Canlı tarih ve tecrübe kitabı yaşlılarımıza

Canlı tarih ve tecrübe kitabı yaşlılarımıza

Gözler, yavrularını gözetirken yorulmuş. Kulaklar, geceleri çocuğunun iniltisine ayarlanarak hassasiyetini yitirmiş.

Dişler, hayatın bin türlü zorluğuna katlanırken diş gıcırtısından çürümüş.

Hayatın yükü omuz etlerini yemiş bitirmiş.

Ailesinin istikbali uğrunda koşarken nefesi tükenmiş ihtiyarlarımızın tıkanan nefeslerini gülen yüzlerinizle açabilirsiniz ancak.

Genç iken çok çalışıp şekere, bala para veremeden ömür geçiren, ileride yerim ümidiyle çalışan yaşlılarımızın şekeri yükselmiş, doktorlar onları tatlılardan uzak tutuyorlar. İşte böyle bir zamanda onların tatlı ihtiyacını sizler tatlı dilinizle giderebilirsiniz.

İhtiyarlarımızın yüzlerinde zamanın bütün tarihini okuyabilecek çizgilerini güzellik salonlarının uzmanları düzeltemiyorlar diye üzülmeyiniz.

Onların yüzleri, sizin geleceğinizi size sunan yol haritasıdır.

Yükü taşıyan iki bacak zayıflar, kendini taşıyamaz olur ama oğluyla kızının dört ayağı onun dayanağı olur.

Çocuklarını kimselere muhtaç etmemek için bu yolda saçlarını ağartan anne ve babalar, gençliklerinde olan kendi siyah saçlarını çocuklarında görerek mutlu olurlar.

Toprağın altını üstüne çeviren, fabrikalarda demir parçalarıyla güreşen, dairelerde beyniyle dünyayı dolaşan ihtiyarlarımız bütün bu zahmetleri rahmete çevirip çocuklarının önüne yiyecek ve giyecek getirirken şimdilerde o yaptıklarının karşılığını görüyorlar ve aynı yerlerden çocukları getirip onların önüne koyuyorlar.

Selvi boylar, söğüt dalı gibi eğilirken geldikleri toprağı hatırlayıp toprak altına hazırlık aypan yaşlılara hazırlıklarında yardımcı olmalıyız.

Sırtlarındaki kambura faydalı olamayız ama amel defterlerindeki kamburları için Allah'a dua edersek bizim yavrularımız da bizim defterlerimizdeki kamburların silinmesi için dua ederler.

İhtiyarlarımızdan bir kısmının gözleri kapanınca daha önceleri hiç bakamadığı iç dünyasını görmeye ve yeryüzünde hiçbir turistin görmeyeceği güzel ve gizemli yerleri seyretmeye başlar da gördüğünün huzur verdiği şeyler yüz halterinden belli olur.

Eskiden rüyada gördüğü güzellikleri gözleri körelince uyanıkken de görmeye başlar.

Eskiden duyduğu güzel seslerin daha parlak ve güzelini sağılaşınca iç dünyasından gelen seslerde bulur.

Eklemlerden "Durma, acelen var. Azrail'in gelmesine az kaldı. Melek amel defterini eline aldı, kapatmak üzere, son tevbelerini yap" diye sesler gelir.

Bu ağrılar bizim için uyarıcı zillerdir.

Mide, dünya yiyeceklerini fazla almıyorsa inşaalah kendisini cennet nimetlerine alıştırmak içindir.

Tende ateşlerin yükselmesi yağları yaktığı gibi, canda pişmanlık ateşleri de günahların yanmasına sebeptir.

Güneşin minesinin solması gibi gül yanaklar soluyorsa, topraktan aldığını toprağa iade edip, gül yüzlü yavrularına dünyanın geçiciliğini yüzünde göstermek içindir.

İhtiyarlar bizim yaşayan, hareket eden, canlı tarih ve tecrübe kitaplarımızdırlar.

Onları çok iyi okuyalım ve koruyalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi