Siyasi hırs merhamet duygusunu yok ediyor
İster sağdan olsun, ister soldan, bir insanın gözünü siyasi hırs bürümüşse, o kişiden korkmak ve çekinmek lazımdır. Her türlü tehlikeli yola başvurabilir. Uzak kalmak iyidir.
Siyasi hırstan söz ederken, siyasete soyunanlardan bahsetmiyorum. Onlar adına konuşan veya onları destekleyen sade vatandaşlardan söz ediyorum. Siyasiler bugün kavga eder, yarın barışır, el ele görüntü verir ve birlikte çalışırlar.
Lakin onlara taraf olma adına hareket edenler, bulundukları ortamlarda siyasi hırs ve öfkelerini öyle kusuyorlar ki, eğer öldürülme korkusu olmazsa, öldürmeye yeltenecek kadar ileri gidiyorlar. Allah kapılardan ırak etsin, bu çok tehlikeli bir durumdur.
Bu ne kin, bu ne öfke, bu ne garaz, bu ne hiddet, bu ne şiddet. Esas oğlanlar dururken, onlar adına hareket edenlerin, hem kendilerini hem çevrelerini harap etmelerini anlayamıyorum. Kişi karşısındakine laf söylerken, kendisini de gözden geçirmeli değil midir?
Mahşer gününe inananlar için söylüyorum. Yarın mahşerde; “Sen Müslüman bir kardeşine neden ve hangi gaye ile böylesine kin ve öfke besledin” ve “Merhamet, şefkat ve muhabbet gibi Allah’ın emaneti olan duygulara neden ihanet ettin” diye sorulacak.
Türkiye’deki bütün siyasi partiler belli kanunlar çerçevesinde kurulmuştur. Hiç birinin diğerinden farkı yoktur. Siyasi partileri idare edenler de bu kanunlar çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Kimsenin kimseye bir üstünlüğü yoktur. Her siyasi parti, yasalara uyarak çalışmak ve hizmet etmek mecburiyetindedir.
Burada farklı olan, siyasi partilerde görev alan kişilerin dünyevi ve uhrevi görüşleridir. Falan parti uhrevi görüşlerimizi benimsiyor diye onu sevebilir ve destek verebiliriz. Ötekiler “Benim görüşümü benimsemiyor” diye “Ne kâfir ne de münafık” deme hakkımız yoktur.
Sonra kimin kâfir olduğuna veya münafık olduğuna biz kullar mı karar vereceğiz?! Oysa bu yetki, Efendiler Efendisi (s.a.v.)’e bile verilmemiştir. Peygamberimiz zamanında vahiy gelmeden münafıkların isimlerinin açıklanmasına müsaade edilmemiştir.
İki yakasını bir araya getiremeyen, anasıyla, babasıyla, komşusuyla dargın olan, karısıyla 24 saatte 20 kere kavga eden, dağlar kadar kul hakkıyla dolaşan, aldığında ve sattığında kısa günde kırk kere yalan söyleyen, iftiradan, dedikodudan uzak kalınca, bunalıma giren biz kullar mı insanların kâfir veya münafık olduğuna hükmedeceğiz?!
Hangi yetkiyle, hangi cür’etle, hangi bilgiyle, hangi birikimle, hangi vahiyle, hangi işaretle, hangi rüya ile. Merhameti reddeden şiddeti davet eder. İlahi kitaplar buyurur ki; “Yeryüzünün en merhametlileri Müslümanlardır.” Nerede?
Mukaddes kitabımız bize; “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” derken, “Kendinize yakın hissettiğiniz partilere sımsıkı sarılın, sarılınca da diğer ahaliyi kötüleyin, onlardan nefret edin, buğz edin, her türlü iftirayı ve yalanı söyleyerek, kendinizden nefret ettirin” demiyor.
Türkiye’de iki kutuplu siyaset vardır. Birincisi hayırdan yana olan siyaset anlayışıdır ki, hesap gününe inanır ve ona göre dünyalık işlerini halleder ve siyasete o gözle bakarlar. Bir de milletin mayasına uygun olmayan yanlış trende seyahat ederek, sadece kendilerini düşünen, milleti de kendileri gibi düşünmeye zorlayan şer odaklı siyaset vardır.
Elbet hayırdan yana olan siyasetçiler arasında farklı partiler olabilir, hatta olmalıdır da. Lakin bunlar farklılıklarına rağmen birbirlerini sevip saymadıkça, hoşgörü, muhabbet ve merhamet ölçüleri içerisinde birbiriyle iletişim kurmadıkça, bırakalım şahıslarına zarar vermeyi, temsil ettiklerine inandıkları davalarına zarar vermektedirler.
Şer odaklı siyasi çevrelerde; hayır odaklı çevreler kadar kavga, tartışma, kalp kırma ve gönül kırma yoktur. Velev ki olsa bile çok kısa sürede bir araya gelerek, güle oynaya yine birlikteliklerini sergiliyor ve kuvvetli bir mukavemet karşısında “bir” olabiliyorlar.
Akarsuların yataklarını ne kadar değiştirirsek değiştirelim, Allah’ın dışında hiçbir güç akan suyu tersine akıtamaz. Ömür akarsu gibidir, yatakları değiştirebiliriz ama düne geri gelme imkânımız yoktur. Kirli siyaset uğruna, ne kendimizi heba edelim ne de çevremizi. Müslüman kimlikli insan, etrafını mamur eden merhametli insandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.