"İrtica kalmadı, Osmanlı verelim mi?"

"İrtica kalmadı, Osmanlı verelim mi?"

"Provokasyon" dediğimiz "içerdenmiş gibi" yapılan eylem veya söylenen sözdür. Bir miktar inandırıcılığı olmalıdır ki işe yarasın; yani tahriklere yol açsın. Salı günü Kadıköy'de açılan pankart provokasyon değil, en fazla bir protesto olabilir.
"Son Osmanlı padişahı I. Recep Tayyip Erdoğan" sözünü, biraz ironi karıştırarak protestosunu dile getirmek isteyen bir CHP'li veya bilemediniz bir "Ergenekon yakını" pankarta yazıp açabilir.

Açılan pankartı bir "padişahlık özlemi" olarak takdim eden Cüneyt Ülsever'in yürüttüğü muhakemenin çuvalladığı yer, işin arkasındaki sakatlığı da gösteriyor. "1. Erdoğan'dan bahsediyor" diyor Ülsever ve bir istidlalde bulunuyor. "Demek ki 2. Erdoğan, belki de 3. Erdoğan dönemleri de yaşıyacağız." Basit bir tarih bilgisi: 36 Osmanlı padişahı içinde (diğer bütün monarşilerde olduğu gibi) aynı ismi taşıyanlar, isminin sonuna "evvel, sani, salis" (Biz bunu "I., II., III." şekline çevirdik) koyarak tefrik edilir. "I. Mahmud ve II. Mahmud" vardır; ama "I. Orhan" yoktur. Sultan Mahmud'a, ancak ikincisi tahta geçtikten sonra "I. Mahmud" denmeye başlanır. Demek ki "I. Erdoğan" lafını birileri ancak kinayede bulunmak ve aklınca aşağılamak için kullanabilir.

Bu düşük pankarta, mal bulmuş Mağribî gibi yapışan köşe yazarlarının çokluğu, yeni bir arayışın işareti olmalı. Bir arayışın veya tükenişin işareti. Siyasete müdahale aracı olarak geçmişte sürekli kaynatılan irtica kazanının ateşi söndü. Şimdi bir "Osmanlı tehdidi" pişiriliyor. Davos sonrası Ortadoğu coğrafyasında sıkça dile getirilen "Osmanlı özlemi", bu tehdidin ilham kaynağı oldu. Bir Amerikan düşünce kuruluşunun 2040 gibi yakın bir gelecek için yayınladığı, Osmanlı haritasına benzer Türkiye haritası "Osmanlı tehdidi" arayışının somut karşılığı olmalı. Stratfor'un başkanı George Friedman'ın Osmanlı'nın geri dönüşünü ifade etmek için söylediği "Osmanlı topraklarına hakim olup valiler atayacaksınız" sözü, tehdit peşinde koşanların ilgi menziline, sadece "otokrasiye geri dönüş" olarak girebilir. Pişirilen "Osmanlı tehdidi" rakiplerimizin önümüze koyduğu bir imparatorluk vizyonu değil salt bir padişahlık özleminden ibaret.

Dervişin fikri neyse zikri de o. Maliye ile Doğan Grubu arasında bir vergi tahsili meselesi var. Doğan Grubu, birçok alanda olduğu gibi medya alanında da sözü geçen bir holding. Bir işadamının vergi ihtilafından basın özgürlüğü sorunu, oradan da bu özgürlüğü baskı altına alan padişahlık özlemi çıkıyor. O kadar kalem ehli, bölgemizdeki gelişmeleri bir kenara bırakıp, bu vergi meselesini "Osmanlı tehdidi"ne dönüştürüyor.

Osmanlı vizyonunu, vergi tahsilatından basın özgürlüğüne oradan da basit bir "padişahlık özlemi"ne indirgeyenlere, 1876'da Devlet-i Alîye'nin anayasalı-parlamenter yönetime geçtiğini hatırlatmamız lâzım. 1839'dan o güne kadar da ülkeyi sadece diplomat paşalar yönetmişti. Çok partili parlamenter rejime geçilen II. Meşrutiyet döneminde ise padişahların esamesi bile okunmuyordu. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçerken zaten ortadan kalkmış olan "otokrasi"yi hatırlamanın hiçbir anlamı yok.

İrtica tehdidi sahte bir tehdit idi. Demokratik iktidarlar üzerinde asker-sivil seçkin-azınlık vesayetini sürdürmek için icat edilmişti. Halkın çoğunluğu Cumhuriyet'e ve laikliğe muhalif gericilerdi. Onlar da irticayı iktidara taşıyordu. Beyni aydınlık kalem sahipleri ile elinde silah olanlar bir araya gelince irtica tehdidi frenleniyor, bu arada patronların vergi sorunları da çözülüyordu. Şimdi de bir otokrasi ve oradan çıkan medya üzerinde sansür özleminden ibaret olan "Osmanlı tehdidi" var. Her iki tehdit de, dar bir seçkin azınlığın saltanatına karşı halkın çoğunluğundan kaynaklanıyor.

İşe yarar mı? Yani, patronların vergi sorunlarını çözer mi? Bu sefer biraz zor. Ama, bu tehdidin dillendirilmesi, irtica tehdidinden farklı olarak uzun bir tarihe ve tabii geleceğe dönüş için vesile de olabilir. Oktay Ekşi'nin dünkü Hürriyet'te bu minval üzre kaleme aldığı yazının her satırının tashihe muhtaç olması gibi.

Osmanlı tehdidi mi? Buyrun. Osmanlı'ya dair neler biliyorsunuz, hiç olmazsa onu görelim.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi