Muhacir muallim Sabahattin Zaim
Allah rahmet eylesin. Türkiye ve İslâm dünyası, önemli bir simayı geçtiğimiz Aralık ayında uğurlamıştı. Anlayış Dergisi, Aralık sayısını Sabahattin Zaim hocamıza ayırmış.
Mustafa özel’in giriş yazısından sonra hocayı çok yakından tanıyan dört önemli isim bir araya gelerek, Sabahattin Zaim’in bilinen ve bilinmeyen yönlerini anlatmış. Prof. Numan Kurtulmuş, Prof. Sabri Orman, Prof. Sedat Murat ve Doç. Coşkun çakır’ın sohbeti hocayı her yönüyle anlatıyor.
Sabahattin Zaim hocamızı tanıyan herkes şunu söyler: “Sabahattin hoca güzel yaşadı, güzel öldü.” Ben de son dönemlerinde yakından tanıma imkânı bulmuş ve doğduğu topraklara kadar beraber gitmiş, çocukluğunun geçtiği yerlerde hatıralarını dinlemiştim.
Sabahattin Zaim, Mustafa özel’in de dediği gibi, şifahi irfan geleneğimizin son büyük halkasıdır. İnanmış ve dünyevi hayat gerçeğinin ötesine geçmiş biri olarak, hocayı genç nesillere ve gelecek kuşaklara tanıtacak ve anlatacak yayınlar yapılmalıdır.
Bu toprakları iyi tanımak ve bilmek için, halkla bütünleşebilmek, halkı anlayabilmek, halkın sahip çıktığı değer yargılarını özümseyebilmek, sözde değil, özde bu memleketin değer yargılarına sahip çıkabilmek için, koca bir ömür harcayan ve harcadığı ömrün meyvelerini de görme nasibine ererek ahirete intikal eden hocadan küçük bir anekdot aktarmak isterim.
“Amerika’da bulunduğum sıralarda, bir kilisede Hindistan’dan gelen bir misyoner Protestan papazın konuşmasını dinlemiştim. Bu zat önce İslâm’ı tarif etti, sonra da Hindistan’daki Müslümanlara temas etti. ‘Bu insanlar karanlıktadır. Bize yardım edin, bu insanları uyandıralım’ demek istiyor ve para talep ediyordu. Dinleyicilerden biri; ‘Siz o ülkede kaç Müslüman’ı Hıristiyan yaptınız?’ diye sordu.
Misyonerin verdiği cevap gayet manidardı. ‘çalıştığımız bölgelerde belki çok az kimseyi Hıristiyan yaptık, belki de hiç kimseyi yapamadık, fakat üzerinde çalıştığımız bu bölgelerdeki insanların artık hiçbiri Müslüman değil.’ Batının yaptığı şey, Müslüman ülkelerdeki halkı İslâmiyet’ten uzaklaştırmak, değerlerinden koparmaktır.”
Şimdi de Sabahattin Zaim hocayı yakından tanıma imkânı bulan değerli akademisyenlerin sözlerine yer vermek için derginin sayfalarına müracaat edelim.
Sedat Murat: “Türkiye’deki dönüşüm içerisinde özellikle İslâmi yapılanmada Sabahattin Hoca’nın çok önemli bir rolü oldu. Bu anlamda hoca Türkiye’deki dönüşümün en önemli öncülerindendir. Elini bütün taşların altına sokmuştur. Hangi kesim ya da sınıftan olursa olsun, hiç ayırt etmeksizin çağırıldığı her yere gitmiştir.”
Numan Kurtulmuş: “Manevi unsurların içinde olmadığı bir iktisat anlayışı muazzam bir boşluk oluşturuyordu. Sabahattin hoca hem inançları dolayısıyla hem de o klasik iktisat anlayışıyla çelişen düşünce yapısı itibariyle İslâm iktisadına yöneldi. çünkü İslâm’ın sistematik olarak iktisadi hayata ilişkin söylediği şeyler sadece; zekat, faiz gibi birkaç konunun içerisine hapsedilmeyecek kadar önemliydi.”
Sabri Orman: “Sabahattin Hoca gelenekle bugünü sentezleyebilen bir insandı. Geleneği sürdürüyordu; fakat günümüzün gerektirdiği değişmeyi de o geleneğin içine şırınga ediyordu ve burada nefis bir sentez ortaya çıkıyordu. Bence Türkiye’nin ilim adamı, entelektüel tipi işte bu olmalı. Süreklilikle değişmeyi, gelenekle modern dünyayı mezceden bir modeldi o. Hocayı hoca yapan, farklı kılan da zaten bu özelliğidir.”
Coşkun çakır: “Sabahattin Hoca siyasi bir aktör değildi kuşkusuz, siyasetin “kirli” olarak addedebileceğimiz alanlarından olanca bir titizlikle uzak durmaya gayret gösteriyordu. Ama bir taraftan da bilge bir kişilikle siyaseti izliyor, yön veriyor, gerekirse tavsiyelerde bulunuyordu.”
Evet dostlar; dünya bir “oyalanma” sahnesidir. Bugün perdenin önünde olanlar zamanı geldiğinde arkasına geçerler. Sabahattin Zaim hoca perdenin önündeki haliyle hep güzel ve iyi insan olarak anıldı ve anılacak. Perdenin arkasında da mutlaka bunun mükafatını alacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.