Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

“Musevi cemaati” üzülmüş

“Musevi cemaati” üzülmüş

Milliyet’in haberine göre, Türkiye’deki “Musevi cemaati” üzülmüş…
“Neye üzülmüşler” derseniz, Gazze’deki katliama değil de, katliam yüzünden “bazı gazeteler”de çıkan yazılara üzülmüşler…
Tepkilere, kınamalara, lânetlemelere üzülüp, özeti “Bizi hedef gösteriyorlar, dinimizi aşağılıyorlar” olan bir bildiri yayınlamışlar…
Dini, yani Museviliği kim aşağılıyormuş? “Bazı gazeteler” diyorlar. “Bazı gazeteler” diye kategorize ettikleri gazetelerin birinde köşe yazarı olarak ben hiç öyle bir şey görmedim. Okumadım, duymadım.
Museviliğe bir şey diyen yok, ama eğer İsrail Devleti’ni yönetenlere söylenenleri “Bizim Museviler” üzerlerine almışlarsa, yapacak bir şey yok.
Bence yanlış tarafta duruyorlar. Yanlış safta durdukları için de incinmeleri kaçınılmaz oluyor.
Ne yapalım peki?..
“Şu bizim Museviler aman ha incinmesin” diye, korkunç katliama seyirci mi kalalım?..
Lânetlemeyelim mi, kundak yakışan bebekleri kefene sardıran dehşeti?
Lânetlemeyelim mi, korumasız kadınları vuran vahşeti…
Birleşmiş Milletler okulunu bile yerle bir eden alçaklığı; insanî yardım amaçlı konvoyların ve depoların üstüne bile bomba yağdıran acımasızlığı; orantısız güç kullanan rezilliği; hiçbir ilke tanımayan sorumsuzluğu; misket bombaları, fosfor bombaları atan ve uluslararası hiçbir ikazı takmayan namussuzluğu lânetlemeyelim mi?.. Kınamayalım mı, aşağılamayalım mı?
Ama bu arada bir hususu da açıklığa kavuşturalım…
Kimse İsrail halkına ve halkın dinine karşı değil…
Zaten kimse kendi milletini, milliyetini seçme lüksüne sahip değildir. Bu bakımdan benim karşı çıkışım İsrail’i yönetenlerle sınırlıdır…
İç politik hesapları ve seçim kaygılarını cinnete dönüştürenlere lânet okuyorum!
Bu aşağılık hesaplarla bir milleti soykırıma tabi tutanlara lânet okuyorum…
Bu karaktersiz katliamı protesto edip, benimle birlikte İsrail yönetimine lânet yağdıran İsraillileri de kutluyorum…
Gördük: Dünyanın dört bucağında ve bizzat İsrail’de protesto gösterileri yaptılar…
Demek oluyor ki; Gazze’deki Müslüman katliamını kınamak için ille de Müslüman olmaya gerek yok…
Çünkü bu salt Müslümanların imtihanı değil. Tüm insanların, hatta insanlığın imtihanıdır.
Gazze her inançtan, hatta inançsızlardan “insan”ların “insanlık”larının test alanıdır bugünlerde…
Herkes vicdanını ve ahlâkını Gazze’de test edebilir…
Orada olanlara baş kaldırmak için “insan” olmak yeter!

İHH İnsanî Yardım Vakfı’nın öncülüğünde, geçtiğimiz cumartesi gecesi bir dizi televizyon ve radyoda bir yardım kampanyası gerçekleştirildi…
Gönüllü olarak telefonlara bakan yazarlardan biri de bendim…
Harçlıklarını biriktirip Gazze’deki çocuklara bağışlayan çocuklarımız vardı…
Tüm takılarını veren yeni evli gencecik gelinlerimizle damatlarımız vardı… Oturduğu dairesini bağışlayan hayırseverlerimiz vardı…
Merhum kocasının yegâne hatırası olan alyansını veren yaşlı annelerimiz bile vardı…
Bir Musevi vatandaşımızın o sırada bizden birini aramasını ve sembolik anlamda 3-5 kuruş bağışlamasını ne kadar istedim bilemezsiniz…
Fakat bu hasretim maalesef gerçekleşmedi. Çok hüzünlendim.
Çünkü bu dram salt benim dramım, sadece Müslümanların dramı, Filistin’in ya da Türkiye’nin dramı değildi… Bu bir insanlık dramıydı…
Böyle olaylarda din, mezhep ve etnik köken farkı aranmaz.
Yalnızca insanlık aranır!

“Bizim Museviler”, protestolardan dolayı incindiklerini söyleyeceklerine, Gazze’ye bizimle birlikte vicdanlarının sızladığını, yüreklerinin yarıldığını söyleyebilselerdi keşke…
Bu bağlamda herkes kendi vicdanî sorumluluğunu sorgulasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi