Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Siyaseti zemininde konuşmak

Siyaseti zemininde konuşmak

Farklı düşüncelerimiz var…
Farklı siyasi eğilimlerimiz var…
Farklı farklı partileri destekliyoruz…
Desteklediğimiz partinin iktidar olması için çabalıyor, o istikamette oy kullanıyoruz.
Buraya kadar her şey normal…
Ama eğer partimizin yanlışlarına kılıf arıyorsak, eğrilerini doğru gibi görüyorsak, uğruna akrabalarımızı, komşularımızı, dostlarımızı kırıyorsak, düşüncelerimizi parti politikalarına göre değiştiriyorsak, işte orada durup partimizin tüm hayatımızı belirleyici bir unsur haline gelip gelmediğini derin derin düşünmemiz gerekiyor.
Çünkü biz her şeyden önce insanız…
Farklı fikirlerimiz, siyasi eğilimlerimiz, ya da ideolojimiz, bazı yayın organlarında ve köşe yazılarında gördüğümüz gibi, bizi insanlığımızdan uzaklaştırmamalı.
Üstelik de güya biz “dindar Müslüman”ız: “Dindar Müslüman”ın tüm hayatı, tüm düşünceleri ve davranışları İslâmî değerlere göre şekillenir…
Yani siyasi parti sloganları değil, inanç manzumemiz belirleyici unsur olmalı. Müslüman siyasî ölçülerle dine bakmamalı, tüm hayata dini ölçülerle bakmalı…
Çünkü siyaset değişkendir.
Bir partiyi yıllarca tutarsınız, savunursunuz, desteklersiniz. Nihayet bakarsınız ki, şartlar değişmiş, mutlak doğru zannettiğimiz siyasî sloganlar eskimiş. Ya da siyasi beklentilerinizin odağı saydığınız parti, kuruluş amacından uzaklaşıp tanınmayacak hale gelmiş. O zaman peşini bırakırsınız…
Siyasette inat ve ısrar olmaz.
İşte buyurun: Dün Avrupa Birliği’ni reddedenler, bugün Türkiye’nin birliğe girmesini hararetle savunuyorlar…
Dün “karma ekonomik model” diye tutturanlar, bugün “liberal ekonomi”nin önderliğine soyunuyorlar…
Dün ezanı Türkçeleştirenler bugün ezan okunurken konuşmalarına ara veriyorlar…
Dün “Çarşafla Mücadele Haftası” ihdas edip kutlayanlar, bugün çarşafa rozet takıyorlar.
Düne kadar “Liberal ekonomi”yi vazgeçilmez sayanlar, ekonomik çöküşün şaşkınlığı içinde yeni formüller arıyorlar.
Dün, “(Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyet elden gidiyor) şeklindeki beyanların, iyi bakıldığı zaman, tutarlılığı yoktur” (S. Demirel) diyenler, bugün başörtüsü tartışmasında “Red Cephesi”nde yerlerini alıp, “Başörtüsünü savunmak laik sisteme bir tehdittir” tafrası atıyorlar.
Aslında siyaseti kendi zeminiyle sınırlayanlar açısından, yaşananlar hiç sürpriz değil…
Çünkü siyaset de, siyasetçi de şartlara göre şekillenir…
Yani siyasette her gün “dün dündür, bugün bugündür.”
Ama dinin dünü ile bugünü arasında fark yoktur.
Hâlâ biz Resulüllah Efendimiz’in inandıklarına inanıyoruz, kıldığı namaz gibi namaz kılıyor, tuttuğu oruç gibi oruç tutuyor, o dönemin kadınlarının örtündüğü şekilde örtünüyoruz.
Çünkü din tamamlanmıştır.
Siyaset ise bir süreçtir ve şartlara göre değişecektir.
Unutmayalım ki, politika partilerin önceliğidir, İslâm’ın önceliği değil.
Müslümanın önceliği ise “iman kardeşliği”dir.
Buna daha geniş anlamıyla yaklaştığınız ve toleransla baktığınız takdirde, insan eksenli uzlaşma alanlarına ulaşırsınız.
***
Yıllardan beri Müslümana “itaat” öneriliyor…
Devlete, cemaate, tarikata “mutlak itaat”…
“Önder”e, “Lider”e, “Şeyh”e, “Abi”ye “itaat”…
Bireysellik “enaniyet”, özgürlük “isyan”, sivil itaatsızlık “kargaşa”, sorgulama “saygısızlık” olarak dayatılıyor.
Bu yüzden özgür ve ufuklu beyinler yetiştiremiyoruz. Düşünmenin aşağılandığı bir dünyada kimse düşünme zahmetine katlanmıyor. Bu yüzden “yeni terkip”lere varılamıyor, yeni “sentez”ler bulunamıyor.
“İyyake na’budu” ile “sadece Allah’a kulluk”ta özgürleştirilmiş mü’min, insana “teslim” olmaya zorlandıkça yaratılış hikmetinden uzaklaşıyor.
Sadece “Allah’a kulluk”tur, özgürlük.
Bu yüzden Gazaliler, Malikiler, Sinalar, Mısrılar üretkendi, bizler o üretkenliği tüketenleriz.
Siyasetin ülkemizde çokça konuşulması, her yerel seçimin genel seçime dönüşmesi bile zihinsel tembelliğimizle ilgili. Hayat “siyasi lider”e endekslendiği ölçüde çekilmez olur, ama bir o kadar da kolaylaşır: Nasılsa işinizi bile o bulacak, beceriksiz dahi olsanız sizi makamınızda tutacaktır.
Daha ne diye zahmet edesiniz de kendinizi geliştirmek, geliştirmek için de özgürleştirmek isteyesiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi