Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İsrail’in uluvvünden İslâm’ın zuhuruna

İsrail’in uluvvünden İslâm’ın zuhuruna

2009 miladi ve 1430 hicri yılı, 21’inci yüzyıl açısından bir dönüm noktası. Kimileri 21’inci yüzyılın, 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte başladığını düşünüyor. Kimilerine göre de, 2009 yılında Obama’nın gelişiyle birlikte başlıyor. Esasında 21’inci yüzyıl 1989 yılında başladı. Batı ile İslâm arasında tampon bir rejim olan Komünizmin ortadan kalkmasıyla ve SSCB’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte çağların statüsüne avdet edilmiş ve eski statü geriye gelmiş oldu. 1989 yılıyla birlikte İslâm siyasi olarak yeniden zuhura geldi ve sahneye çıktı. NATO hemen düşman rengini kızıldan yeşile çevirdi. Bu da İslâm’ın yeniden sahneye çıktığının habercisiydi. Bush 8 yıl boyunca yel değirmenlerine karşı savaştı ama bu İslâm dünyasının talimi oldu. Gazze saldırılarıyla birlikte yeni bir siyasi yüzyıla da girmiş olduk. Bush’un tensibi, Gazze saldırıları şüphesiz 21’inci yüzyılın ayak sesleri. Kissinger bu yüzyılda çöken ABD’nin ışığında ya herkese açık, paylaşım ve işbirliğini esas alan yeni bir dünya düzeni ve sistemi kurulacağını ya da kaosun hakim olacağını ve yeni savaşların yaşanacağını öngörüyor. Davos skandalına imza atan David Ignatius’un, Ahmet Davudoğlu’na gönderme yaptığı domino teorisi bağlamında Gazze saldırıları domino etkisi meydana getirecek bir dönüm noktası olmuştur. Muhammed Haseneyn Heykel’in ifadesiyle, Gazze bir başlangıçtır ve arkası gelecek, daha büyük olayları tetikleyecektir. Belki de Davos’ta Başbakan Erdoğan ile Şimon Peres arasındaki ‘ağız dalaşı’ veya kapışması bunun ilk belirti ve etkilerinden birisidir. M. Haseneyn Heykel’in uyarıları da Davudoğlu’nun önceki uyarılarını tamamlar nitelikte: Ya harekete geçen domino taşları doğru istikamete yönlendirilecek ya da gelişigüzel yuvarlanacaklar ve kontrol dışına çıkacaklar...
¥
2009 yılıyla birlikte yeni bir dönem başlıyor. Bu İslâm’ın zuhuru ve Siyonizmin silikleşmesi ve İsrail’in çöküş menziline girmesidir. 2009 yılıyla birlikte bu dönem geriye çevrilemez bir şekilde başlamıştır. Kur’an-ı Kerim’de, Yahudiler için bir uluv yahut ikinci uluv ve büyüklenme ve kibirlenme döneminden bahsediliyor: ‘Kitap’da Beni İsrail’e iki defa yeryüzünde bozgunculuk yapacaksınız ve ölçüsüz bir biçimde ululanacaksınız diye hükmettik. İkinci vade (ve son vade) geldiğinde, yüzünüzü karartacak ve ilkinde olduğu gibi Mescid (-i Aksa) yeniden girecekler ve ululuklarını yerle bir edecekler...” Bu ayette yüzlerinin kararmasıyla ilgili benim geçmişte bazı yazılarım oldu. Davos’ta Başbakan Erdoğan’ın tepkiyle paneli terk etmesinden sonra aynı şekilde Peres’in yüzü alabora olmuş ve kararmıştır. Dünya kamuoyu Gazze saldırıları ve ölçüsüz ve orantısız güç kullanılması karşısında İsrail’in aleyhine geçmesiyle birlikte denklem bozulmuştur. Bunu en fazla tahrik eden unsurlardan birisi ‘Osmanlı tokadı’ ile birlikte Osmanlı ruhunun yeniden çağlaması ve doğmasıdır. Bu tokat ve ruhla birlikte Gazze ve Filistin coşmuştur. Evet, 2009 ile birlikte başlayan asimetrik süreçte İsrail’in fiyakası bozulacak ve ulüv ve kibirlenmesi sona erecektir. Hâlâ Sultan Süleyman’ın cinleri gibi Süleyman Demirel bunun farkına varamamıştır ve hâlâ Davos’un faturasının ve hesabının er geç sorulacağından bahsetmektedir. Galiba Süleyman Demirel hâlâ güvelerin Hazreti Süleyman’ın asasını yediğinin farkında da değildir. Galiba o da ‘mühim olan safımızın, tarafımızın belli olmasıdır’ diye düşünüyor olmalı. 27 Şubat 1997’de İsrail’den döndükten bir gün sonra 28 Şubat kararlarını ilan ettiren İsmail Hakkı Karadayı’nın Encümen-i Daniş’den arkadaşı olarak bırakalım da o kadar etkilenme payı olsun. Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan misali.
¥
İsrail’in uluvvünden/büyüklenmesinden sonra sıra İslâm’ın zuhuruna geliyor. Bunun da ayak sesleri hissedilmeye başlamıştır. İslâm’ın ahirzamanda zuhurunu en iyi şekilde ifade edenlerden birisi Hak Dini Kur’an Dili tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır olmuştur: “Ersele resulehu bilhuda ve dini’l hak liyüzhirehu ale’d dini küllihi/ Resulunu hidayet ve hak dini ile bütün dinlerin üzerine çıksın diye göndermiştir...” ayetinin tefsirinde şunları söylemektedir: Buradaki galebe ve üstünlük iki çeşittir. Birisi ilmen, burhan ve huccet olarak. İkincisi de fiili galebe ve istiladır. İslâm dini ilk gününden itibaren bütün dinlere ilmen zaten galiptir. Bunun fiili tahakkuku ise tam olarak ahirzamanda olacaktır. Yazar şunları söylüyor: “Müslümanlar bir zamanlar her kavme galip olmuşlarsa da bunun tamamı daha ziyade istikbalin sine-i inkişafındadır. Bazıları bunun İsa’nın nüzulünde olacağını söylemişlerdir Allahu a’lem (Hak Dini Kur’an Dili, s: 4440)...” Bu ayetin tefsirini yazarken El Cezire’de yayınlanan Canlı Katılım (el Müşereke el Hayye)’de konuşan Filistin’den Hamza Abdurrahman, Şeyh Ahmet Yasin’den bir müjde nakletti. İsrail en geç 2025 tarihine kadar yıkılacaktır (1/2/2009/ El Müşereketü’l el Hayye). Şeyh Ahmet Yasin, İsrail’in sonu için üç ihtimalli tarih vermiştir. 2016, 2021 ve 2025. New York Times gazetesinde de yer alan bu ifadeleri yıllar önce Vakit gibi gazetelerde de yayınlanmıştı. 2009 başlarında bu sürece girmiş bulunuyoruz. Bu süreçte İstanbul’da Filistin; Gazze’de ise Türk bayrakları dalgalanıyor. Sami Ebu Zühri ‘Keşke sınırımızda Türkiye olsaydı’ diye iç geçiriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi