Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

İnsanın temel ihtiyaçları

İnsanın temel ihtiyaçları

İnsan, Rabbimizin kudret eliyle yarattığı ve ruhundan ruh kattığı çok değerli ve o nispette de şerefli bir varlıktır. Yarattığı her şeyin rızkını ve ihtiyaçlarını karşılayan Rabbimiz; insanı robot bir varlık olarak veya rüzgarın önünde uçan ağaç yaprağı gibi görmemiş, tüm nimetlerle donatmıştır.
İnsanın başıboş olarak hayat sürmemesi için, insanları da birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamada sebepler yaratmıştır.
Cumhurbaşkanı ekmek fabrikasında çalışan eli hamurlu bir işçiye muhtaçken; bir doktor ayakkabıcıya, bir savcı dağda koyunları otlatan bir çobana, toplumun en zengin olan adamı bir terziye muhtaçtır. Düzen ve intizam bu ihtiyaçlar zincirinin birbirleri ile bağlı kalması üzerine kurulmuştur.
Belki de farkında olmadığımız bu nimetlerin çok üstünde önemli olan üç büyük ihtiyaç listesi vardır insanın. Bunlar: Aklın ihtiyacı, kalbin ihtiyacı ve bedenin ihtiyacıdır.
Halkını eğitmek ve yönetmekle sorumlu olan devlet, bu üç temel ihtiyacı karşılamakla mükelleftir. Halkın mümin, kâfir, ateist olması önemli değildir. İnsan olan herkes bu üç temel ihtiyacını karşılamaya mecburdur.
Geçmişini inkâr ederek ilerleyeceğini uman resmi ideoloji ve mensupları, Osmanlı'yı yerden yere vurmakta ve mazisinden utanmaktadır. İleriyi bir veli kerameti gibi gören Osmanlı, insanın temel ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli adımlar atmıştır. Mesela:
Medreseler açmış: İnsanın aklının ihtiyacı olan ilmi vermiştir. İlmileşen bir toplumun, dini hayatında zorlanmayacağı hakikatini gerçekleştirmiştir.
Camiler yapmış: İnsanın sosyal hayata katılışını gerçekleştirmiştir. Sosyal bir varlık olan insan, toplumun içine girmede yararlı ve faydalı olmayı başarmıştır.
Tekke-zaviye açmış: Bu hizmet adımı ile insanın manevi ihtiyacının giderilmesini hedeflemiştir. ülkeler fetheden Osmanlı, gaza ordusu ile dua ordusunun ikiz kardeş olarak görmüştür.
Ve vakıflar kurmuş: Yeryüzünün imarını, ıslahını bu kanaldan yürütmeye çalışmıştır.
Bu gerçekleri örtbas yapmak isteyen, geçmişin inkârcıları ise, insanın temel ihtiyacını karşılayacak plan ve projesini ortaya koymayınca toplum buhrana girmiştir. Bu buhran (kriz), peşine birçok krizleri takarak her geçen gün alev gibi etrafa yayılmaktadır. İki büyük buhran ki onlar -iman ve ahlak buhranıdır- peşine taktığı siyasi, iktisadi buhranlarla insanın huzuru yok olmuştur.
Toplumu bir asra yakındır boş söz ve ümitlerle avutan mazi inkârcıları, şimdi foyalarının ortaya çıkmaması için tutundukları ve sarıldıkları söylevlerin kendilerini terk ettiklerini görünce paniğe girmişlerdir.
İnsanımız laikliğin sözünü, methini değil icraatını görmek istiyor. Demokrasinin baskı ve dayatmadan kurtulmasını, cumhuriyetin militarizm bağlantısından uzaklaşmasını bekliyor.
Bir-bir buçuk metre kumaş parçasından korkan, korkakların Roma'yı yakıp faturasını halka çıkarmaya yönelmiş fikir ve temayülleri, insanımız büyük bir dikkatle izliyor.
İnsanın temel ihtiyaçlarını karşılamak isteyen ülke ve millet sevdalılarını gündemden uzaklaştırmak, o kadar kolay gözükmüyor artık. Bir asra yakındır insanımıza verilen cumhuriyet adresli sözleri, vaadleri, teminatları rafa kaldırmaya ülkenin ve milletin tahammülü yok artık.
Meyhaneden çıkan insanın koluna girerek kahveye götüren ve bir bardak çay içirerek evine teslim eden namazlı bir Müslüman; dekolte bir hanımla yan yana yürüyüp alışveriş merkezinde birlikte reyonları dolaşan başı kapalı bir hanımın birlikteliğini bozmaya yeltenenler, umduklarına nail olamayacaklardır. Devlet, hakem olma kimliğine kavuşunca kurt ile koyunun birbirlerine saldırmadığı dönemleri insanımız yaşamıştır. İslâm'dan ve Müslümanlardan korkan azınlığın, bu ülkeye bir şey yapamayacağını dağdaki yüreği pek çobanımız bile anladı. Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi