İşimize öyle geliyor
Dünya devletleri içinde Kur'an okutmanın kanunla yasak olduğu bir tek ülke var o da Türkiye'dir.
Dünya devletleri içinde üniversiteye giriş imtihanlarında birinci olsan bile İmam-Hatip Lisesi diplomasına sahipsen lise diplomasına sahip ama senden az puan alana yol vermek zorunda olunan tek ülke yine Türkiye'dir.
Bunun böyle olduğunu herkes bildiği halde hiçbir kimsenin kılının kıpırdamadığı ülke de yine Türkiye'dir.
Yönünü Kabe'ye dönenlerle, Moskova'ya dönenlerle, Waşington'a dönenler bu konularda ittifak ediyorlar.
Eskiden "Biz istiyoruz ama yukarıdakiler istemiyorlar" iması yapılırdı.
Şimdi o imaları da geçersiz kaldı. Çünkü etrafta hava atarlarken bakın 28 Şubat generallerinden Ergenekoncuları hakim önüne çıkardık demeye getirirlerken "Ya İmam-Hatipler?" sorusunda "Yukarıdakiler.." demeye cesaret kalmadı.
Bu durum neden olur bilemedim.
Özal hükümeti döneminde ben Ayasofya Camii imamı iken Ayasofya günlerce basının gündeminden düşmedi. Cumhuriyet gazetesinden gelen değerli bir muhabir söyleşi esnasında "Hocam, şu anda bakan olan Mehmet Keçeciler, Cemil Çiçek gibi bakanlar bir zamanlar "Ayasofya açılsın, zincirler kırılsın" diye yürüyüş yapan insanlar. Şimdi bakan oldukları halde niçin açmıyorlar?" demişti.
Ben de cevap olarak "Bilemem. Başkaları adına konuşamam. Ancak tek arabalık tozlu bir yolda kamyon gidiyormuş. Arkasından gelen otobüs yol istemiş, kamyon kenara çekilip yol vermemiş. Çünkü otobüs öne geçerse kamyon toz yutacakmış. Eski otobüsler yazın toz dolabı, kışın buz dolabı gibi olduğundan otobüstekiler kamyon şoförünü yakalayıp dövmeye karar vermişler. Bir ırmak kenarına varınca kamyon şoförü kamyonu çayırlığa çekmiş. Otobüs de durmuş ve yolcuların hepsi birden kamyona doğru koşmuşlar. Şoförü dövecekler. Kamyonun yanına ilk varan yiğit hemen dereye inmiş. İkinci adam varmış o da dereye inmiş. Kırkıncı adam da dereye inince Otobüs şoförü meraklanmış. Eli cebinde ıslık çalarak yan gözle kamyonu gözleyerek dereye inerken bakmış ki, kamyon şoförü kamyonun camından dışarıya tabancanın namlusunu uzatmış.
Ben bilemem "Ayasofya'nın anahtarı Meclisteymiş" diyerek oraya koşanlar kapıdan içeri girince niçin oraya geldiklerini unutuyorlar. Ne görüyorlar ben onu bilemem.
İstanbul meydanlarını, duvarlarını 5 3 yazılarıyla donatanlar, aradan yedi yıl geçmesine rağmen hiçbir şey yapmadılar ve böylece bin yıllık hafızlık eğitimine son verme durumuna geldiler.
Bu neden olur ben bilemiyorum.
Yukarılarda esen hava makam ve para nezlesine mi yakalanıyorlar bilemiyorum.
Papaz, zangoça bağırıyormuş- Şarabı sen mi içip bitirdin? Diyormuş.
Zangoç-Duyamıyoruuuum" diyormuş
Birkaç kere tekrarlamışlar. Anlaşamayınca yer değiştirmişler.
Zangoç, Papaza bağırmış "Teberru sandığındaki paraları sen mi çaldın? Diyormuş.
Papaz- Duyamıyoruuuum, gerçekten burada bir şey var duyulmuyor" diyormuş.
Hakikaten yukarıda bir şey var mı yok mu bilinemeden gideceğiz.
Yukarıya çıkanlar da bilemiyorlar, aşağıda olanlar da bilemiyorlar mı?
Yoksa ikisi de gerçeği biliyor da ikisinin de işine öyle mi geliyor.