Başta kartel medyası olmak üzere, devlet imkânlarını kendi menfaatlerine kullanan imtiyazlı sınıfın köşe başlarındaki adamları, Ergenekon Terör Örgütü'nü sulandırma gayretlerini büyük bir hızla sürdürüyorlar.
Ergenekon Terör Örgütü ile ortaya çıkan bütün bilgi, belge ve dokümanları yok sayarak, ısrarla ve inatla, milletin gözünün içine baka baka; “Böyle bir şey yok, hepsi hayâl ürünü” denilebiliyorsa, bu düşünce bile örgütün varlığı için geçerli sebeptir.
Bir kere böyle bir teşkilatın varlığına millet inanmıştır ve onaylamıştır. Örgütü “yok” sayanların sesi, “var” diyenlerden çok çıkıyor. Haberleriyle, yorumlarıyla, çeşitli propaganda araçlarıyla etkili olmaya çalışıyorlar ama millet bu çevrelere asla prim vermiyor.
Neden milletimizi inandıramıyorlar, neden halkımızı ikna edemiyorlar? Halkımız kime inanacağını ve güveneceğini çok iyi bilmektedir. Çünkü bu millet gökten paraşütle dün inmedi bu topraklara. Bin yıldır bu topraklarda yaşıyor ve neyin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Bu kadar çabaya rağmen; “Neden Ergenekon Terör Örgütü'nün arkasında bir kamuoyu desteği yok” diye kendilerine hiç sormazlar mı? Soramazlar! Nasıl soracaklar. Hangi yürekle, hangi cesaretle ve hangi gerekçelerle soracaklar ve ne diyecekler.
Milletin hangi derdine çözüm bulduklarını söyleyecekler. Bugüne kadar hangi çareleri üretmişler de millet bunlara “Hayır” demiş. Ekonomide, kültürde, sanatta, uluslararası ilişkilerde, devleti ve milleti muasır medeniyet seviyesine çıkarmada, hangi kriterleri üretmiş ve millete sunmuşlardır da, bugün terör örgütü kurmakla suçlanmaktadırlar.
Suçlananlar hakkında ileri sürülen iddialara bakan herkesin, bu insanları savunabilmesi için elini vicdanına koyması ve aklını kullanması gerekmez mi? Millet ve devlet adına elle tutulur, gözler görülür ne yapmışlardır? Ortaya atılan iddiaların hangisinde toplum yararına bir şey vardır.
Terör örgütü çözülmeye başladığı günden bu yana, aklı eren herkes şu soruyu soruyor; “İyi, güzel de, peki bu adamlar böylesine masumsa, o zaman niye içlerinde hiç sicilleri temiz olanlar yok. Her birinin geçmişinde neden temiz sayfalara rastlanmıyor. Ve yaptıkları icraatlarda neden hep devletin ve milletin önüne köstek olmuşlardır?”
Ülkesini ve milletini seven herkes bu soruları sordu ama hiç cevap alamadı. Ne denilecek, ne söylenecek. Haydi diyelim bütünüyle iftira atılıyor. Sağduyu sahibi savcılar, hâkimler hep yanıldı ve özür dilediler. Ergenekoncuların her biri aklandı. Tekrar soralım; “Bunların hangi birini halk bağrına basacaktır?”
Dünyada milletini suîistimal eden devletler kaybetmiştir. Bütün yönetimler iflas etmiştir. Halkı ciddiye almayan hiçbir sistem, uzun süre ayakta kalmamıştır. İnsan dünya tarihinin şöyle elli yıllık geçmişine bir bakar. Çökmeseydi Sovyet Rusya çökmezdi. Orada halka yapılan baskı, insanlık tarihinde görülmemiş baskıydı.
Halkın sırtından kazanılan makam, mevki, para ve bilumum imkânlar, zamanı geldiğinde sahibiyle mutlaka yüzleşir. Millet hakkı, hak gaspı, bu dünyada alacağını almadan öteki dünyaya kimseyi göndermez.
Hangi dine inanırsanız inanın, bütün dinler böyle söyler ve kabul eder. Ama Ergenekoncuların üretecekleri dinde (!) böyle bir şey söylemiyorlarsa onu bilemem. Hıristiyanlık, Musevilik, Katolik ve İslâm dini böyle söylemektedir.
Dünyanın herhangi bir ülkesinden Türkiye’yi hiç tanımayan birini getirelim ve önüne kartel medyasının Ergenekon'u temize çıkaran haberlerini koyalım. Sonra da diyelim ki;
“Bu ülkenin insanları nedense bu haberlere inanmıyor ve kamuoyu böyle bir örgütün varlığından emin, siz olsanız haberlere mi inanırsınız, yoksa milletin kanaatine mi itimat edersiniz?”
Herhalde o kişinin vereceği cevap şöyle değildir. “Milletiniz bir şey bilmiyor. Sadece son yüz yıl içerisinde yaşadıklarını bile unutmuş. Böyle bir örgütün varlığı, millet iradesini hiçe saymak ve halk devlet bütünleşmesini önlemek içindir. Dolayısıyla eğer millet onaylamıyorsa, örgütçüler haklıdır.”