Dr. No işbaşında
Sertlik yanlısı Netanyahu’nun seçimlerden sonra yeniden doğduğu ve Yeni Bibi olarak dirildiği rivayet ediliyor. Lakin bu yeniden doğma ne anlama geliyor? NYTimes’a göre yeniden doğması sertlik yanlısı görüntüsünü bir kenara atarak pragmatik bir yapıya bürünmesidir. Yani bizim anlayacağımız yalın dille kurt postunu çıkartarak kuzu postuna bürünmesi yani kurtluktan sonra şimdi de tilki kılığıyla karşımıza çıkmasıdır. Netanyahu, bu yeni lakabı Yeni Bibi’yi izah ederken 1999 seçim yenilgisinden ders aldığını ve yeni kılığıyla birlikte uluslararası arenaya çıktığını söylüyor. Kimileri son yaptığı konuşmaları ona değil de Ortadoğu Dörtlüsünün Temsilcisi olan Tony Blair’e yakıştırıyorlar. Esasında iki adam da birbirine çok benziyor. Zira 7 yıl boyunca Bush’un ortağı Tony Blair değil miydi? Keza Nobel ödüllü İsrail güvercini ve Dimona nükleer Santralının kurucularından olan Şimon Peres de birinci Kana katliamının mimarı değil miydi? Onun ötesinde yıllar yılı Şaron’un ortaklığını yapmadı mı? Öyleyse gerçekten de Peres, Netanyahu ile Blair arasında ne fark var? Olsa olsa Netanyahu gerçeğin biraz daha çıplak yüzü. Ötekileri de kapalı yüzüdür. Netanyahu’nun yeni lakabı Yeni Bibi iken eskiden beri tanınan lakabı ise Doktor No. Tek çatılı devleti istemediği gibi iki devletli çözümü de istemediğinden dolayı adı sanı Doktor No’ya çıkmıştı. Adam Batı Yaka’dan çekilmeye asla yanaşmıyor. Filistin devleti kurulmasına da karşı çıkıyor. Benimsediği son söylemiyle birlikte Blair ile müştereken devlet değil de köle statüsünde olan Filistinlilerin vaziyetini iktisadi olarak biraz iyileştirmek için çalışacakları ve çaba harcayacakları anlaşılıyor. Filistinliler kölelik statüsünü benimsedikçe ve uslu durdukça onların bu statülerini iyileştirmeyi teklif ediyor. Lakin Yeni Bibi ile Filistinlilerce makbul olacak Bibi arasında kapanmayacak bir mesafe var. Geçmişten geleceğe İsrail sağının en radikallerinden birisi olarak Doktor No, birinci başbakanlığı sırasında yabancı devlet adamlarına da kök söktürmüş, ikrah getirtmişti.
¥
Bunlardan birisi Clinton idi. Şimdi Clinton döneminde oynadığı oyunu Obama döneminde de oynayacağa benziyor. Obama’nın pansuman tedavileri Netanyahu’nun yıkımı karşısında hiçlik derekesine inecek ve çaresiz kalacaktır. Clinton onunla görüşmelerinden çok kötü intibalarla çıkmış birisi. Diyor ki: Onunla toplantı hallinde olduğumuzda onun süper güç bizim ise emrine amade ve tasdik makamında olan bir mercii olduğumuzu düşünürdünüz. Adam İngilizce tabiriyle arrogant. Türkçe karşılığı ile küstah ve dangalak. Onunla ilgili kötü anılara sahip olan lidererden birisi de Ürdün’ü 45 yıl yönetmiş olan Kral Hüseyin’dir. Hüseyin de onunla ilgili iç geçirmekte ve şunları söylemekte idi: “Ürdün her ne zaman pozitif bir adım atsa ve çaba gösterse Netanyahu, önümüzü kesiyor ve hemen bunu etkisiz hale getiriyordu… Kral Hüseyin’in miras bıraktığı Ürdün şimdi yol ayrımında. Netanyahu gibiler Batı Yaka’nın kontrolünü bir şekilde Ürdün’e bırakmak istiyorlar. Halbuki Ürdün Kralı Hüseyin bu kontrolü 1988 yılında terk etmişti. Bu kontrolü ve bağı terk etmesinin nedenleri bugün daha güçlü bir biçimde mevcut. İsrail ve onun Atlantik ötesindeki yandaşları Filistin sorununun bir parçasını Ürdün’e havale ederek başlarından defetmek istiyorlar. Halbuki Ürdün halkı ise Gazze vahşetinden dolayı derhal İsrail büyükelçisinin geldiği yere geri gönderilmesini istiyor. Hamas’ın siyasi liderlerine yer vermeyen ve topraklarından atan Ürdün’ün İsrail elçisini barındırmasıyla birlikte Batı Yaka’da rol alması herhalde Ürdün rejiminin sonu olur. Devrilmesine yol açar. Zaten İran benzeri öngörülerde bulunuyor.
¥
Netanyahu, 1996 yılında Neoconların kendisi için yazdığı net kırılma raporundan da net hatırlanıyor. Bu raporda Irak’a savaş açılmasının zaruretinden bahsediliyordu. Nitekim 7 yıl sonra Irak’a savaş açıldı ve Irak işgal edildi ve Netanyahu gibiler ellerine kına yaktılar. 10 Şubat seçimleri İsrail’in bekası ve Obama’nın politikaları için öldürücü bir darbe niteliğindedir. Adam bütün dünyayı düşman bellemiş. Juan Cole’un yazmış olduğu ‘Netanyahu: Train Wreck for Israel, Middle East; Looming Disaster for United States’ başlıklı makaleye göre, ‘Netanyahu iktidarı uluslararası terörizme verilmiş şeytanın en büyük ödülüdür.’ Bu ödül gelecek 5 yıl içinde 1.5 milyar İslâm dünyasının öfke kabarmasına ve boşalmasına neden olacak ve İsrail’in sonunu getirecektir (Netanyahu is the devil’s gift to international terrorism, which his policies will provoke. Fifty years from now, the turn of Israel to the hard right will be looked back upon as the beginning of the end of Israel, the time when the crucial decisions were made that rendered it impossible for the Israelis to stay in the Middle East in the face of the increasing popular anger Netanyahu will have provoked in 1.5 billion Muslims.). Avi Mizrahi’nin Türkiye’ye yönelik çirkin ve yakışıksız sözleri de İsrail’in ömründen bir parça koparmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.