Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

60 milyar dolarlık zula... Kim bu vatansever(!)ler?

60 milyar dolarlık zula... Kim bu vatansever(!)ler?

Önceki günkü bazı gazetelerin manşetlerinde, “Türklerin İsviçre’de 60 milyar doları var” başlığını okuyunca, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın sözleri geldi hatırıma... “28 Şubat mağduru” bir bilim adamı olan Nevzat Tarhan, Vakit’in 27 Şubat 2007 tarihli sayısında yayınlanan demecinde; hem “kendisi” ile ilgili, hem de “28 Şubat’ın aktörleri” ile ilgili ilginç açıklamalar yapıyordu...
Prof. Nevzat Tarhan, 28 Şubat kararları alındığında “GATA’da klinik şefi”ydi... Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Org. Çevik Bir’in talimatıyla Gaziantep’e “veteriner” olarak atandığında, GATA Komutanı’na sebebini sormuş; o da sebebi açıklamış;
“Devlet içinde emir-komuta zinciri dışında bir odak var... Bu odak, seni istemiyor!.. Yargı kararları ne olursa olsun, bir daha GATA’da çalışamazsın!”
Gerekçe, “Nevzat Tarhan’ın yaşam tarzı”dır!..
“Ama” diyordu Nevzat Tarhan;
“Asıl maksat, irtica adı altında kadrolaşmaktı!.. 28 Şubat süreci, Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşmasının yaşandığı bir dönemdir!.. 1565 subay ve astsubay ordudan uzaklaştırıldı!.. 10 bine yakın subay, astsubay ve askerî personel de emekliliğe mecbur bırakıldı... Atılan her personelin yerine kendi adamlarını yerleştirdiler!.. Kadrolaşma operasyonunun başında da, Doğu Aktulga geliyordu!”
Peki, “tasfiye ve kadrolaşma operasyonları” yürütülenlerin ve onlara “destek” verenlerin “ellerine geçen” neydi?..
Şöyle diyordu Nevzat Tarhan:
“28 Şubat’ta aktif rol oynayan asker ve sivil bürokratlar ile gazetecilerin mal varlıkları masaya yatırılıp, araştırılmalıdır. Kimler, nasıl zenginleşti? Devletin takdir ettiği maaşın dışında aşırı şekilde zenginleşen, rezidanslarda veya villalarda oturan generallerin durumu sorgulanmalıdır.”

MASABAŞI DEĞİL, KASA BAŞI BİR ADAM!
Prof. Nevzat Tarhan’ın bu açıklamalarının üzerinden sadece 2 yıl geçti ki, önceki günkü gazetelerde o başlıkları okuduk;
“Türklerin İsviçre’de 60 milyar doları var!”
Bu haber, gazetelerin yaptığı bir “masabaşı” yani “asparagas” yani “uydurma” bir haber değil!..
Bu haberin kaynağı, “kasanın başındaki” bir adam... Yani, kısa adı BDDK olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin... Evet, açıklamayı yapan o!..
Active Academy tarafından düzenlenen 3. Risk Yönetimi Zirvesi’nde konuşan Bilgin, dünyadaki yeni finansal mimaride şeffaflık sağlanırsa ketumiyetiyle ünlü bazı Kuzey Avrupa ülkelerindeki bankalardaki X, Y, Z, A, B, C veya çeşitli kodlarla hesap numaralarında milyarlarca dolar bulunan vatandaşların halini merak ettiğini bildirmiş!..
Sadece bildirmekle kalmamış; “ilginç bir soru” da sorup, demiş ki;
“Türk bankalarından kredi alamayan, kredibilitesi düşmüş bazı kişiler, yurt dışı borçlarını nasıl başarıyla yenileyebiliyor?”

