Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Haydut devlet...

Haydut devlet...

Prof. Avi Shlaim, Davos’ta yapılan Gazze paneline damgasını vuran isim. Bu isimden ve benzerlerinden yapılan alıntılardan sonra Şimon Peres pes etmiş ve ‘Buraya palavra dinlemeye gelmedim’ şeklinde konuşmuştu. Türkiye’deki bazı yazarlar da bu isme dudak bükmüş ve İsrail tarafından pek makbul bulunmadığına işaret etmişlerdi. Koşer gibi İsrail damgası yemeyince referans isimler pek muteber sayılmıyor. Herhalde Erdoğan’a referans olduğu kadar Şimon Peres’e de referans olmamasını bir kusur ve eksiklik olarak addetmiş olmalılar. Herkesin değerlendirmesi kendisini bağlar ve derununa ışık tutar. İsrail konusunda bir orta yol bulunamayacaktır ve dolayısıyla Shlaim gibiler İsrail severleri hiçbir zaman memnun edemezler. Zaten eskilere mal edilen bir ifade şöyledir: Rizannasi gayetun la tünal: İnsanların rızası ulaşılmayacak bir gayedir. Bu gaye peşinde dolaşan, serap peşinde koşar. Hakkın hatırı âlidir, hiçbir hatıra feda edilemez. Doğru, pazarlık konusu değildir. İsrail’in rızası ve hoşnutluğu peşinden koşanlar ise insanlıktan nasibini yeteri kadar alamayanlardır. Silvyo Ovadya gibiler alınsa da hakiki Musa çocuğu Prof. Avi Shlaim’dir. Zira o ve onun gibiler işin özüne ve hakikatine bakıyor. Cinse, soya, sopa veya güce bakmıyor. Söyleyeceklerini eğip bükmeden yalın olarak söylüyor. Avi Shlaim’in, The Guardian gazetesinde yazdığı ve Zaman’a da tekrarladığı husus İsrail’in haydut bir ülke olduğu gerçeğidir. Belki de çizmeyi aşma ve çizgiden çıkma açısından dünyanın yegane haydut ülkesi İsrail’dir. Zira onun kadar güç ile hukuksuzluğu bir arada barındıran başka bir ülke yoktur. Diğerleri haydutlukta yaya ve ilkel kalır.

Rıfat N. Bali gibilerin hilafına Erdoğan’ın Davos çıkışını haklı bulan Avi Shlaim, ABD’nin İsrail’in bir kolonisi olduğu düşüncesini reddetmekle birlikte Amerikan Kongresi’nin "İsrail işgali altındaki topraklar" olarak nitelendirilmesine katılıyor. The Guardian’daki makalesinde İsrail için şu tanımlamada bulunuyor: “Tamamen ahlaksız, vicdansız liderlerin yönettiği haydut bir devlet...” Sonra da haydut devletin klasik tanımından yola çıkarak bunun İsrail’e uyup uymadığını ölçüp biçiyor: “Ben uluslararası ilişkiler hocasıyım. Akademik dünyada 'haydut devlet' tanımı için 3 değişken var. Uluslararası hukukun sürekli ihlali, kitle imha silahları sahipliği ve siyasi gayeler için sivillere karşı terör uygulanması. Bu 3 kriteri de İsrail yerine getiriyor...”
Yazılarında İsrail’in 1967 sonrasında bir canavara ve sömürge mekanizmasına dönüştüğünü belirtiyor. Zaten Yahudiler arasında bunu bütün açıklıkla yapan iki grup var. Birisi Hazreti Musa’nın çizgisini bugün dahi sürdürme cehdinde olan bazı Ortodoks Yahudi cemaatlar ile kimi akademisyen, yazar ve gazeteciler kümesidir. Neden İsrail’i eleştirmekte goyimler yani Yahudi olmayanlar kadar sert olduğunu da şöyle izah ediyor: “O makaledeki (Erdoğan’ın Şimon Peres’e hatırlattığı) her kelimenin arkasındayım. İsrail'i eleştirmekten keyif almıyorum. Yaptığım, namusluca bugünkü İsrail'i anlatmak. Ben 1960'lı yıllarda askerliğimi İsrail Silahlı Kuvvetleri'nde yaptım.
O zaman İsrail ordusu hakiki bir savunma kuvvetiydi. 1967'den sonra, İsrail sömürgeci bir güç oldu. İşgal altındaki topraklarda bir imparatorluk kurdu ve baskıcı-sömürgeci bir devlete dönüştü. İsrail'in 1967 öncesi sınırlarında tamamen meşru olduğunu düşünürken, 1967 sınırlarının ötesindeki Siyonist sömürgeci projeyi külliyen reddediyorum. Filistinliler, 41 yıldır acımasız bir askeri işgal altında yaşıyor. Asıl kurban onlar ve Filistinlilere saygı duyuyorum...
İsrail'in huzur bulabilmesi için bağımsız bir Filistin devletine derhal ihtiyaç var. Bunu ben değil, Başbakan Ehud Olmert söylüyor.
İşgalin sona erdirilmesi ve askerlerin tamamen geri çekilmesi. İsrail, Batı Şeria'da birtakım topraklara sahip çıkmak istiyorsa Filistinliler 1'e 1 oranında İsrail topraklarından telafi edilmeli.
İşgal sona ermezse İsrail yaşayamaz. Yani bağımsız bir Filistin devleti İsrail için varoluşsal bir mecburiyettir. İsrail'in işgali sona erdirerek askerlerini geri çekmesi Filistinlilere değil, İsrail'e bir iyiliktir. Çok akıllı bir Yahudi olan Karl Marx'ın dediği gibi, bir başka millete baskı yapan bir halk asla bağımsız kalamaz...” Adam daha ne desin? Adamın farkı, İsrail’li liderlerin kollektif çılgınlığını paylaşmıyor olması ve İsrail’in bekası için asgari şartın bölgeye barış yoluyla entegrasyon olduğunu ifade etmesidir.
Adama madalya vereceklerine bir de kalkmışlar sadakatini sorguluyorlar! Clinton döneminde tedavüle çıkan veya yeniden sokulan ‘rogue state/haydut devlet’ kavramı çok yankılanmıştı.
Birçok ülkenin üzerine uyarlanmaya çalışıldı.
Durumdan vazife çıkartan zamanın Cumhurbaşkanı Demirel ise rogue state yani haydut devlet model ve kisvesinin Yunanistan’a yakıştığını söylemişti. Yunanistan’ı bilmem ama üzerine en çok oturanı ve yakışanı İsrail olmalı. Bunu kendi çocukları da yakıştırdığına göre goyimlere (hariçten gazel okuyanlara diyelim) laf düşmez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi