M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Hizmetler, Mizmetler, Yolsuzluklar

Hizmetler, Mizmetler, Yolsuzluklar

İHTAR: Bu yazı günümüz için yazılmamıştır. Yakın tarihimizi ilgilendirmektedir. Kimse üzerine alınmasın.

BİRİNCİ MADDE: İyi, faydalı bir iş ve hizmet yapılmış olması, onunla birlikte yapılan kötülüğü affettirmez, mâzur göstermez. Örnek: Bir belediye, şehre güzel ve faydalı bir tesis kazandırdı. Bunu kazandırırken birilerine haksız kazanç sağlandı. Tesise ve hizmete evet, haksızlığa ve yolsuzluğa hayır...

2. Otuz milyon dolar harcanarak güzel bir hizmet yapıldı ama aslında bu iş on milyon dolara yapılabilirdi. Yirmi milyon doları birilerine peşkeş çektiler, aralarında paylaştılar. Hizmete eyvallah deriz, yirmi milyonun hesabını sorarız. Bu hesabı sormamak hıyanettir.

3. Belediye meclisi karar verdi, o zamana kadar inşaata kapalı bir araziye yapılaşma izni verildi. Arsanın sahibi bundan büyük rant elde etti. Bu rantın devlete, belediyeye, halka intikal etmesi gerekir. İntikal etmezse ortada yolsuzluk, ahlaksızlık, kanunsuzluk, hırsızlık, haram yiyicilik var demektir. Yakın tarihimizde bu rantlar yoluyla birileri yekun olarak on milyarlarca dolar haram, kara, kirli, necis para kazanmıştır. Yapılaşmaya kapalı büyük bir araziyi çok ucuza alıyor, allem ediyor kallem ediyor yapılaşmaya açtırıyor ve birkaç ay veya birkaç hafta içinde arazi 50 misli değer kazanıyor, adam süper zengin oluyor.

4. İhalelere fesat karıştırmak bu ülkenin müzmin derdidir. Bu konuda kocaman bir kitap yazılsa konu yine bitmez. Hiçbir medenî, demokrat, hukukun üstünlüğü prensibini kabul etmiş, temiz, şeffaf ülkede ihalelere fesat karıştırmaz, karıştırılamaz.

5. Emanetlerin ehline, layık olanlara verilmemesi en büyük yolsuzluktur. Emanetler nelerdir? Başkanlıklar, memuriyetler, makamlar, mevkiler, hizmetler, işler... En büyük başkanlıktan en küçük memurluğa kadar bütün işler ehil, layık, uzman hakkeden kimselere verilmelidir. Böyle yapılmazsa ülke, devlet çöker, halk perişan olur. Türkiye'de emanetler ehline veriliyor mu?

6. Devlet ve hükümet adamlarının, büyük bürokratların, ekâbirin, kodamanların, "daha eşit olanların"; oğullarına, kızlarına, damatlarına, gelinlerine, kardeşlerine, kayınçolarına, kayınpederlerine, bacanaklarına, hemşehrilerine, askerlik arkadaşlarına, eşlerine dostlarına, sevdiklerine hısım ve akrabalarına, taallukatına; kanuna ve ahlaka aykırı olarak menfaatler sağlanması yolsuzluk, kokuşma ve pisliktir.

7. Bir ülkenin Meclis'i, yargısı, siyasî iktidarı karaparaların, kara servetlerin hesabını sormuyorsa o ülkede büyük kokuşma var demektir.

8. Bir şehirdeki belediye yaya kaldırımlarını sağlam, güzel, dayanıklı yapamıyorsa o belediye bozuk, âciz, yeteneksiz bir belediyedir. Yaya kaldırımları iyi yapamayan bir belediye, ondan daha zor ve karmaşık olan işleri hiç yapamaz.

9. Büyük kentin belediye hizmetleri konulara, fasıllara ayrılmıştır. Her konu için bir para/fon tahsis edilmiştir. Kanunlara ve ahlaka aykırı olarak bu fonlar partizanca maksatlarla başka yerlere aktarılır, birilerinin cebine konursa bu da vahim bir yolsuzluktur.

10. Kanun ve nizamlara göre yeni binaların inşaatı izne, ruhsat almaya bağlıdır. Şayet şehirdeki binaların yüzde 80'i kaçak ise oradaki belediye yolsuz bir belediyedir.

Hiçbir partiyi ve iktidarı hassaten suçlamayarak beyan ediyorum: Yolsuzluklar, hırsızlıklar, kokuşma, haram rantçılık Türkiye'nin genel ve müzmin derdidir.

Şu sendika başkanına bakın, 33 senedir başkanlık yapıyormuş. Sendika başkanlığı mı krallık, imparatorluk, dükalık mı? Başkan hazretlerinin akıl almaz bir serveti varmış. Soruyorum İsveç'te, Norveç'te, Finlandiya'da böyle sendika başkanları var mıdır?

Yakın tarihimizde bir belediye başkanı, belediye ile ilgili dosyalara bakan birtakım bürokratlara Boğaz'a bakan bir yamaçta bir arazi verdi, dillere destan güzellikte şahane meskenler yaptırttı idi. Böyle bir şey hukuka, ahlaka, vicdana uyar mı? Bizde uydu, bizde uydu...

Hoşşar kentinde her yer yeşillendi, çiçeklendi. Bu iş için milyarlarca dolar harcandı. Yeşillik, çiçekler, kelebekler ne hoş, ne güzel...Lakin yekun olarak iki milyar dolara yapılabilecek bir iş yedi milyar dolara yapıldı. Aradaki beş milyar dolar nereye gitti, nereye gitti?

Nikkent'te her bahar ağaçlar budanır. Cahil sünnetçi, çocuğun bilmem nesini kesermiş, bizim cahil budayıcılar da ağaçların anasını ağlatırlar. Budamadan sonra nice ağaç mâlul gazi olur nicesi kurur, nicesi sakat kalır. Ağaç budamak da bir uzmanlıktır.

Lakin kolay bir uzmanlıktır. Niçin bu iş uzmanlarına yaptırılmaz? Birileri para kazanacak diye ağaçlara işkence etmek caiz midir?

Müslüman bir ülkede Müslüman halka, haberleri ve bilgileri yok iken ehlî domuz, yaban domuzu, at ve eşek eti yedirmek caiz midir? Elbette değildir. İsteyen yer ama istemeyene yedirmek hıyanettir. Bu ülkede bunca domuz çiftliği var. Domuzlar bir doğuruşta on iki yavru yapıyormuş. Avcılar ormanlarda cayır cayır yaban domuzu avlıyor. Bu haram etler piyasada dana kıyması oluyor. Hayret!.. Kıyma makinesinin tepesinden domuz eti koyuyorlar, altından dana kıyması çıkıyor. Peki sayın belediye ne yapıyor? Seyrine bakıyor, seyrine bakıyor...

Şehrin büyük ana caddelerinden biri trafiğe kapatılmış. Her tarafta bir ordu kadar üniformalı ve sivil polis var. Trafik felç olmuş. Vatandaş üzgün, kızgın, öfkeli... Birden eskort arabaları görünüyor, ortalarında iki limuzin var. Birinde devletli bir zat, öteki hedef şaşırtmak için. Kafileyi yıldırım hızıyla bir ambülans takip ediyor...

Halkın seçtiği devletlilerden biri şanla şerefle buhran geçer gibi geçmiş bulunuyor.

Vekiller ve asiller...

Temiz ve şeffaf Türkiye...

Hizmetler mizmetler...

Yaşasın yaşasın yaşasın bin yaşasın...

TALİMATNÂME

İSLÂM'ın birtakım temel farzları, prensipleri, emirleri bir talimatname haline getirilmeli, milyonlarca basılmalı, dağıtılmalı, okutulmalı ve ezberletilmelidir. Bunların birkaçını zikr ediyorum:

İHLÂS: Her Müslüman Allah ile olan işlerinde ihlaslı olacaktır.

ADALET: Her Müslüman, insanlarla ve diğer yaratıklarla olan işlerinde adaletli olacaktır.

İSTİKAMET: Her Müslüman doğru ve dürüst olacak, yamukluk ve eğrilik yapmayacaktır.

İLİM ÖĞRENMEK: Her Müslüman kendini kurtaracak miktarda faydalı, değerli din ve dünya ilmi öğrenecektir.

İTAAT: Her Müslüman Allah'a, Resûlüne ve Müslüman emir sahiplerine itaat edecektir. Kâfirleri dost ve velî edinmeyecektir.

BİAT: Her Müslüman, zamanındaki Emîr'e, İmam'a biat edecektir. Bu zatın kim olduğunu bilmiyorsa, gıyaben biat edecektir.

DÜSTUR: Her Müslüman Kur'ân'ı düstur olarak kabul edecektir.

SEYYİD: Her Müslüman Resulullah'ı seyyid, önder, rehber ve kaaid olarak kabul edecektir.

HELAL: Her Müslüman helalinden kazanacak, helal yiyecek, haramdan uzak duracaktır.

İFFET: Her Müslüman cinsel şehvet konusunda fuhşiyattan uzak duracak, iffetli ve namuslu bir hayat sürecektir.

TEVÂZU: Her Müslüman mütevâzı, alçak gönüllü olacak; gurur, kibir sergilemeyecek, ululuk taslamayacaktır.

AHİRET: Her Müslüman âhirete yönelik olacak, âhiret için hazırlanacak ve âhiret azığı biriktirecektir.

CİHAD: Her Müslüman nefsiyle büyük cihad yapacak, gerektiğinde küçük cihad yapmaya hazır olacaktır.

EMR-İ MÂRUF NEHY-İ MÜNKER: Her Müslüman derecesi neyse iyiliği desteklemek kötülüğü kösteklemek konusunda ya fiilen, ya lisanen, yahut kalp ile vazifesini yapacaktır.

ÜMMET: Her Müslüman, Allah'ın bütün mü'minleri bir tek Ümmet yaptığını bilecek, Ümmet şuuruna sahip olacak, buna aykırı asabiyetlerden, aşırılıklardan ve menfi kavmiyetçilikten kaçacaktır.

UHUVVET: Her Müslüman, mü'minlerle olan kardeşliğini bozmayacak; bir mü'minde kötü ve yanlış bir taraf varsa, onun bütününe değil, yanlış ve hatalı tarafına cephe alacaktır.

KEREM: Her Müslüman cömert olacak, paylaşma ahlakına sahip olacak, Allah'ın kendisine nasip ettiği nafakanın bir kısmını paylaşacaktır.

MÜRÜVVET: Her Müslüman, ruh asaletine sahip olacak, kötülüğü iyilikle uzaklaştıracak, kin tutmayacak, affedecektir.

FÜTÜVVET: Her Müslüman gönül eri olacak, zâlimlere karşı çıkacak, mazlumların yardımına koşacaktır.

Keşke büyük hocalardan bir heyet kurulsa, böyle bir talimatnâme yazılsa, bundan milyon milyon basılsa, halka dağıtılsa, içindeki bilgiler ezberletilse ve hayata uygulansa, ne iyi olur...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi