Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Çocuk yetiştirmek

Çocuk yetiştirmek

Prof. Gaston Jezz yazıyor: “Ben Batılı bir âile hukuku profesörü olarak diyorum ki; Türk milletinin elinden âile nizâmını alınız, geriye hiçbir şey kalmaz.”
Belli ki, Prof. Gaston Jezz, Osmanlı aile yapısını ve tabii terbiye sistematiğini, Osmanlı Devleti’ni yücelten olgunun temeli olarak görüyordu.
O nizamın temel unsurlarını ise şöyle özetlemeye çalışıyordu:
“Osmanlı âile hayatındaki güzellik, nezâhet ve samimiyet zannetmiyorum ki başka bir yerde olsun. Osmanlı'daki İslâmî hayat, huzurlu bir hayatın zirve noktasıdır. Birbirine sevgi-saygı ile bağlıdırlar. Bayramlarda, kandillerde küçüklerin büyükleri ziyareti, büyüklerin küçüklere iltifatı şiir gibi bir hayatın ipuçlarını veriyor. Osmanlı aile hayatı güzelliklerle doludur. Toplumsal yapı edebiyatla süslenmiştir. Hayat şiir gibi yaşanmaktadır. Bütün bunları ailede öğreniyorlar.”
Bu konuda dindaşı La Baronne Durand de Fontmange de en az Gaston Jezz kadar şaşkındır. Diyor ki:
“Ülkenin asırlık âdet ve an‘âneleri ile dînî hükümleri her seviyedeki kadını koruduğu için, Osmanlı'da ne iğfâl edilmiş kız hikâyeleri, ne sokakta bulunmuş çocuk, ne düello, ne de intihar var...”
Mareşal Noltke’nin sözlerine de göz atalım:
“İtiraf etmeliyiz ki; bizde bir genç kız, nişanlılıktan evliliğe geçince bir derece daha itibardan düşer. Çünkü şehvetperest erkeklerin âşıkane iltifatları kesilir. Şarkta ise evlilik, kadını yüceltir; zira evin tek hâkimi kadındır.”
Batılı düşünürlerin eserlerinde de görüldüğü üzere, Osmanlı'yı diri tutan temel müessese ailedir.
Onu mahalle, esnaf teşkilâtları (lonca) ve sohbethâneler tamamlar.
Günümüzde aileler çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenecek vakit bulamıyor...
Vakit bulsalar ve özenseler bile, hangi kriterlere göre çocuklarını tersbiye edeceğini çoğu aile bilmiyor.
Toplumsal yapımız Doğu ile Batı arasında şaşkın: Ne tam Doğulu kalabiliyor, ne tam Batılı olabiliyor.
Tereddüdümüzün en büyük zararını çocuklar çekiyor...
Bedelini ise yine aileler ödüyor.
Bir kere çocuk yetiştirmekle yükümlü olanlar bilinçli değil. Bilinçli olanlar ise buna vakit ayırmıyor. Sonuçta çocuklar, yaşanan yanlış hayatların “bedel”i olarak ya sokağa, ya uyuşturucu bataklığına, ya mafyalaşmaya, PKK kamplarına. Ya da Ergenekon’a savruluyor...
İçki tüketimi artmış...
Boşanmalar artmış...
Nikâhsız beraberlikler artmış...
Bütün bunların yanı sıra, çözümü ihmal edilmiş aile içi problemlerin ve tabii fukaralığın faturası da çocuklarımıza çıkıyor.
Çocuklarımız bir şekilde sahipsiz kalıyor...
Onlara el uzatmamız, çocuklarımızı bir şekilde sokağa düşmekten yahut kanunsuz gruplara malzeme olmaktan kurtarmamız lâzım...
Bunu da ancak şuurlu bir terbiye ve dengeli bir denetimle sağlayabiliriz.
Bunun için öncellikle anne babalara, sonra da çocuk yetiştirmekle yükümlü tüm dostlara, deneyimlerimin imbiğinden geçmiş birkaç tavsiyede bulunacağım. Her biri dikkat ve hassasiyetle uygulanırsa, umarım derde deva olur.

1. Her türlü uygunsuzluktan uzak durun...
2. Dini inançlarınızı sağlamlaştırın, tüm detaylarıyla yaşamaya ve çocuklarınızla paylaşmaya çalışın...
3. Ailenize bağlı kalın, özellikle tatillerden yararlanarak çocuklarınızla ilgi bağınızı güçlendirin; onlara sevginizi, şefkatinizi hissettirin ve bir masal, ya da hatıra anlatır gibi, onları sıkmadan hayat tecrübelerinizi aktarın...
4. Karı-koca, gelin-kaynana olarak kesinlikle çocuklarınızın önünde tartışmayın, asla kavga etmeyin; onların yanında yoksulluktan, parasızlıktan yakınmayın, sürekli para konuşmayın...
5. Televizyonunuzu kontrol altında tutun, çocuklarınızın izlemesini yasakladığınız programları, onları yataklarına gönderdikten sonra sakın izlemeyin...
6. Çocuğun harçlığını ihtiyaçları ölçüsünde dengeli tutun (ne fazla, ne az)...
7. Sokaktaki tuzaklara, özellikle de içki, uyuşturucu ve terör belâsına çocuklarınızın sık sık dikkatini çekin, dertlerini dinleyin, sakın onlarla alay etmeyin, onları fazla sıkmayın, sıkıştırmayın...
8. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar çocuklarınıza sarılmayı, onları sevdiğinizi söylemeyi ihmal etmeyin...
9. Çocuklarınızın üzerinde sevgi ile dengelenmiş bir otorite kurmaya çalışın, ama otoritenizi sık sık bağırma-çığırmaya vardırmayın...
10. Ona, annesine, ninesine, dedesine gerek sözlü, gerek fiili şiddet uygulamayın.
11. Kendinizi geliştirmeye çalışın. Zira kendinizi eğitmeden çocuklarımızı eğitemezsiniz...
Yarıyıl tatilini bu çerçevede değerlendirirseniz ebedileştirmiş olursunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi