Başbakana Öfkeli de Diğerleri Çok mu Sakin!
Başbakana öfkeli diyorlar. Bir kısım çevreler bunu söylüyor ve şu soruyu kendilerine sormuyorlar: “Peki Başbakan öfkeli de diğerleri çok mu sakin?” Bu soruyu sorsalar, kendilerine olan saygıları artacak ama sormuyorlar. Kişi kendisine saygı duymayı bilmelidir.
Oysa siyasi liderler arasında en sakini yine Başbakan R. Tayyip Erdoğan’dır. Böyle söylediğim diye daha yazının sonuna gelmeden işte burasında belli bir kesimden ne küfürler ne hakaretler yiyeceğimi adım gibi biliyorum. Kötü söz sahibinindir, söylediklerini onlara geri iade ediyorum.
Evet, liderler içerisinde Başbakan R. Tayyip Erdoğan; en sakini, en beyefendisi, en saygılısı, en bilgini, en cesuru, en babası, en vicdanlısı, en insaflısı, en gözü yaşlısı, en duygulusu, en azimlisi, en gayretlisi, en emini, en tatlı dillisi, en duygulusu, en samimisi, en seveni, en insanı ve daha nice güzellikler varsa, hepsini uhdesinde bulunduran biridir.
Aksini iddia edenler, öncelikle aynanın karşısına geçip, kendilerine şu soruları yöneltmeliler; “Ben nelere kızıyorum?” “Başbakana söylenenler bana söylense ne yaparım?” “Üzerimde ne kadar kul hakkı vardır?” “Anama, babama, yakın akrabalarıma, fakir ve muhtaç insanlara karşı nasılım?” “Çocuklarımın mutluluğundan ne kadar çalıyor ve onları yalansız, dolansız helal rızıkla ne kadar besleyebiliyorum?” “Karıma gösterdiğim ilgi yeterli midir, başka kadınlara gösterdiğim ilgi kadar kendi karıma da ilgi gösterebiliyor muyum?”
“Birlikte çalıştığım veya çalıştırdığım elemanlar benden ne kadar memnun?” “Başında bulunduğum işime ne kadar sahip çıkıyorum, üzerimde bulunan emanetlere nasıl bakıyorum?” “Günde kaç kişiye yalan söylüyorum, kaç defa verdiğim sözleri tutuyorum?” “İftira ve yalanlara kulak vermekten kaç kere vazgeçtim?” “Size gelen haberleri araştırdıktan ve soruşturduktan sonra inanınız” ilkesine ne kadar uymaktayım?” “Dedikodu yapmak insan eti yemek gibidir olduğunu bildiğim halde kaç defa dedikodudan uzaklaşabildim?”
Daha böyle soruları çoğaltabiliriz. Başbakan insanüstü bir varlık değildir. Nihayet o da bizim gibi bir insandır. Onun da duyguları var, düşünceleri var. Bizler gibi insani organlar taşıyor. Bizim gibi yiyor, bizim gibi içiyor. Neden öncelikle herkes kendi sorumluluğunu yerine getirmesi gerekirken, başkalarının sorumluluğu üzerine ulu orta konuşur peki?
Maalesef; “konuşan” bir toplum değiliz, “homurdanan” ve “kavga” eden bir toplumuz. Yani öfkelenen sadece Başbakan ve muhalefet liderleri değil ki, televizyonlarda haber bültenlerini sunan ve özellikle de kartel medyasındaki tipleri gördüğümüzde hangimizin kafasında felaket senaryoları meydana gelmiyor? Suratlarından düşen bin parça ve öfkeleri gökleri sarmıyor mu? Onlar kime niye öfkeleniyor. Ekmek elden su gölden. Halkımızın yaşam seviyesinden ve yaşam ahlakından çok çok farklı bir düzende yaşıyorlar. Onlar kim adına ve kime ne diye kızıyor ve seyirciyi öfke seline boğuyorlar peki?
Çoğumuz kendi öfkesini görmediği için sadece Başbakanın kızgınlığını görüyor. Başbakan mitingler dışında ve kendisine atılan iftiralara cevap verirken sesini yükseltiyor. Elbet yükseltecek. Helal süt emmiş bütün vatan evlatları bilir ki, Başbakan lüzumsuz yere öfkelenmez ve kızmaz. Haksızlığa karşı durmak en belirgin karakteridir. Bunu yapıyor.
Gelelim liderlere; Devlet Bahçeli’nin bugüne kadar bir kere olsun, zerre kadar tebessüm ettiğini bilen ve gören varsa Allah aşkına fotoğrafını internet sitelerine göndersinler de “adam tebessüm etmeyi biliyormuş” diyelim. O kadar iktidarda kaldı, neden çıkıp da kendi icraatlarıyla övünmüyor da devamlı halka ve Başbakana hakaret ediyor. TBMM’de “bir tarla bostan yan gel Osman”dan başka ne yapıyorlar? Devlet Bahçeli’nin övüneceği hiç mi icraatı yok. Demek ki yok. Olsa neden hatırlatmasın.
Deniz Baykal’a gelince, adam tam bir felaket. Konuşmaya başlayınca ağzından çıkanı kulakları duymuyor. Hakaretler, küfürler, iftiralar, yalanlar, dolanlar gırla gidiyor. Hem de öfkenin zirvesinden hiç inmiyor. Dünyada yüzü kızarmayan pek çok insan vardır ama Deniz Baykal herhalde birinci sırayı alır. Şahsım olarak, vallahi de billahi de Baykal ve Bahçeli’den ürküyorum. Her an saldıracaklarmış geliyor insana.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.