Gazze saldırılarına denk gelen günlerde sessiz kalmakla suçlanan Tahran, nihayet sessizliği bozarak Filistin konusunda iki günlük bir konferansa ev sahipliği yaptı.

Bu konferansın özelliği Şerm el Şeyh'den hemen sonra gelmesi ve ona alternatif olmasıdır. Konusu da yine Filistin meselesine sahip çıkmak ve yardım çağrısında bulunmak ve organize etmek. Konferansın açılışında konuşan Dini Rehber Ali Hamaney, Filistin konusunda Obama'nın yanlış yolda olduğunu ve Bush gibi İsrail'i kayırdığını söylemiş. Gerçekten de, Hillary İsrail'de hangi hükümet olursa olsun birlikte çalışacaklarını söyledi. Yine Şimon Peres'le görüşmesinden sonra Hillary, çift devlet formülüne atıfta bulundu lakin Osla sürecini öldüren, baltalayan ve Golan için verilen sözlerin üzerine yatan, ayak direten Netanyahu zımni olarak iki devletli formülün öldüğünü ilan etti. Zaten Bush iki de bir çift devletten bahsediyordu da ne oldu? Havanda su dövdü. Netenyahu kandırma siyasetine son vereceklerini dolambaçlı bir siyaset izleyemeyeceklerini söyledi. Adam daha ne desin! Bundan dolayı da Hamaney'in "Obama, kanserli İsrail'e karşı yanlış yolda" sözleri tam yerine isabet etmiştir. Hamaney konuşmasında şu mesajı verdi: "Filistinlileri desteklemek ve onlara yardım etmek, bütün Müslümanların boynunun borcudur. Şimdi bütün Müslüman kardeşlerime ve kız kardeşlerime, güçlere katılmalarını ve Siyonist rejimin dokunulmazlığını kırmalarını söylüyorum..." Hamaney ayrıca Gazze katliamında ve felaketinde sorumluluk sahibi olan İsrailli askerlerin ve komutanların yargılanmasını da istemiştir. Benim asıl üzerinde durmak ve dikkat çekmek istediğim husus konferansta Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın konuşması ve sözleriydi. Dikkat çekici bir biçimde Siyonistlerin Yahudiliğe de inanmadıklarını ve Yahudilikten de fersah fersah uzak olduklarını söylemiştir. Bu önemli bir analizdir. Gerçekten de Siyonistler Yahudiliğe inanmıyor mu? Gerçek şu ki, Siyonizm bir revizyonist harekettir yani Yahudiliğin özünden sapmadır. Fransız Devriminden etkilenmiş; konjonktürel ve seküler bir ırkçılıktır. Dolayısıyla varlığını Tevrat'a değil Fransız Devrimine borçludur.

Ahmedinejad Tahran'daki konuşmasında ezcümle şunları söylemiştir: Siyonizm bir din değil bilakis şeytani hedefleri olan bir ideolojidir. Siyonist cephe yeryüzünde binlerce ajanı olan 2000 kişilik bir hiziptir. Bunlar mali piyasaları, siyaseti ve medya merkezlerini kontrolleri altında tutarlar. ABD ve Avrupa hükümetlerinin de bazı kısımlarını ve bölümlerini denetlerler..." Gerçekten de Ahmedinejad'ın dediği gibi dünyayı mafya tarzı 2000 kişilik bir Siyonist ekip veya çete mi yönetmektedir? Muhtemelen doğrudur. Nedenine gelince: Kendisi de bir Yahudi olan New York Times gazetesi yazarlarından Thomas Friedman, Bush yönetimi üzerindeki Neocon ağırlığın ortaya çıkmasından sonra yazmış olduğu bir makalede Neoconların topu topu 25 kişilik bir ekipten müteşekkil olduğunu yazmıştı. Bilemediniz alt kategorilerle birlikte sayıyı 100'e çıkartabilirsiniz. Dolayısıyla burada kemiyetten ziyade keyfiyetin önemli olduğunu ve organize gücün sessiz ve atıl gücü her zaman bastırdığını görüyoruz. Bediüzzaman'ın dediği gibi tesanüt ve dayanışma ruhu ile alt alta sıralanan 3 adet bir, yüz onbir ederken 4 adet bir ise bin yüz onbir edecektir. Yan yana geldiğinde birler basamağı onlar ve yüzler ve binler basamağı haline gelmektedir.

Esasında Tahran'da yapılan konferans Şerm el Şeyh'teki toplantıya bir nispet ve bir nazire havası da taşıyordu. Bu bağlamda, İran Meclis Bakanı Ali Larijani zımni olarak Şerm el Şeyh toplantısına temas etmiş ve konferanslarla ve yardım etkinlikleriyle birlikte direnişi çözemeyeceklerini ve hedefinden saptıramayacaklarını söylemiştir. Daha önce Nejad'ın kullandığı ifadeler doğrultusunda Meclis Başkanı Ali Larijani de dünyanın ABD'nin izhar ettiği kabadayı üslubu terk etmesini ve zihniyet ve stratejilerini de değiştirmesini istediğini ve beklediğini hatırlatmıştır. Konferansta konuşan İslâmî Cihad'ın lideri Ramazan Şallah, İsrail'i haritadan silinceye kadar yılmayacaklarını ve mücadelelerine devam edeceklerini ifade etmiştir. Konferansa Hizbullah lideri Nasrallah da katılmıştır.