Kemalizmin cilveleri!
Çocukken her şey çok kolaydır. Ders kitaplarını okur, öğretmenin anlattığı“Atatürk”ü hayran hayran dinler, sınıfları geçersiniz...
Ama bir de sonrası var bunun: Büyüyüp kitaplar devirdikçe, okulda öğretilenlerin gerçekle ilgisinin bulunmadığını fark edersiniz...
Tökezlersiniz. Tereddüde düşersiniz. Doğrusunu öğrenmek için başka kitaplara yönelirsiniz. Okudukça öfkelenir, öfkelendikçe okursunuz.
Bana işte böyle oldu...
Öfkelendim, kızdım, küstüm; ama okumaktan, araştırmaktan hiç vaz geçmedim.
Yıllar yılı, “Bizi neden kandırdılar?” sorusuna cevap arayıp durdum.
Bir devlet, kendi çocuklarını neden kandırır sahi?..
Saklamak istediği bir şeyler mi var?..
Neden bir şeyleri saklamak ister?
Beynimi üşüten yalanlar, doğrular tarafından kovulana kadar uğraştım.
Artık biliyorum ki, bunlar demokratik devletlerde olmaz, ideolojik devletlerde olur ve benim devletimin “Kemalizm” denen bir ideolojisi var (hâlâ)...
Yaşanan onca yıla rağmen, tüm partilerin “Kemalist” olmak zorunda kalması, size de garip gelmiyor mu?
Seçtiğimiz milletvekillerinin “Atatürk ilkelerine bağlı” kalacaklarına dair yemin etmesi, tuhaf değil mi?
O zaman vicdanları istikametinde nasıl karar verecek bu insanlar?
Nasıl savunacaklar hakkı ve hakikatı?..
Geçelim...
Ders kitaplarımızda, “Cumhuriyet Meclis tarafından ilan edildi” diye yazar ya, yalandır!
Ders kitaplarımız, “Atatürk ittifakla cumhurbaşkanı seçildi” der ya, o dahi yalandır!
Cumhuriyet, 287 milletvekilinden 158’inin oylarıyla kabul edildi...
Çünkü cumhuriyetin ilânından haberdar olmayan129 milletvekili o gün Meclis’e gelmemişti. Bu yüzden üçte ikilik çoğunluk sağlanamadı.
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, 2007 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya atıp, CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nin de kabul ettiği “toplantı yeter sayısı” formulü esas alınırsa, Cumhuriyetin İlanı da, Mustafa Kemal’in cumhurbaşkanlığı da tartışmalı hale gelir.
Çünkü bu mantığa göre, cumhuriyetin ve Mustafa Kemal’in cumhurbaşkanlığının en az 192 milletvekili tarafından kabul edilmiş olması gerekiyor...
Bu sayı o gün yoktur.
Üstelik etkin muhaliflerden Kazım Karabekir Trabzon’da, Rauf Orbayİzmir’dedir. Sonra bu seçime itiraz edecekler, ancak itirazları kabul görmeyecektir.
Atatürk’ün bu seçimden sonra girdiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde (1927-1931 ve 1935) de “ittifak” yoktur.
Girdiği her seçimi “ittifakla kazandı”ğını söyleyen ders kitapları yalan söylemektedir.
Meselâ, 1927’de girdiği cumhurbaşkanlığı seçiminde 335 üyeli TBMM’den 288;
1931’de 351 üyeli TBMM’den 289:
1935’de 444 üyeli TBMM’den 386 oyla Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Ben başka ne diyeyim ki?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.