Bak Kemal bak... Bu, Çankaya’nın çamuru!
Hani, “herkes kendi evinin önünü temizlese, bütün sokak tertemiz olur” deriz ya... Kendi evinin önünü temizlemeyip de, “başkalarını suçlayanlar” için de; “Kendi gözündeki merteği görmez, elalemin gözünde çöp arar” deyimini kullanırız ya, işte CHP’nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu da, tam bu türden bir siyasetçi!..
Yani, hem “kendi evinin önünü” temizlemiyor, hem de bas bas bağırıp “cayırtı”yı koparıyor: “Bu sokak niye temiz değil!”
Ve ayrıca, “kendi gözündeki merteği” görmeyip, elalemin gözündeki “çöp”le meşgul oluyor!..
Olayın ayrıntısına geçmeden önce, bir tarafında Kemal Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu “çamur savaşları”nı hatırlatmak istiyorum.
ÇAMUR AT, İZİ KALSIN!
Malûm, 27 Ocak günü, İstanbul’da “çamur avı”na çıkmıştı Bay Kılıçdaroğlu...
Yanında götürdüğü “kartel gazeteleri”nin 1. sayfada “manşet”ten, iç sayfalarda ise “tam sayfa” verdiği haberlerde, şöyle deniliyordu:
¥ “Çamur avına çıkan Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP İl Başkanı Gürsel Tekin ve bazı partililerin adresi, İstanbul'un yeni ilçelerinden Başakşehir'e bağlı Altınşehir Bayramtepe Mahallesi oldu. İstanbul'un en yoksul mahallerinden biri olan ve çarpık kentleşmenin yoğun olarak yaşandığı mahallede CHP'liler, Kılıçdaroğlu’nu coşkuyla karşıladılar.”
¥ İhtiyaç sahiplerine bedava kömür değil, ucuz doğalgaz vereceklerini açıklayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Sayın Başbakan benim İstanbul’u bilmediğimi söylüyor. Gelsinler beraber gezelim. Ben yollara çıktım. Çamuru da, çukuru da gördüm. İstanbul’un rantını, çamuru, çöpü ve çukuru için harcayacağız. Başbakan Erdoğan’ı da Altınşehir’e davet ediyorum. Birlikte İstanbul’u dolaşalım.”
ERDOĞAN’DAN ÇAMURA CEVAP
Kılıçdaroğlu’nun bu sataşmalarına karşılık, Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP belediyeciliğinin “3 Ç”den ibaret olduğunu ifade edip, bunların “Çöp, Çukur ve Çamur” olduğunu söylüyor ve ekliyordu:
¥ Kılıçdaroğlu’nu İstanbul’un bir ucuna koysanız, ‘Seni şurada bekliyoruz’ deseniz, adresi bulamaz. Çizmeyle dolaşacakmış, İstanbul’da çizmeyle dolaşacak yer mi kaldı?
O, 1992 yılındaydı. O zaman biz çizmeleri giyip dolaştık. Şimdi oralar kalmadı, tamamı asfaltlarla döşendi. Çok geç kaldı. Artık biliyorsunuz atı alan Üsküdar’ı geçti. Bu iş bitti.”
¥ “Neymiş, kömür dağıtmayacaklarmış ama ayda 600 TL yardım yapacaklarmış. Bunu da evdeki kadının banka hesabına yatıracaklarmış. Hatırlıyorsunuz 1 anahtar, 5 anahtar hikayesini. Bunlar aynı yolu takip ederler. Ama bunlar bire beş vermiyorlar, çok daha fazla veriyorlar. Ayıptır. Böyle atıp tutmayla bu iş olmaz. Biz kömürü verirken bile bunun hesaplarını çok ince yaptık. Bizimle böyle yarışa girmeye gerek yok. Ama yaparsanız öper başımızın üstüne koyarız. Siz önce, sizde olan belediyelerde uygulayın, biz de alkışlayalım.”