BU PARA NE ZAMAN KAÇIRILDI?
Demek oluyor ki;
Bu kişi veya kuruluşların “İsviçre bankası”nda hesabı vardır ve borçlarını o hesaptan ödemektedir!..
Yani, Başbakan’ın deyimiyle;
“Zula”dan ödemektedirler!..
Bu, öyle bir “zula” ki;
Türk özel sektörünün toplam dış borcunun neredeyse yarısına yakın!..
Peki, bu paralar ne zaman yurt dışına çıkarıldı?.. Ne zaman İsviçre’ye “park” ettirildi?.. Ve ne zaman Credit Suisse veya UBS’ye zulalandı?..
“28 Şubat süreci”nde mi?..
“Şubat 2001 krizi”nde mi?..
Yoksa, “global kriz” kokusunun yayılmaya başladığı son yıllarda mı?..
Evet, ne zaman?..
Soruyu sadece “ne zaman”la sınırlı tutmak yeterli değil!.. Bir de, şunu sormak lazım:
“Hem 60 milyar dolarlık zulanız var, hem de kriz tellallığı yapıyorsunuz!.. Yoksa; borçlarınızı kendi zulalarınızdan değil de, Hükümetin yapacağı takviyeden karşılayıp, sonra onun da üstüne yatmak mı istiyorsunuz?”
Bana öyle geliyor ki;
“Yurtdışında borcumuz var” deyip, “Hükümetten kredi” istiyorlar!.. Bunu isterken de “kriz tellallığı” yapıyorlar ki; “yandık, bittik, mahvolduk” mavallarına Hükümet de inansın, kamuoyu da!..
Ancak, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu “maval”lara ve “masal”lara karnı tok olmalı ki; bir defasında, “kriz tellallığı” yapanlara şunu demişti:
“Hükümetin yürüttüğü ekonomik politikalara karşı sert eleştiri yöneltenlerin, bu krizden etkilenmeyecek birikimlerinin olduğunu biliyorum!.. İş dünyasındaki yakın arkadaşlarımdan öğrendiğime göre; kriz tellallığı yapan söz konusu kişilerin, en az 2 yıl yetecek zulaları vardır!”
Gördünüz mü oynadıkları oyunu?..
Yurtdışındaki bankalarda “zula”ları var ama, buna el sürmek istemiyorlar!.. O paralar, oralarda “kuluçka”ya yatırıldı;
“Civciv” çıkacak, “kuş” çıkacak!..
Evet, o paralara el sürmeyip, Hükümet’e bağırıyorlar avaz avaz;
“Yurtdışındaki borçlarımızı ödeyemiyoruz!.. Kredi ver de, borçlarımızı ödeyelim!”
“Pışşıık!.. Sizin ananız güzel mi?”
Ya da “Çorumlu”ların tabiriyle;
“Alan da gaçan mı?!?”

VATANSEVERLİK MİDİR BU?
İyi hoş da, tekrar başa dönüp, aynı soruyu tekrar sormamız gerekmez mi;
“60 milyar dolarlık bu para, yurtdışına ne zaman çıkarıldı?.. Daha doğrusu, ne zaman kaçırıldı?”
28 Şubat sürecinde mi?..
Şubat 2001 krizinde mi?..”
Bir soru daha;
İsviçre bankasında “zula” edilen bu miktar para, “kaç kişi”ye aittir?..
Aralarında, elbette “işadamı” vardır!..
Peki, bu “zulacılar” arasında “asker ve sivil bürokratlar” ve de “gazeteciler” de var mıdır?..
Varsa, kimdir onlar?..
Memleket “kriz”le boğuşurken, yurtdışındaki paralarını hâlâ “zula”da tutmak, “vatan hainliği” değil de, nedir?..
Kimdir bu vatan hainleri?..
Herhalde, “şeffaflık” ve “özgürlük”lere en çok düşman olanlardan başkası değil!..
Onlar, kendilerini çok iyi biliyor!..
Ama “dehliz”lerinden çıkmıyorlar!..
Kendileri de “dehliz”de!..
“Paraları” da!..
Ama ortalıkta dolaşıp;
“Vatansevercilik” oynuyorlar!..
Yerseniz!..

Sevigen olayı ve Ahmet Genç!
Sabah’tan Sevilay Yükselir, “Mehmet Sevigen’in istifa ettirilmesi” sürecinde dönen dolapları yazmış... Sevilay Yükselir’e göre; AK Parti’nin diskalifiye ettiği Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç, CHP’den aday gösterilecekti... Bu işi Mehmet Sevigen üstlenmişti... “Genç’in CHP’den aday” olması, Vatan’ın sahibi Zafer Mutlu’nun da işine geliyordu... Çünkü Mutlu, “kızının adını taşıyan kaçak okul” için “imar değişikliği” yaptırabilecekti!..
Gelin görün ki; AK Parti’nin diskalifiye ettiği Ahmet Genç, CHP’den de aday gösterilmeyince, Zafer Mutlu, Sevigen’den intikamını aldı!.. “Aylarca elinde beklettiği” Sevigen dosyasını servise koydu ve onu istifaya zorladı!..
İddialar böyle... Ancak ben, “Sevigen’in istifası”nda bu sebeplerin değil, başka amillerin rol oynadığı kanısındayım!..
Bana göre; “Sevigen’in istifası”nda “Zafer Mutlu’nun imar değişikliği beklentisi” değil, “Önder Sav’ vak’ası” etkili olmuştur!.. Bir anlamda, “Önder Sav’ın intikamı” alınmıştır Sevigen’den!.. Bu vak’anın da “derin sebepleri” vardır ki, bunu “CHP içindeki hesaplaşmayı” bilenler bilir!..
Yalnız, bu vesileyle sormak istiyorum Büyükşehir Belediye Meclisi’ne; Zafer Mutlu’nun “kaçak okulu” konusunda ilk önergeyi veren Ahmet Genç, bu ısrarından daha sonra niye vazgeçti?.. Devreye kimler girdi ve ne gibi görüşmeler yapıldı?.. Asıl sorulması gereken budur!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi