Muhalefet bu değildir
Bir problemle karşılaştığınızda ya diğerlerinin çözümünün yanlış olduğunu söylersiziniz ya da kendiniz doğru çözümü gösterirsiniz. Bu durumda karşınızdakinin çözümünün yanlış olduğunu söylemenize gerek yoktur, problemle ilgilenenler bunu anlarlar. Günümüzde muhalefet sadece iktidarın yanlış yolda olduğunu söylüyor ama ne sorunların ne olduğu konusundaki teşhislerini ne de çözüm yolları hakkındaki önerilerini bilmiyoruz.
Muhalefet stratejisini yolsuzlukları ortaya çıkarmak olarak belirlemiş görünüyor. Gerçekte yolsuzluk bir zümrenin tekelinde değildir ve toplumsal bir olgudur. Bunu önlemenin yolu kişilerle uğraşmak yerine yolsuzlukları engelleyen bir düzen kurmaktır. Buna rağmen yolsuzluk yapıldığında bununla uğraşmak siyasetin değil adaletin görevidir. Bugünkü sistem ve toplumsal anlayış yolsuzlukları önlemekte yetersiz kalmakta, aksine bunu teşvik etmektedir. Bugün yolsuzlukla itham edilmeyen hiçbir zümre yoktur ve bu ithamlar kişilerin toplum tarafından dışlanmasına neden olmamaktadır. Bu durumu daha da genelleştirebilir ve kanun dışı davranışların ve adaletsizliğin doğal sayıldığını söyleyebiliriz.
Günümüzde dünya, tarihinde az rastlanan bir dönüşümü yaşıyor. Herkesin hem neler olduğu hem de gelişmelerin geleceği nasıl etkileyeceği konusunda ciddi bir fikri çalışma içinde olması gerekirken meydanlarda kişisel dedikoduların yankılanması ülkemizdeki yüzeyselliği haykırıyor. Oysa bizim dışımızdaki herkes bu büyük sorunun sebeplerini araştırmakla ve çözümler üretmekle meşgul. Bu krizin geçici bir rahatsızlık olmadığı, bir doğum sancısına benzediği ve yarının bugünkünden çok farklı olacağı konusunda yaygın bir kanı var. Herkes geleceğini inşa etmeye çalışırken biz ne inşa edeceğimizi bilmeden var olanı yıkmaya çalışıyoruz.
Günümüz düşünenlerin çağı olması gerekirken konuşanların gözde olduğu bir çağa dönüştü. Çünkü konuşmak ödüllendiriliyor düşünenlere hindi muamelesi yapılıyor. Yepyeni bir durum eski kavramlarla ve eski değer yargılarıyla açıklanıyor ve bu yönde çözümler üretiliyor. Muhalefet yeniliğin temsilcisi olması gerekirken eskiyi bile aratacak bir çizgi izliyor.
Bir başka muhalefet, DTP, Türkiye’nin hatta dünyanın tek sorununun Kürt sorunu olduğuna inanmış görünüyor. Üstelik bu sorunu dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak değerlendiriliyor. Söylemlerinde ne Türkiye ne de Dünya yer alıyor. Kimlik siyaseti yaparken Kürtleri mi temsil ediyorlar yoksa kendi konumlarının ve egemenliklerinin sürmesi için mi çabalıyorlar belli değil. Birisi onların taleplerini aşan ölçülerde Kürt sorunu çözerse yapacakları ve söyleyecekleri hiçbir şey kalmayacak. Çünkü sorun sadece kimlik sorunu değil orada yaşayanların özgür bir birey olmalarını sağlamak ve bugün onları temsil ettiğini söyleyenlerin ayrıcalıklarına son vermektir. Muhalefet hem düşüncelerin derinliğiyle, hem üsluptaki zarafetle, hem de geçmişle değil gelecekle ilgilenmesiyle iktidardan farklı olmalıdır. Kendisini iktidarın yaptığı binaları yıkmakla görevli bir buldozer gibi görmek yerine çağdaş, estetik ve konforlu bir bina yapmaya uğraşmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.