Kılıçdaroğlu, bu eleştirilere karşılık, “çamurlu ayakkabı”sını medyaya gösteriyor ve diyordu ki;
“İsterse, bu çamurlu ayakkabıları sayın Başbakan’a gönderebilirim!”
ARADIĞI ÇAMUR, EVİNİN ÖNÜNDE!
Kılıçdaroğlu’nun ayakkabısındaki çamurun “İstanbul’dan” mı, yoksa “Çankaya’dan” mı bulaştığı merak ediliyor ve “çamur atışmaları” artarak devam ediyordu ki; dün İHA’dan geçen bir fotoğraf, tam da “ele verir talkını, kendi yutar salkımı” cinsindendi!..
Çünkü, İHA’dan geçen fotoğraf, “Kılıçdaroğlu’nun evinin önünü” gösteriyordu!..
Evinin önü, “çamur deryası”ydı!..
İHA’nın haberinde deniliyordu ki;
“Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul sokaklarında aradığı çamur Ankara'daki evinin önünde ortaya çıktı.
Çankaya Belediyesi'nin sınırları içerisinde bulunan Kılıçdaroğlu'nun evinin bulunduğu sokağın çamur içindeki görüntüsü adeta bir gecekondu mahallesini aratmadı.
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kılıçdaroğlu, bir süre önce İstanbul sokaklarının bozukluğundan yakınarak eskiyen ayakkabısını basına göstermişti. Kılıçdaroğlu, İstanbul sokaklarının bozuk olduğunu göstermek için çamurlu sokak avına çıkmıştı.
Kılıçdaroğlu'nun aradığı çamurlu sokaklar Ankara'daki evinin önünde ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu'nun evinin önünde moloz taşları yer alırken, sokak aralarında çamur görüntüleri bölge sakinlerini çileden çıkardı. Bölge sakinleri Çankaya Belediyesi'nin bölgeye hizmet getirmediğini belirterek, çamurlardan dolayı evlerinin önünü tahta ile kapattıklarını dile getirdiler!”
ACABA YÜZÜ KIZARACAK MI?
Bu “çamurlu sokak”tan sonra, Bay Kılıçdaroğlu hâlâ “çamur” atmaya devam edecek mi bilmiyorum!..
Ama, atabilir!..
Çünkü ben, Kılıçdaroğlu’nun yüzüne baktığımda, “kızaracak bir yüz” göremedim!.. Hani, “kulaklarına kadar kızardı” derler ya, ben Kılıçdaroğlu’nun kulaklarının kızardığını da hiç görmedim!..
Öyle bir yüzü var ki;
Renksiz!.. Duygusuz!.. Donuk!..
Ne güldüğü belli, ne üzüldüğü!..
Ne kızdığı belli, ne sevindiği!..
Öyle sanıyorum ki;
“Kendi evinin önündeki çamur” görüntüleri üzerine de “tepki” vermeyecek, verse bile öfkelendiğini belli etmeyecek!..
Kimbilir, belki de;
Bir “robot” gibi davranır ve “duygu”larını hiç belli etmez!..
Hep yaptığı gibi!..
Merak ediyorum, bu “çamurlu sokak” konusunda kartel gazeteleri acaba ne diyecek?.. “En büyük başkan, bizim başkan” deyip Kılıçdaroğlu’nun kuyruğuna takılıp “çamur avı”na devam mı edecekler, yoksa “kamera”larını biraz da “CHP yönetimindeki Çankaya”ya mı çevirecekler!..
muhİttİn amca’nIn tahmİNİ
Hani var ya;
“İstanbul” ve “Ankara”dan birini alıp, “iktidarı erken seçime zorlama” hesapları yapan “TÜSİAD ve kartel destekli CHP”nin hesapları tutmaz da; “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma” gibi bir şok yaşarsa, hiç şaşmam!..
Çünkü, Şirinevler’den Muhittin Çiçek amcanın da dediği gibi, CHP; Ankara veya İstanbul’u almayı düşlerken, İzmir ve Çankaya’yı da kaybedebilir!..
Şahsen ben, “Muhittin Amca”nın “siyasi tahmin”lerine çok değer veriyorum... Evet, değer veriyorum, çünkü “22 Temmuz seçimleri” öncesinde, “AK Parti’nin oyu yüzde 45’ten aşağı değil” demişti de, pek ihtimal vermemiştim!..
Aynı “Muhittin Amca”, şimdi de; “CHP, Çankaya ve İzmir’i kaybedebilir” diyorsa, bunu bir kenara yazmam gerekir..
İşte yazdım...
Siz de, bu tahmini hafızanızın bir yerine kaydedin!
Bakalım;
“Dimyat’a pirince giden” CHP, Muhittin Amca’nın dediği gibi; İzmir ve Çankaya’dan da olacak mı?..
Sonucu, 29 Mart akşamı hep birlikte göreceğiz!..
Tabii; Kılıçdaroğlu’nun yüzünü de!..
ANKARA’YA NASIL GİDECEK?
“Kendi sokağındaki çamuru” görmeyip, Kadir Topbaş’a çamur atan Bay Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzü 29 Mart akşamı hangi renge bürünecek acaba?..
“Patlıcan moru”na mı?..
“Ayva sarısı”na mı?..
“Domates kırmızısı”na mı?..
Ya da;
“Kefen beyazı”na mı?..
Ama, dedim ya;
Renk vermez o!..
Bir “mumya” kadar sessiz, sinirleri alınmış bir adam kadar “tepkisiz”dir!..
Asıl merak ettiğim ise şu:
“Kağıthane”ye “Kağıttepe” diyecek kadar “İstanbul cahili” olan Bay Kılıçdaroğlu; “hezimet”e uğrayacağı İstanbul’dan Ankara’ya nasıl dönecek acaba?..
Yolu bulabilecek mi?..
Ama bulur... Ayakkabısında “Çankaya’nın çamuru” varken, “kendi izi”ni takip eder, yine bulur Ankara’nın yolunu!..
Yeter ki, İstanbul’da kaybolmasın!..
Çürük raporu ve Dayanışma Vakfı
Bazı okurlarımızın “sitem”ini anlayışla karşılıyorum... “Çürük raporu alıp askerlik yapmayan general yakınları” ile ilgili haberimiz üzerine, başta A.K. olmak üzere, bazı okurlarımız, askerlik yapmayanlardan bazılarının, gerçekten de “askerlik yapacak durumda olmadıklarını” yazmışlar...
Doğrudur... Biz, okurumuza inanırız... Ama, şu da var; kimlerin askerliğe elverişli, kimlerin elverişsiz olduğunu biz bilemeyiz...
Bunu en iyi bilecek olan “Genelkurmay”dır!..
Muhabirlerimiz, o haberi yapmadan önce; “çürük listesi”ni de ekleyip, Genelkurmay’dan bir “açıklama” istediler... Ama, Genelkurmay’dan tek kelime bile açıklama gelmedi ve biz de o haberi yayınladık!..
Yine de, üzdüğümüz askerlerden helâllik ister, özür dileriz!..
İşte, bir konu daha... TSK içinde, “Silahlı Kuvvetler Dayanışma Vakfı” diye bir vakıf kurulmuş... Güya, “personele yardım amaçlı” imiş...
Herkesten “vakfa 25 TL aidat ödemesi” isteniyormuş!..
İtiraz edenler, üstlerinden elbette azar işitiyormuş!..
Gelin, görün ki; bu vakıfla ilgili “yazılı emir” yokmuş...
“Emir” yoksa, niye “baskı” var?.. “Vakıf” varsa, niye “emir” yok?..
Bize ulaşan personel, Genelkurmay’a bunu da sormamızı istedi...
Sorduk işte!..
İnşallah, bu soru da “TSK’yı yıpratma amaçlı” bulunmaz!..