Müslüman’ın gözünde Ergenekon
Gizli bir dosyanın kapağı hafifçe kaldırıldı... Geminin güvertesi görüldü... Bilemiyoruz gövdesini ve gövdenin içindeki dosyaları görüp göremeyeceğimizi... Ancak şu kadarını gördük ve duyduk ki, kim, gizli ve kirli bir iş yaparsa yanında sır olarak kalmıyor...
“Allah, ayıbını ortaya koyduğu kimseyi, sığınağın en yerinde bile olsa, rezil eder.” İşte Peygamberimiz böyle buyuruyor. Ebu Davut isimli hadis aliminin Sünen isimli eserinde.
Hadisi şerif bir başka şekliyle ise:
“Allah, ayıbını ortaya koyduğu kimseyi evinde de olsa rüsva-rezil eder” buyurulur.
Medya aracılığı ile gördük ki Ergenekon bağlantılı olan insanların gizli kapaklı işleri ya evlerinde veya gizli yerlerde, mahzenlerde gerçekleşmiş...
Sanık, tutuklu veya gözetimde bulunan Ergenekon’un faillerinin yaptıkları bu işleri İslâm terazisinde tartmış olsak, acaba ortaya ne gibi gerçekler çıkacaktır?
Bu konuda söz sahibi olan Peygamberimizin bazı açıklamaları hayli dikkat çekicidir:
“Bir günah işlediğinde hemen tevbe et. Gizli günaha gizlice; açık günaha açıkça tevbe et.” Bu hadis, Ahmed bin Hanbel’in Müsned isimli eserinde kayıt altına alınmıştır. Görülüyor ki ok yaydan çıkmıştır. Tutuklu ve sanıkların işlediği günahlar, suçlar 70 milyon insanın değil, milyarlarca insanın gözünün önünde, ekranlarda izlenmiş ve duyulmuştur.
Açık dille tevbe, özür, pişmanlık yapacakları yerde, pişmiş kelle gibi sırıtarak, aşağılık duygularını bastırmaya çalışıyorlar.
Başka bir hadiste ise; “Günah gizli kaldıkça sadece sahibine zarar verir. Ortaya çıktığında düzeltilmezse, topluma zarar verir” buyurulur. Taberani rivayet etmiştir.
Yediden yetmişe kadar herkesin hak ve hukukunu ilgilendiren ve su yüzüne çıkan suçlar, günahlar, kan ve gizli dosyaların sahipleri içinde asgari ücretle çalışan işçilerimiz pek bulunmuyor. Alnı secdeye değmiş insanlar da yok. Toplumun ortak değerleri olması icap eden insanları tahmin edilmeyecek yerlerde görmek, toplumu şoke etti.
Yakasında kravat, masasının üstünde Atatürk portresi asarak çağdaş görüntülü insan ne diyor? “Parmak izimin alınması çok zoruma gitti.”
Peki bizler? 12 Eylül 1980’de hayvanlara dahi yapılması uygun olmayan söz ve tavırlara maruz kalan bizler kimiz? Bu vatanda yaşayan insan olarak yerimiz nedir?
Zorunuza gidiyor değil mi? Doğru, kendinize göre haklısınız. Bindiğiniz makam arabanızın kapısını dahi açmazsınız... Belki şu yaşınıza kada sizi, hiçbir insan eleştirmedi, tenkit etmedi. Kaşınızın üstünde kara var diyen birinin sesini işitmediniz...
“Hukukun önünde herkes eşittir” diyen yine sizler değil miydiniz? Kusura bakmayın. Cezanız varsa çekeceksiniz ve çekmelisiniz...
“Yeryüzünde bir cezanın uygulanması, insanlara kırk gece yağmur yağmasından daha hayırlıdır” buyurur Peygamberimiz...
Ergenekon dosyasını faso-fiso olarak görenler, kokuşmuş dosyaların tıpkı cenaze gibi toplumun omuzunda taşınmasını isteyip, cenazeyi defnetmek istemeyenler için yine Peygamberimizden bir hadisi hatırlatmak istiyorum. Bu hadisin, Ergenekon dosyasını örtbas etmek isteyenlerin zihinlerine bomba gibi düşmesini umarım.
“Sizden önceki milletler şu yüzden helak oldular: İçlerinden makam ve şöhret sahibi olanlar hırsızlık yaptığı zaman onu bırakırlar (cezalandırmazlar), güçsüz ve düşkün biri, hırsızlık yaptığı zaman onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma dahi hırsızlık yapsa onun da mutlaka elini keserim.” Buhari-Müslim...
Ortada hırsızlığın çok üstünde suçlar işlenmiş. Katliam, bir ülkenin tabanına saatli bombalar konulmuş. 28 Şubat: Topyekün savaş mantığına dayanıyordu. Ergenekon’un arka bahçesi öyle değil mi?
Askerden medet umanlar, boşuna beklemesin. Böyle pislik kokan bir cenazeyi defnetmek isteyenlerin mücadelesini sekteye uğratmak, aklı başında olanların yapacağı bir iş değildir. Müslüman halkımızın kalbinin bir köşesinde Peygamber Ocağı düşüncesi ve beklentisi hâlâ mevcut...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.