Karakaya yanılıyor!
60 milyar dolar ne ki? Türkiye’deki kayıt dışı ekonominin yıllık hacmi 50 milyar doları buluyor.. Kaç yıldır bu paralar dışarıya kaçırılıyor..
60 milyar dolar bir şey değil..
Ama geriye kalan bu dersen, o kadar kaldığını da sanmıyorum. Yurt dışındaki kara para, ya da kayıt dışı paralar bloke edildi. Bir kısmı İsviçreli bankalara kaldı, bir kısmı, terör ve uyuşturucu, uluslararası kriminal suçlarla ilişkilendirilip dünya bankası, terörle mücadele fonuna, oradan da Irak ve Afganistan’da terörle mücadele eden (!?) ABD’ye aktarıldı.
Dışarıdan alınan borçlar belli gruplara pas edildi, onlar tekrar bu parayı devlete borç verdiler, repo yaptılar, fazlasını tekrar İsviçre bankalarına gönderdiler, bu paraları teminat gösterip, kendi paralarını kredi gibi getirip vergiden düştüler, sonra bu paraları geri götürdüler..
Çılgın bir para var bunlarda.. “Çılgın Türkler”in “Çılgın Para”ları.. Çıldırtan gerçek burada gizli..
Şimdi bu gerçeğin farkına varan eski bürokratlar, “silah arkadaşı” birilerinin dava için kendilerini kullandığını düşünüyorlar..
Durup dururken birileri, herkesi fişlerken, batık bankalara danışman olmadılar..
“Batık banka” dediğiniz, içi boşaltılan banka! Sözde banka soyguncularına karşı vatandaşın parasını koruyanlar, devlet garantili olarak, korumalar eşliğinde bankanın içini boşalttılar. Faturayı ödemek de sonunda vatandaşa kaldı..
Hasan Karakaya para saymasını bilmediği için 60 milyar doları çok sanıyor..
Kardeşim, biz yılda 10 milyar dolar dumana veriyoruz.
Kozmetik, gazoz desen..
Geç onları, petrolden giden para, uyuşturucudan toplanan para, fuhuş, kumar sektörü..
Devleti soyanlar..
Onlar içeriden, bunlar dışarıdan 300 yıldır bitiremedik yiye yiye..
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz” diye boşuna dememişler..
A Karakaya, bunlar “deveyi hamudu ile yutar” ya hu! O kadar para dişlerinin kovuğuna gitmez..
Bunlar değil mi, devletten fon kaynaklı, kur garantili, uzun vadeli borç alıp, kısa vadeli, yüksek faizli devlete borç verenler? Halk Bankası’ndan kredi alıp, Ziraat Bankası’ndan devlet tahvili alanlar?.
Derenin taşı ile derenin kuşunu avladılar yıllarca..
Lockheed’den bu yana hangi askeri ihalenin hesabı incelendi? Tabii milletvekilleri Meclis’te Milli Savunma bütçelerini oy birliği ile ve alkışlarla kabul ederlerse olacağı buydu..
Şimdi ordudan ihraçların asıl sebebi daha iyi anlaşılıyor. Bu yolsuzluklara, hukuk dışı işlemlere “hayır” diyenler “irticacı” diye fişlenip atılmışlar..
Şimdi emekli ve muvazzaf bir sürü kişi, bu kirli oyunu görüp isyan ediyor. Kullanıldıklarını düşünüyorlar..
Ne demek istediğimi en iyi anlatan filmlerden biri “Changeling”. Gösterimdeki bir film. “Sahtekar” adı ile vizyona girdi.
Yönetmen: Clint Eastwood. Oyuncular: John Malkovich, Angelina Jolie, Colm Feore, Jeffrey Donovan. Senaryo: J. Michael Straczynski. Müzik: Clint Eastwood. Görüntü yönetmeni: Tom Stern. Yapım yılı: 2008.
Polis teşkilatının, çocuğunu arayan bir annenin başına ne işler açtığını anlatan bir film. Gerçek hayattan alınmış bir hikayesi var. Bir papazın kendi polis teşkilatına karşı direnişi.. Polis şefinin, kendi yolsuzluklarına karşı çıkanları, nasıl ruh hastası diye akıl hastanesine tıktıklarını, basını nasıl kandırdıklarını, doktorların bu kirli ilişkide rol aldıklarını anlatan bir film..
ABD’nin zihinlerde olumlu bir imaj oluşturması, bu filmlerde anlatılan adalet, kilise, sivil direnişle açıklanıyor. Siyaset, ordu ve polis teşkilatı ile değil.. Halk önce bürokrasiye değil, kendi mücadelesine inanıyor ve dayanıyor..
“Kontrolsüz güç güç değildir..” Güvenmek güzeldir, kontrol etmek daha da güzeldir. Hukuk devletinde hesab sorulamayan kimse yoktur ve olamaz.. Denetlenmeyen hiçbir şey de olamaz.. Kendilerine servet, silah ve iktidarı emanet ettiğiniz kişileri, tekrar tekrar kontrol etmeniz gerekir. Bu gücü halka karşı kullanmak isteyenlere karşı bütün bir toplumun tepki vermesi gerekir. Çünkü o gün, başkasının, rakiplerinizin başına gelen bir olay, yarın sizin başınıza gelebilir. Sıra size geldiğinde çok geç kalmış olabilirsiniz..
Ordunuzu ve polis teşkilatınızı, yargınızı eleştirerek onu yaralamaz, aksine onu korumuş ve yüceltmiş olursunuz.. Yeter ki eleştiri gerçeklere dayansın ve ölçülü olsun. Yoksa “Kol kırılır yen içinde kalır” mantığı doğru bir mantık değil.. Bazı meseleler de şuyuu vukuundan beter meselelerdir.. Dikkatli ve ölçülü olmak kaydı ile, yangına körükle gider gibi değil, yangını söndürmeye gider gibi gitmek gerekir diye düşünüyorum.
Bakalım bundan sonra işler nasıl gelişecek? Yine yapanın yanına kâr kalacak mı? Yoksa birileri çıkıp darbecilerden, soygunculardan, toplumun acıları, çalınan servetleri, aynı ülkenin çocuklarının kan ve gözyaşları üzerine servet ve iktidar üretmeye devam edecek mi?
Göreceğiz.. Karakaya zuladaki “vatan kurtaran aslanlar”ın hesabı üzerine hesabını yeniden gözden geçirse iyi eder.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.