Tuncer Paşa'ya “Erbakan Hoca” tavsiyesi!..
ETÖ, yani Ergenekon TERÖR ÖRGÜTÜ soruşturması çerçevesinde gözaltına alınıp “bilinmeyen bir sebepten dolayı serbest bırakılan” MGK eski Genel Sekreteri ve de eski orgeneral Tuncer Kılınç canlı yayında....
“Bizi şeye alıştırdılar!” diyor.
Bandımızda kayıtlı ifadeleri şöyle:
“Silahlı Kuvvetler son derece önemli bir unsurdur. Bu gücün kendi sanayi olanaklarımızla teçhiz edilmesi (donatılması) son derece önemlidir, zaman içinde bizi şeye alıştırdılar, devamlı yardımlarla, eskimiş, out olmuş, efendim malzemelerle bizi teçhiz etmek, işte karınca kaderince, Yunanistan'la Türkiye arasında bir denge içinde. Biz bunlarla oyalandık; ama benim bu coğrafyada son derece güçlü bir orduya ihtiyacım var.” (21 Ocak 2009-Star Ana Haber)
Güzeeeel!..
Ben bu Kılınç Paşa'yı pek seviyorum!..
•
Yıllar yılı, “Gâvurun eskimiş askeri malzemelerini hazırlop almaya alıştırıldık.”
Gavurun “eskimiş” askeri malzemeleriyle “oyalandık!..”
Bunu “ulusalcı paşamız” değil de...
Biz demiş olsak;
“Asker düşmanlığına” filan yorulabilirdi!..
Neyse ki;
“Jitem”ci müntehir Albay'ın cenazesinde “cümle üniformalı”nın esas duruşta iltifat yağdırdığı bir eski orgeneral haykırıyor o acı gerçeği!..
Biz de zâtı âlilerinin açtığı yoldan ilerleyip sorgulayabiliriz değil mi?..
Ey Paşam, Paşalarım;
Hangi sebeplerden dolayı, Sayın Kılınç'ın şikâyet ettiği “gavurun eskimiş askeri malzemelerine” mahkûm olduk?..
Hani “Batılılaşacaktık”, “laikleşmekle” birlikte!.”
Öyle demiyor muydunuz;
“Kılık, kıyafet, örtü, sarık fora...
Selam Batı uygarlığına!..”
Ne oldu?..
Biz Batı için neyimiz varsa verdik, ona ne şüphe;
“Batı”nın bize verdiği (ulusalcı paşamızın ifadesiyle) “eskimiş askeri malzeme” mi olacaktı?!.
“Büyük” Atatürk, orgeneral unvanlı bir “silah arkadaşının”, emekliye ayrılmasından yıllar sonra çıkıp, “Eskimiş, out olmuş, efendim, malzemelerle bizi teçhiz etmek suretiyle oyaladılar, şeye alıştırdılar” yollu dert yanışına şahit olsaydı...
Gurur mu duyardı eseriyle?!.
Aaaah, ah!..
Böyle mi olacaktı!..
Cumhuriyetin 90. yıla merdiven dayadığı şu günlerde, bir orgeneralimiz çıkıp, “Oyalandık, alıştırıldık” mı diyecekti!..
•
Hayır, bu kadarla kalmamalı...
Sayın Kılınç'ın şikâyetçi olduğu “bağımlılığın” sebepleri, “özgür”, “demokratik” ortamlarda tartışılmalı.
Süreç içinde bu duruma hangi paşalarımız hangi platformlarda tepki gösterdi?..
Ve bu tepkiler, hangi “sivil” yönetimler tarafından nasıl karşılandı?..
“Şikayet sahibine” seslenerek devam edelim sormaya...
Sayın Kılınç;
Siz herhangi bir “subay” değildiniz...
“En büyük paşa”ydınız.
Muvazzaflığınız döneminde (bugün şikâyetçi olduğunuz) “eskimiş, out olmuş gavur malzemesine alıştırılmışlığa” olan tepkinizi dile getirdiniz mi?..
Ya da...
Bu durumdan kurtulmamıza yardımcı olacak projeler ürettiniz mi, projelere katkı sağladınız mı?
Sayın Paşa; o günlerde çok etkili noktalardaydınız...
“Acaba?” diyorum:
“Bırakın demode askeri malzemeleri almayı filan... Demode tankların 3 milyonluk İsrail'e tamir ettirilmesi gibi milli (ya da ulusal!) gururumuzu ziyadesiyle rencide eden bir uygulamaya tepki gösterdiniz mi?.. Engel olmaya çalıştınız mı?..”
Sayın Paşa;
28 Şubat post modern darbesiyle alaşağı edilen Refahyol hükümetinin Başbakanı Muhterem Necmettin Erbakan'ın etrafındaki bürokratlarla birlikte hazırladığı “Askeri Tedarik kaynaklarına” ilişkin “projeleri” inceleme imkanına sahip oldunuz mu?..
Erbakan Hoca'nın Başbakanlığı döneminde,
“Askeri malzeme alımlarında mümkün olduğu kadar yerli kaynaklardan faydalanılmasını” öngören projelerin “ilgililerin” dikkatlerine sunulduğunu bilir misiniz?
Ya da bilmez misiniz?!.
Hoca'nın, “Bu işleri niçin bize bırakmıyorsunuz, yoksa itimat etmiyor musunuz” diyerek tepkilerini ortaya koyan ('sivil') zatlara,
“Size itimatsızlık aklımın ucundan geçmez. Ancak, burada ülkemizin yarınları söz konusu. Elbette mümkün olduğu kadarını milli tesislerimizde üreteceğiz. Şanlı Ordumuzun ihtiyacı olan malzemeleri, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra en uygun kanallardan temin etmenin çaresini arayacağız. Biz de hazırlığımızı yapalım, bir hafta sonra buluşup yeniden değerlendirelim” dediğini...
Bu “tavır” üzerine...
Dönemin Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan'ın da, o zamanki lideri olan hükümet ortağı Tansu Çiller'e giderek;
“Hoca bir ekip kurmuş, aklı sıra tedarik konusunda alternatifler sunuyor!.. Bu son derece rahatsızlık veren bir tutumdur!.. Kendisini uyarmanızda fayda vardır!..” yollu uyarılarda bulunduğunu...
“Mesajı” alan Çiller'in de bunun üzerine Başbakan'a gidip; “Hocam, bu tür konularda ısrarlı olmasanız” dediğini...
Ve bütün bunlar olup biterken “birtakım sivillerin” kameralar karşısına geçip, “Her şeye para bulan hükümet bu konuda para kısıntısı yapıyor” diye feryâd ettiğini...
Evet, Sayın Kılınç Paşam;
Bütün bunları ve çok daha fazlasını unuttuysanız, Erbakan Hoca'yı bir ziyaret etmenizde fayda var!..
O size, “projelerinden” bahsedecektir!..
Ve o “projelerin” hangi sebeplerden dolayı uygulamaya geç-e-mediğini anlatacaktır!..
Daha doğrusu hatırlatacaktır!..
Sayın Kılınç Paşa;
Döneme has “irtica yaygaraları” arasında o “projelere” yeterince dikkat edememiş olabilirsiniz!..
Bugün, aradan on iki koca yıl geçtikten sonra...
Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerini, “Komutanlarımızın kafalarına çuval geçirme cüretinde bulunabilen” dış güçlere karşı çok daha caydırıcı bir noktaya getirmek için en büyük çabayı Erbakan Hoca ve dava arkadaşlarının ortaya koyduğunu idrak edeceksiniz.
Sözleriniz, böyle bir idrak noktasına iyiden iyiye yaklaştığınızı gösteriyor zira.
Gidin Hoca'ya faydalandırsın sizi...
“Reçete” onda olabilir...
Kim bilir!..