Türk dizileri kelle aldı
Önümüzdeki yıllara damgasını vuracak gelişmelerden birisi Suudi Arabistan tarihinde en önemli reform paketi olan 14 Şubat’ta yani Valentin veya Sevgililer Günü’nde yürürlüğe giren devrim çapında alınan reform kararlarıydı. Gorbaçov, SSCB’de komünist idare gölgesinde Glasnost ve Perestroika adlarında bir Tanzimat kararı almış ve uygulamıştı. Esasında Kral Abdullah’ın almış olduğu devrim çapındaki bu kararlar aslında tam bir Tanzimat. Bilindiği gibi yapıyı Batı değerlerine uydurma anlamına gelen reformlar Osmanlı’da Tanzimat olarak anılmıştır. İkinci Mahmut’la birlikte başlayan bu süreç aslında Tanzimat’la birlikte teorik bir zemin ve süreç kazanmış ve bilahare cumhuriyeti doğurmuştur. Tanzimat halk arasında şu sözlerle özetlenmiştir: Bundan böyle artık gavura gavur denmeyecektir. Suudi Arabistan’da da olan biten budur. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde alınan kararlar aslında 11 Eylül rejiminin gecikmiş tesirlerinden ve sonuçlarından başka bir şey değildir. Kral Abdullah, Ağustos 2005’te iktidarı devraldığı günden itibaren yaklaşık 4 yıldan beri aheste aheste bu süreci olgunlaştırmakta ve hazırlamaktadır. Bir yönüyle bu kararlar Batılılaşma dalgasını meşrulaştırmaktadır. Lakin dolaylı bir faidesi İslâmi olarak da kapalı yapısını İslâmi çoğulculuğa açmasıdır Bu İslâm dünyasıyla bütünleşmesinin önündeki en büyük engellerden birisini de kaldırmaktadır. Kral Abdullah döneminde ülke bir taraftan inançlar arasında diyalog ve Madrid’deki gibi dinler arası diyalog toplantılarına mihmandarlık yaparken diğer taraftan hem içerideki Şiilere açılmış hem de onun dışında Sünni mezhepler ve meşreplere yönelik tahditleri/sınırlamaları kaldırmış ve tasavvufi cereyanlar neredeyse de facto bir şekilde meşruiyet kazanmıştır. Umulur ki, ülkemizde de CHP’nin dini açılımlarıyla birlikte benzeri bir gelişme bizde de yaşanır. Bizde de uzun bir dönemden beri seküler Vehhabilik anlayışı hakimdir. Yaşar Nuri gibiler de zaten bizde seküler Vehhabi anlayışı temsil etmiyorlar mı?
-
Suud’da kapalı dini yapı tamamen altüst olmuştur. Sözgelimi Fethullah Gülen Hoca’nın tekvando fetvasına destek veren en ılımlı Suudlu alimlerden birisi kabul edilen Abdulmuhsin Abikan gibilerin Kral Abdullah’a danışman olması bu açılımın en önemli göstergelerinden birisidir. Bu reformlardan birisi Kuveyt’ten sonra bakan yardımcılığı düzeyinde de olsa ilk kadın bakan yardımcısının yeni kabinede görev almasıdır. Nura el Fayez Eğitim Bakanlığına atanan Kral’ın üvey kardeşi, Faysal Bin Abdullah’ın kızlardan sorumlu bakan yardımcılığına getirildi. Dini polis (mutavva) ve bağlı bulunduğu Emri Bi’l Maruf ve Nehyi Ani’l Münker kurumu tamamen elden geçirildi. Suudlular bu kurumun maksadının dışına çıkmasından ve görevini kötüye kullanmasından ve insanların tabularını araştırmasından şikâyette bulunuyorlardı. Kısaca kurum kendi görev alanından taşarak zaman zaman durumdan vazife çıkartıyordu. Kurum normalde kadınların kapalılıklarını ve erkeklerin namaza ve camiye müdavemet edip etmediklerini kontrol ediyor. Genel adabı sağlıyor. Bu bağlamda Suud Kralı Abdullah yeni kabinede ve postlarda gençleştirme ve modernleştirme yaptı. Suud eski İstihbarat başkanı ve Gazi Kuseybi’den sonra Londra elçisi Türki Faysal’ın eski danışmanı ve Vatan gazetesi Yayın Yönetmeni Cemal Kaşıkçı’ya göre kral doğru bir noktadan işe başladı. Kabine değişikliği sadece taze kan değil ayın zamanda yeni düşünceler anlamına da geliyor. Artık Suudi Arabistan’da reformlar talimatla değil otomosyon halinde gerçekleşecek. Zira yeni kadrolar reforma derinden inanmış isimler ve kesimler arasından geliyor.
-
En önemli değişikliklerden birisi de Suud Müftüsü Abdulaziz Bin Abdullah Al-i Şeyh başkanlığında kurulan yeni Kibar Ulema Komisyonu’nun 21 üyesinin dağılımı Sünni mezheplere (dört mezhep) göre belirlenmiş olmasıdır. Eskisi gibi sadece Hanbeli mezhebi mensuplarından oluşmuyor. Buradaki tekel çoğulculuk lehine kırılmış ve yapı genişletilmiş durumda. Fehd Bin Saad el Macid de heyetin başkanlığına getirilmiştir. Emri Bi’l Maruf kurumunun başında bulunan İbrahim el Gays’ın yerine daha ılımlı sayılan Abdulaziz Bin Humain getirilmiştir. Yargı, eğitim ve Emri Bi’l Maruf kurumları tamamen ılımlılar lehine değiştirilmiştir. Aslında Valentin gününde Suudi Arabistan’da sessiz bir devrim yaşanmıştır. Özal döneminde Türkiye’de büyükelçi olan ve Hariri’nin öldürülmesi sırasında ve sonrasında Lübnan’da ülkesini elçi olarak temsil eden şair büyükelçi Abdulaziz Hoca da tanıtım bakanlığına getirilmiştir. Evet, bu süreçte batılılaştırma ile birlikte daraltmanın yarılması ve genişletme de var. Kral Abdullah aynı zamanda Yüksek Adalet Konseyi Başkanı Şeyh Salih Lüheydan’ı da görevinden aldı. Zira Türk dizilerini yayınlayan ve müstehcen neşriyat yapan kanalları hedef alan konuşmasında bu kanalların sahiplerinin öldürülebilmesini savunmuştu. Bu tavrı Arap ve İslâm aleminde çok geniş yankı buldu ve bazı eleştiriler de aldı. Kısaca Suud Tanzimatında da hayırla şer yine iç içe…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.