...
İçinde 500 mazlumun bulunduğu hastaneyi vuruyor...
Açıklama:
“Hamas zannetmiştik!..”
•
Ellerindeki “beyaz bayrağı” sallayan kadınları, çocukları bile katlettikten sonra...
Yine “Pardon” diyor:
“O sallanan Hamas bayrağı değil miydi?...”
Siyonist Yahudi...
Hem soykırım yapıyor hem de dalga geçiyor!..
Küstah yahudi!..
•
Siyonist, “Talmut aşkına” Müslüman kanı dökerken...
“Maymun!..”
BM'nin başındaki maymun...
Çıkıyor ve...
Şöyle diyor:
“Kayıplar tahammül edilemez noktaya ulaştı!..”
Herife bak,
“1055'e kadar tahammül edilebilir noktada”ymış da “ölümler...”
Bu kadarı da “biraz” fazla olmuş!..
•
Bir de medyayı vurmuşlar!..
“Bir kısım medyayı” değil tabii!..
“Kendilerinden” olanların “koordinatlarını” almışlar “yanlışlıkla Siyonist vurmuş olmayalım” diye!..
“Siyonistleri” ayırıp, “insanları” hedef almışlar!..
Hedef aldıkları için de...
Özürleri belli;
“Hamas sanmıştık” kıvamında!..
BU İŞİN “ANADOLU”SU DA VAR!..
Allah korusun;
Anadolu böyle işgal altında olsa!..
Hastanelerimizi, okullarımızı, hastalar-çocuklar içlerindeyken vursalar!..
Camilerimizi indirseler, cemaatlerimizi yok etseler!..
“Yaralılara” yardım eli uzatamasınlar diye doktorlarımızı hedef alsalar!..
Anadolu'yu vursalar;
“Boğazımızdan geçecek iki dilim ekmeği” bile çok görseler!..
Yardım depolarını uçursalar!..
Etrafımızı çevirip, giriş çıkışları kapatsalar!..
Çocuklarımız, yavrularımız çaresizlik içinde yüzümüze baksa...
Korkuyla;
“Ben ölecek miyim?” diye...
“Annem ölecek mi, babam ölecek mi?”
“Ben ne olacağım onlar ölürse?..”
•
Göklerden ölüm yağsa, tanklar gelse...
“İbadet” hazzındaki “sapık teröristler” sokaklarımıza girse...
Ve o teröristlerin neslinden bir güruh, ellerinde dürbün, ağızlarında salya,
her ölüşümüz için “Oleeeey!” çekseler!..
Bir taraftan fosfor bombaları yağsa, diğer taraftan izleyici alkışları!..
Yahudi’nin fosfor bombalarıyla, akciğerlerimiz, solunum yollarımız yansa!..
Acılar içinde kıvransak!..
Nefessiz kalsak ve bir köşeye kıvrılsak!..
Daha çok da çocukları etkiliyor ya;
Ölüm, açlık, ızdırap...
Bize de ulaşsa!..
Allah korusun, ama olmaz değil!..
Meclis'leri Knesset'in kalbinde harita var, Türkiye “İsrail'in içinde!..”
Hedefliyorlar, güçleri yeterse yapacaklar!..
Yetecek mi güçleri?..
Yetmez, “Osmanlı” kaldıysa!..
Yetmez; Halid Meşal'in duasında dile getirdiği gibi,
“Türkiye, III. Abdülhamit olursa!..”
BİR NOT
“Eczacılar, Türkiye Eczacılar Birliği-Hükümet” çekişmesinin perde arkasını ele aldığımız yazı dizisinin üçüncü ve son bölümüne bugün yer verecektik. İsrail’in bugüne kadarki en büyük soykırım operasyonundan dolayı bu konuyu yarına ertelemek durumunda kaldık. Kısmetse yarın Eczacılar Birliği’nin “son marifetleri” ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın açıklamalarını ele alırız.