Açık Mektup
Dünya tabiî imar edilecek. Dünyanın imarı da bir imtihandır. Müslümanlar, Dünyayı ve dünyalarını nasıl imar etmelidir? Elbette Müslümanca imar etmelidir, kâfirce değil!
Ahireti unutarak hiç ölmeyecekmiş gibi dünyayı imar etmek İslâm'da yoktur. Müslüman böyle bir aşırılığa kaçmaz.
Dünya, âhiret için imar edilir.
Müslüman, kalacağı kadar dünya ile meşgul olur, kalacağı kadar ahiretle. Dünya fânidir. Ahiret ise ebedîdir.
Dünyada yapılan bütün binalar yıkılmak, harap olmak için yapılır.
Bütün doğanlar ölmek için doğar.
Dünyada insanı aldatan, oyalayan oyuncaklar vardır. Müzeyyen evler, müzeyyen yazlıklar, lüks ve pahalı binitler, çoluk çocuk, servetler, mallar... Lüks ve gösterişli mobilyalar, lüks giysiler, lüks yemekler... Rütbeler, riyasetler, makamlar, mevkiler... Bunların hepsi fânîdir, gelip geçicidir, zevale mahkumdur.
Dünya bir tarladır, ekini ahirette biçilir.
Dünya gaflet ve aldanma yeridir.
Bunları Müslüman halka, bilhassa gençliğe anlatmak gerek.
Dünya imtihanını veremeyenler ebedî zarara ve mutsuzluğa uğrar. Bunlar niçin açıkça ve halkın anlayacağı şekilde beyan edilmiyor?
Dünya imtihanının konuları nelerdir?
Birincisi iman etmektir. İman edenler, henüz etmemiş olanları imana ve İslâm'a çağırmakla mükelleftir. İlmi ve gücü olanlar bunu doğrudan doğruya yapar, halk ise onları destekler.
İkincisi iman edenlerin imanlarını tashih etmeleridir.
Üçüncüsü, başta farz, vâcib ve müekket sünnetler olmak üzere ibadet etmektir.
Dördüncüsü, Kur'ân'da ve Sünnet'te belirtilmiş olan salih amelleri işlemektir. Salih ameller, yani yararlı ve hayırlı işler. Kendi kafamıza göre değil, Kitab ve Sünnete göre...
Kısaca: Allah'ın ve Resûlünün emirlerini yerine getirmek, yasaklarını işlememek.
Sadece Allah'ın emir ve yasakları denilse olmaz mı? Olmaz. Çünkü, Allah Kur'ân'da Resûle itaat etmemizi, bize bilgi ve hüküm olarak ne verdiyse alıp kabul etmemizi kesin şekilde emir buyurmuştur.
İslâm kuru bilgi değildir. İslâm bilmek ve işlemektir.
Dünya imtihanını yüz akıyla verebilmek için Müslümanın dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır:
Yalan söylemeyecek.
Emanetlere hıyanet etmeyecek.
Haksız yere adam öldürmeyecek.
Başkasının malını, parasını haksız yere yemeyecek.
Ribanın her türlüsünden uzak duracak.
Rüşvet alıp vermeyecek.
Başta ana ve babası olmak üzere yakınlarına, komşularına, insanlara iyilik edecek.
Adaletten ayrılmayacak. Kendi babasının, kardeşinin aleyhinde de olsa doğru şahitlik yapacak.
Cömert ve kerim olacak, cimri olmayacak.
Gıybet etmeyecek.
Haset etmeyecek.
Bütün lisan afetlerinden uzak duracak.
Hırsızlık yapmayacak.
Haramın her türlüsünden kaçınacak.
Gururlu, kibirli olmayacak, mütevâzı olacak.
Allah için sevecek, Allah için buğz edecek.
Resulullah'ı canından ve yakınlarından fazla sevecek.
Takva sahibi olmak için ne öğrenmek ve ne yapmak lazımsa onları öğrenip yapacak.
Gafil olmayacak, uyanık olacak.
Kur'ân'ı ve Sünneti düstur olarak kabul edecek.
Boynunda biat bağı olacak.
Kötülüğü iyilikle def edecek.
Allah'a, Resulüne, Müslümanların emir sahiplerine itaat edecek.
Malıyla, parasıyla, canıyla Allah ile ticaret yapacak.
Allah'ın inzal etmiş olduğu hükümleri kabul edecek, onlarla hükm edecek; bu hükümlere aykırı hükümleri uygulamayacak.
Havf ile reca (korku ile ümit) arasında olacak.
Allah dostlarını sevecek, Allah düşmanlarını sevmeyecek.
İslâm'ın emirleri, yasakları, öğütleri büyük din alimlerinin kitaplarında yazılıdır. Her Müslümanın bunları öğrenmesi ve hayatına uygulaması gerekir.
Bunları bilen alimlerin ve zenginlerin, bilmeyenlere öğretmek için çalışması gerekir.
Âlimler ve Müslüman zenginler bunu yapmazlarsa vebal altında kalırlar, sorumlu olurlar.
İslâm, beton cami binaları, uzun minareler, (üzerlerine çıkılıp da ezan okunmayan) kat kat şerefeler, avaz avaz bağırtılan hoparlörler, insanları zamanla kanser eden yerden ısıtma sistemleri, cami klimaları, imam ve din görevlisi meşrutaları değildir.
İslâm, insanları müjdelemek ve uyarmaktır. Kur'ân'a, Sünnete göre...
Halkın uyarılmadığı bir ülke fitne ve fesat içinde kalır.
Diyanet, hadisleri ayıklama işini bıraksın da halkı uyarmaya yönelsin.
Ülkemiz haram yeme pisliği bataklıklarına düşmüştür.
Türkiye'nin 2008 yılı temizlik ve saydamlık notu 10 üzerinden 4'tür.
Haram rant yeme belası sosyal bünyeyi çürütmüştür.
Yüz milyarlarca dolar kara, kirli, haram, necis servetler olmuştur.
Her türlü emanete hıyanet edilmektedir.
Nice mâruflar yasaklanmış olup, nice münkerler helal ve mübah görülmektedir.
Bir kısım taife-i nisa havalanmıştır.
Ahlâksızlık, hayasızlık, fuhşiyyat sokaklara taşmıştır.
Her eve fitne, fücur, fısk, fuhuş, işret, zina, ahlâksızlığın her türlüsünü sergileyen aletler girmiştir.
Din konusunda cahillik korkunç boyutlardadır.
Bütün bu kötülüklere karşı gereken savunmalar yapılmamaktadır.
Bu sütunlardan cılız sesimle âlimleri, zenginleri, güç sahiplerini uyarıyorum ve vazifeye çağırıyorum.
İman için, İslâm için, Ümmeti kurtarmak için, âhireti mâmur etmek için, bu devirde nasıl çalışmak gerekiyorsa öyle çalışınız.
Bendeniz yazmış olayım...