29 Mart seçimleri yaklaştıkça siyasi rekabet kızışıyor. Yerel seçimler şimdiden genel seçim havasına büründü.

Medyada öne çıkan ya da çıkartılan partililer, belediye hizmetleriyle ilgili hazırlıkları ve projeleri üzerinde pek konuşmuyorlar. Propagandalar, hükümet icraatları ve kimi dosyalar üzerinden yapılıyor.

Plan proje üreten profesyonel adaylar da yok değil. Ama medya iltifat etmediği için pek gündeme gelmiyorlar.

Hava belediye başkanı seçme havası değil. Hükümetin güven oyu alıp almama havası. Muhalefetin temel söylemi, bu seçimlerde hükümete ders verme üzerine kurulu.

Onun için de seçmen sandığa giderken seçeceği belediye başkanının liyakatine bakmayacak. Partisine bakacak.

(Beldelerde ve küçük ilçeler bu değerlendirmenin dışında. Çünkü seçmen oralarda partiye bakmayacak. Küçük yerleşim birimlerinde partiler değil, adaylar yarışacak. Adaylar akraba, yandaş hesabıyla seçime asılacaklar. Küçük ilçe ve beldelerde seçimi kazanacak aday, genellikle seçimden önce bellidir. Çünkü küçük yerleşim birimlerinde kimse partiye bakmaz. Orada milletvekilinin, bakanın hatta başbakanın bile ağırlığı yoktur. Akrabasını seçtirmek isteyenler, partilerine rahatlıkla sırt çevirebilirler. Bu yüzden de beldelerde bütün partiler başkan çıkarabilir. Genel olarak oralarda güç partilerde değil adaylardadır.)

Akraba eş ve dostun etkin olmadığı büyük yerleşim birimlerinde, eğer aday yıpranmamışsa veya kötü şöhret sahibi değilse, belirleyici faktör partidir. Büyük ilçe ve illerde adayın kalitesi, projesi ve hazırlıkları pek dikkat çekmez. Adaya yahut projelerine pek iltifat edilmez. Partisi güçlüyse aday zayıf da olsa seçim kazanabilir. Partisi zayıf olan adaylar da ne kadar liyakatli, ehliyetli ve kaliteli olurlarsa olsunlar genelde seçim kazanamazlar.

Nice liyakatli adayların partileri küçük olduğu için seçim kaybettiğine ve nice liyakatsiz adayların partileri büyük diye seçim kazandıklarına bu seçimlerde de şahit olacağız.

Parti liderlerinin şu anda yaptığı çalışma, bir taraftan kendi adaylarına destek vermek, diğer taraftan da Türkiye genelindeki oyları artırmaya yöneliktir. Tek başına seçim kazanma ihtimali olmayan nice adaylar genel başkanlarının desteğiyle seçim alacak!

Seçmen, genel başkanın hatırına onlara oy verecek ve beş sene boyunca da şikayet edecek!

Genel başkanları asıl ilgilendiren ve partilerin gerçek gücünü gösterecek olan il genel meclisi oylarıdır. Belediye başkanlıkları partiye itibar kazandırır ama seçmen nezdindeki gerçek gücünü göstermez. Çünkü kırsal kesim belediye için oy kullanmaz. İl Genel Meclisi oyları ise tıpkı milletvekili seçimlerindeki oylar gibidir. Bütün Türkiye'yi yansıtır. O yüzden de genel başkanların hepsi il genel meclisi oylarını önemser.

Bu bağlamda AK Parti il genel meclisi oylarında çıtayı yüksek tutarak yüzde 60 gibi büyük bir hedef koydu. Öteki partiler özellikle de Meclis dışındaki iddialı partiler il genel meclisi oylarını artırarak taraftarlarına moral vermeyi hedeflemektedirler.

Rekabetin kızışması, liderlerin karşılıklı atışmasının temelinde de il genel meclisi oylarının oranına etki etme faktörü yatmaktadır.

Bununla birlikte seçmenin bu seçimlerde belediye ve il genel meclisi ayrımı yapacaklarının işaretleri de yok değil. Mesela İstanbul'da hizmetlerinden memnun olduğu için büyük şehirde Kadir Bey'e, Tayyip Bey'i desteklemek için il genel meclisi oylarında AK Parti'ye ama ilçe belediye başkanında başka bir partinin adayına oy vereceğini söyleyenlerin sayısı az değil.

Aynı şekilde Anadolu'da bazı seçim bölgelerinde de Tayyip Bey'e destek olmak için il genel meclisinde AK Parti'ye, belediye başkanında ise başkasına oy vereceğini söyleyenlerin sayısı da az değil.

Seçmeni bu şekilde farklı partilere oy vermeye sevk eden asıl faktörün de aday belirlemedeki parti içi demokrasiyi rafa kaldıran uygulamalar olduğunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir.

Bu durum bütün partiler için söz konusu. Seçmen partisini desteklemek için il genel meclisinde partisine, belediye başkanı adayına tavır koymak için de başka partiye oy vermeyi tercih ediyor!