Ergenekon
Mö 500. Büyük İskender’in (Tarihi Taberi’ye göre Hz. Zülkarneyn) doğuya gittiğinde buluştuğu Türk Hakanı Kül Tigin ile başardıkları bir iş vardı. Doğu’nun ve Batı’nın hükümdarı olan iki kral, Yecüc ve Mecüc’ü demir dağın arkasına hapsetmişlerdi..
Ergenekon destanı ile, Kur’an-ı Kerim’de sözü edilen Yecüc-Mecüc olayının Tarihi Taberi’deki karşılığı bu..
Demir dağı aşıp Anadolu’ya kadar geldik ve burada yeni bir Ergenekon’la karşı karşıyayız. Yeraltının cinleri tekrar yeryüzündeler.
Başı açık, bağrı üryan hanımlar, ellerini Kur’an’a basarak ölmeye, öldürülmeye, öldürmeye yemin ediyorlar, Laik Cumhuriyet’i koruma ve kollamaya..
Derin güçler meydan okumaya devam ediyorlar.. Darbe tehdidi devam ediyor..
Canlı bombalar ve bomba yüklü araçlar işaret bekliyorlar..
Borsa krizi devam etseydi, halkı sokağa dökmek için her şey hazırdı.. Ama olmadı.. Ama yine de birileri, STK görüntüsü altındaki bazı gruplar, sendikalar, malum media erketede bekliyor..
Başörtüsü konusunu dillerine doladılar şimdilik. Ama ilginçtir askerden ses yok..
CHP sesini yükseltse de, bir alt perdeden alıyor. Kongre öncesi daha ihtiyadlı hareket ediyorlar..
Fırtına öncesi sessizlik hakim..
Şubat geldi, kar yağacak. Okullar tatil. Vakit dar.. Tayyip Erdoğan yine şanslı vaktinde.. AK Parti karşıtları ise zorlanıyorlar.. Kriz lobisinin akılsızca işleri Erdoğan’ın elini güçlendiriyor..
Başörtüsü karşıtlarının iddiaları, yazıp çizdikleri AK Parti’yi sarsmak yerine iddia sahiplerini kamuoyu gözünde zavallı duruma düşürüyor..
Bu olaylar, tartışmalar, yaşanan süreç başörtüsüne ve başörtülülere inanılmaz bir destek, moral, heyecan katıyor.. Şu bir hafta içinde başörtüsü örtenlerin sayısı herhalde %10 daha artmıştır.
Gündemde başörtüsü ile birlikte İslâm ve Müslümanlar var.. Her evde, her iş yerinde bu konu konuşuluyor..
Bu sorun çözülmediği sürece bu konu konuşulmaya devam edecek.. Darbe de olsa bu devam edecek.. Ve bundan sonra artık başörtüsü karşıtlarının bir daha iktidar şansı olmayacak..
Bu tartışmalar, CHP karşıtlarının erimesine, başörtüsüne destek verenlerin yükselmesine sebeb oluyor..
“Başörtüsü karşıtı” denilenler, toplumda parmakla sayılacak kadar az..
“Onlar bizim başlarımızı örttürmesinler, onun için onlar başı açık kalsın” gibi abuk-subuk bir iddia ile ortaya çıkıyorlar..
Asıl dertleri haksız şekilde elde ettikleri imtiyaz, prestij ve statülerini, servetlerini kaybetme endişesi..
Eğer iktidar bu işin üzerine gitmez ve arkasını getirmezse, bunlar terör estirecekler, suikastlar düzenleyecekler, psikolojik harp taktikleri ile halkı birbirine düşürmeye çalışacaklar..
Asılsız iddialarla kimseyi karalamamak gerek.. İnsanları şaibe ve zan altında bırakmaya kimsenin hakkı yok.. Ama bir takım oluşumların içinde yer alanların da üzerine kararlılıkla gidilmesi gerek..
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle kabilinden 3-5 kişiyi içeri almakla bu iş bitirilemez..
Bu konuda halkın da bilgilendirilmesi gerek.
Şu Avrupa’dan gelen, kime ait olduğu belli olmayan bomba yüklü minübüs ne oldu?
Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı siyaset birbirini üreten ve destekleyen iki ayrı yapı. İkisinin de eş zamanlı olarak üzerine gitmek gerek.
Bu yapının media, mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasi içinde uzantıları var.. özellikle asker, polis ve istihbaratçıların bu işle ilgisini iyi araştırmak gerek.. Bu yapının içinde ve arkasındaki yabancı istihbarat örgütlerinin ilişkilerini de iyi analiz etmek gerek..
Türkiye’nin en temel meselesi bu derin yapı. Bu yapı tasfiye edilmeden hiçbir şeyin fazla bir anlamı ve değeri yok.. özellikle de bu derin yapının yargıdaki uzantıları üzerinde titizlikle durmak gerek..
Bir de bu çevrelerle yakın ve sıcak ilişki içindeki sermaye grupları ve onların denetimindeki media konusunda dikkatli olmak gerek. özellikle bu derin çevrelerin mediadaki sözcü ve tetikçileri, kitleyi manipüle etme noktasında özel bir konumdalar.. Onun için derin güçlerin “Amiral gemisi” konumundaki yayın organlarının manşet ve özel köşe yazarlarının mesajlarına ve süreçle ilgili yorumlarına dikkat etmek gerek..
Adına “Azgıın azınlık” da denilen Beyaz Türkler’in komplolarına dikkat!
Hani birileri ellerinden gelse iç savaş çıkartacak, “Benden sonrası tufan” mantığı ile “Bana hizmet etmeyen bir sistem yerin dibine batsın” diye sokağa çıkıp hezeyan saçacaklar. Gözleri dönmüş bunların, başı örtülü hanımların kıyafetleri, alışverişleri, bindikleri arabalar, herşey gözlerine batıyor. “Kendilerinden daha akıllı ve güzel görüyorlar belki” de, onun için bir kıskançlık histerisine kapılıyor olabilirler mi, bilmiyorum. Bunu Nevzat Tarhan’a soracağım. Bir ara, ilaç imalatçısı bir akrabamla bir toplantıda konuşurken, Avrupa’dan yeni üretilen güzellik müstahzarlarının tanıtımı için gelen bir heyet geldi yan masaya, uzman kadının konuşmasını tercüme ediyorlar. “Bu örtülü kadınların ciltleri bebek gibi. Toz, güneş hiç bir şey yok. Kader inancı streslerini yoketmiş, abdestle yüzleri sürekli oksijen alıyor.. Bizimkilerin yüzleri kayış gibi.. Bunlara ürün satmak kolay olmasa gerek” diyor. Açıkça kıskanıyorlar..
Evet, evet, kıskanıyorlar.. Sorun biraz da anayasa sorunu değil, Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiren bir konu, toplum psikolojisi ile ilgili sanırım. Birilerinin rehablite edilmesi gerekiyor. Birileri gerçekten korkuyor..
Bir de işte bu korkuyu üretenleri ve estirilen “Yalan rüzgarı”nı sorgulamak gerek.
Tv dizilerine bakıyor musunuz, Toplumun büyük kesiminin yaşam biçimi olarak benimsediği bu rengi dizilerde görebiliyor musunuz?
Tarih siz yazarken şekilleniyor. “Bu diziyi” kaçırmayın..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.