Allah ve Rasulü’nün önüne geçmeyin
Tıpta koruyucu hekimlik birinci derecede önemli bir daldır. Çünkü Allah, insanları sıhhatli olarak yaratıyor. Bize düşen görev çocuğun sıhhatini mikroplara, soğuğa, gıdasızlığa karşı korumaktır.
Ahlaki yönden de bütün çocukları İslâm fıtratı üzerine yaratıyor. Bize düşen görev onun tertemiz gönül aynasını kirletecek şeylerden korumaktır.
İlkokulda öğretmen her gün çocuğunuzun üzerine mürekkep damlatarak elbisesini kirletse okula gider ve durumu önce öğretmenle görüşürsünüz, sonra müdüre de durumu bildirirsiniz.
Peki, çocuklarınızın beynine neler verildiğini hiç merak eder misiniz?
Elbisedeki lekeyi temizlemeniz mümkündür ama beynine bırakılan kir, çocuğun hortumcu, hırsız, kapkaççı, yağcı, kiralık katil, organ taciri, kadın taciri Cehennemlik vs.. olmasına sebep olabilir.
Onun için Rabbimiz Rum suresinin 30'uncu ayetinde yaratılışımızda bize verilen o özelliğin İslâm olduğuna işaret eder ve ona yönelmemizi ister. O fıtratın korunması için topyekûn eğitim seferberliği yapmamız gerekir.
31'inci ayette yönelmenin şeklini tarif ederken yürekten Allah'a yönelmemizin ardından bedenen de namazla Allah'a yönelerek müşriklerden olmamamız emredilir.
32'nci ayette de müşriklerin bir özelliğine dikkatimizi çeker ki o, en fazla sakınılması gereken özelliktir. O, da bölünüp parçalanma ve her grubun kendi yanındakiyle sevinme hastalığıdır.
Geçmiş hak dinlerde parçalanmalar meydana gelmiş, her grup kendi din kitabını kendisi düzenlemiş, altı yüzün üzerinde İncil ortaya çıkmış ve her grup kendisininkini en doğru olarak kabul etmiş.
Rabbimiz, bizim bu duruma düşmememiz için bu ayetleri ile uyarıyor. Bu uyarıya biz uymuşuz ve bir tek kitapta karar kılmışız. Dünyanın neresine giderseniz bütün Müslümanların elindeki kitap Kur'an'dır ve bütün Mushaflar arasında harf veya nokta farkı yoktur.
Bugüne kadar "Hocam bu Müslümanlar arasındaki ayrılıklar niçin? Neden hep parçalanan biz oluyoruz?" diyorlardı. Benim cevabım "Hayır, biz ayrı değiliz. Çıkarlarımız nedeni ile ayrı gibi görünürüz ama Kur'an'a, Sünnete, dinimize hizmet eden değerli mezhep imamlarına ve o yolda yürüyenlere dil uzatıldığında hemen bir araya geliriz." olurdu.
Biz şunlara dikkat edelim:
Hiç bir kitabı Kur'an'ın önüne geçirmeyelim.
Hiçbir insanı Peygamberimizin önüne geçirmeyelim.
"Hocam geçiren mi var ki?
Evet var. Farkında olmadan yapıyoruz bunu.
Kur'an veya Sahih sünnetin açık, net, yorumsuz bir şekilde bildirdiğiyle, batılı birinin sözü çelişse bazı hastalıklı insanlarımız, Kur'an'ın manasını batılının sözüne göre tahrifat yaparak yorumlamaya kalkar.
Meselâ, bir insanın yanında bir adam, Kur'an'a sataşan bir konuşmaya başlasa, ses çıkaran, cevap verenler çok olacağı gibi bazı insanlar ses çıkarmaz ama o ses çıkarmayanın şeyhine veya önderine laf edecek olursa müdahale eder. Bu da yanlışlardan biridir ve en büyüklerindendir.
Bir tanıdığım "Hocam, yeni taşındığım sitede beni hemen birkaç gün içinde filancı olarak tanıdılar ve öyle hitap ediyorlar" dediğinde hata, site sakinlerinin değil, hata, o izlenimi veren sana aittir. Sen o yönünü öne çıkarmışsın. İyi bir Müslüman olduğunu öne çıkarsaydın o Müslüman insanlar, senin hakkında "İyi bir Müslüman" diyeceklerdi" dedim.
Biz, Allah'ın bize uzattığı ve "Allah'ın ipi" (Âl-i İmran 103) diye isimlendirdiği Kur'an etrafında birleşir, örnek olarak da Rasülünü alırsak parçalanmayı önleriz.
Rabbimiz buyurur: "Ey iman edenler, Allah ve Rasülü'nün önüne geçmeyin ve Allah'tan sakının, şüphesiz Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir." (Hucurat Suresi: Ayet 1)