Muhtaç Olduğumuz İslâm Mektepleri
İSLÂMÎ bir cemaat Afrika'nın Bambara bölgesinde bir kolej açmış, zengin yerlilerin çocuklarını okutuyor, onlara Türkçe bile öğretiyormuş. Tebrikler, teşekkürler. Bu da bir hizmettir.
Bu gibi hizmetlerin Türkiye'nin düzelmesi konusunda doğrudan doğruya bir faydası olmaz.
Asıl ve esas olan, kendi ülkemizde Türkiyeli çocuklar için çok vasıflı okullar açmak, çok güçlü eğitim vermek, bu kurumlardan ülkeye ve İslâm'a hizmet edecek üstün, muktedir ve kudretli elemanlar yetiştirmektir.
Böyle bir şey mevcut şartlarda ülke içinde yapılamazsa, yakın ülkelerden birinde okul açılmalı, bilahare bunların sayıları (kaliteyi düşürmemek şartıyla) çoğaltılmalıdır.
Hangi ülkelerde böyle İslâm Mektepleri açılabilir?
Arnavutluk'ta, Makedonya'da, Kosova'da...Suriye'de... Belki başka yakın ülkeler de vardır.
Bu mektepler (mektep okul demektir) 1947'de kızıl komünist rejim tarafından kapatılmış olan Bulgaristan'ın Şumnu Nüvvab Medresesine benzeyecektir. Çocuklara, vaktiyle Devlet-i Aliye zamanında Galatasaray Sultanisi'nde (Lisesinde) olduğu gibi bir tür üniforma giydirilecektir.
Türkiye'nin, İslâm dünyasının, Batı'nın en kudretli, en ehliyetli, en liyakatli, en parlak hocaları burada öğretmenlik yapacaktır.
Bu mektebe en akıllı, en zeki, ruh soyluluğu bakımından en asil, en başarılı çocukları alınacaktır. Hiçbir yetersiz moloz alınmayacaktır. Bu konuda hatır gönül dinlenmeyecektir.
Bu lise, dünyanın en birinci lisesi olacaktır.
Öğrencilere şu yabancı diller öğretilecektir: Arapça, Farsça, (Bütün Osmanlı liselerinde okutuluyordu), İngilizce, seçmeli olarak bir Batı dili daha...
Ayrıca söylemeye lüzum yok, en mükemmel şekilde Osmanlıca öğretilecektir. İslâm mektebi mezununa Şeyh Galib Divanının Osmanlıca baskısını veya yazmasını vereceksin, rastgele bir safya aç, oku, metin şerhi yap diyeceksin; harika şekilde yapacak, aferinler, tahsinler alacak.
Okulda yüksek bilgi ve kültürün yanında yüksek ahlâk ve karakter verilecek.
Okulda sanat, estetik, güzellik eğitimi de verilecek.
Bu okullardan mezun olanların bir kısmı ileride yabancı dillerle düşünce ve kültür kitapları yazacak.
Onlara milyonlarca dolar teklif edilse bile rüşvet almayacaklar.
Onlar haram yemeyecekler.
Onlar Türkiye'nin yüz akları olacak.
Müslümanlar!.. Sizlere acı bir gerçeği bildirmek istiyorum:
Bizdeki Tehvid-i Tedrisat eğitim sistemi ile kurtulamayız.
İslâm eğitim demektir.
Rüşvet alan, haram yiyen, paraya tapan, zengin olmak için her dolabı çeviren, ihalelere fesat karıştıran, yalan söyleyen, emanetlere ihanet eden, rant yemek için kuduran, dışı yeşil içi kıpkızıl bozuk ve ahlâksız İslâmcılarla hep birlikte cehenneme yuvarlanırız.
İslâm'a hizmet edecek kadrolar ve elemanlar doğru ve dürüst olmalıdır; çok bilgili ve kültürlü olmalıdır, estetik ve sanat boyutları çok gelişmiş olmalıdır.
Bunların içinden geleceğin Salahaddin Eyyubî'leri, Şeyh Şâmil'leri, Emîr Abdülkadir'leri çıkmalıdır.
Allah için kurban, küp için kavurma zihniyeti bizi bugünkü zelil ve rezil hale getirdi.
İlle de İslâm mektebi... İlle de güçlü eğitim... İlle de bilgili, doğru, ahlâklı, faziletli, hikmetli, namuslu, iffetli, vasıflı Müslüman genç kadrolar.
Bozuk düzenin, kirli sistemin çarkları içine girmişiz. Haram rantlar yiyoruz. Düzenden yararlanıyoruz. Böyle İslâmcılık olmaz. Böyle İslâmcılık olmaz olsun!
Diyanet devrim yapıyormuş!
MÜSLÜMANLARIN büyük çoğunluğunun haberi yok ama Ankara'da Diyanet İşleri Başkanlığı'nda devrim çapında dehşetli çalışmalar yapılıyor. Bana inanmazsanız, Sabah gazetesinde okuduğum şu habere bir göz atınız:
"Amerikan Time dergisi "İslâm'ın Soft (yumuşak)Devrimi" başlığını verdiği yorum analizinde İran'daki İslâm devriminden 30 yıl sonra Müslüman dünyanın kendi içindeki modernleşme çabalarıyla bir devrim yaşadığını yazdı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 80 din adamıyla yürüttüğü, hadislerin yeniden yorumlanması ve doğruluğunun incelenmesinin önemine dikkat çekilerek "Ortaçağdan beri İslâm'a en entelektüel bakış bu" yorumu yapıldı. Çalışmada, kadınları erkeklerden daha az zeki gösteren hadislerin çıkartıldığı belirtildi." (22.03.2004)
Müslümanlar günü birlik yaşıyorlar, olup bitenlerin iç yüzünü bilmiyor, anlamıyor, anlamak da istemiyorlar.
Yıllardan beri Türkiye'de din sahasında şunlar yapılıyor:
1. Geneleksel İslâm'ı kaldırmak, onun yerine; Haçlıların ve Siyonistlerin istediği reforme edilmiş, light, ılımlı, sulandırılmış, evcil bir din getirmek.
2. Sünneti kaldırmak, büsbütün kaldırılamazsa erozyona uğratmak.
3. Herkesin kendi kafasına, hevasına, re'yine göre Kur'ân'dan mânâ ve hüküm çıkartmasına yol açacak bir zihniyeti yaygın hale getirmek.
4. Fıkhı ve mezhepleri kaldırmak.
5. Şeriatsız bir İslâm türetmek.
6. Müslümanların ashaba duydukları sevgi ve güveni yıkmak.
7. Feminist görüşler uğruna sahih hadisleri inkâr etmek.
8. Cihadı kaldırmak.
9. İslâm'ın tek hak, geçerli, muteber, doğru din olduğu inancını yıkıp, onun yerine "Üç ibrahimî din... Yahudiler ve Hıristiyanlar da cennetliktir..." gibi inançlar getirmek.
10. İslâm dinini, Siyonist ve Haçlı Batı alemine ve medeniyetine zarar veremez uysal bir ideoloji veya hümanizma haline dönüştürmek.
11. İslâm Ümmetini sekülerleştirerek Müslümanları yığın veya sürü haline getirmek.
Tekrar tekrar dikkatinizi çekerim. Diyanet 80 uzman ile hadîsleri ayıklıyormuş.
Diyanet bir din devrimi yapıyormuş.
Müslümanlar!.. Siz kaçıncı uykudasınız?
Maşaallah siz yatakta uyuyorsunuz, ayakta uyuyorsunuz, yürürken, konuşurken hep uyuyorsunuz uyuyorsunuz. Karada uyuyorsunuz, denizde uyuyorsunuz.
Lakin onlar uyumuyor. Gece gündüz çalışarak hadîsleri ayıklıyor. Hadîslerin ayıklanması ne demektir?
Bilmeyenler bilenlere sorsun.