Seçime giren partiler, kendi güçleri nispetinde mitingler yaptılar ve seçmenleriyle buluştular. Fakat medya iki partinin mitingiyle çok yakından ilgilendi. Biri AK Parti, diğeri CHP. Her iki partinin de birbirlerine söylediklerini yaklaşık 40 gündür izliyoruz.
Halkımızın büyük ekseriyetinin teveccühü ise AK Parti’ye idi. Başbakan R. Tayyip Erdoğan, devlet-millet kaynaşması adına siyasi tarih boyunca hiçbir partinin yapamadığını yaptı ve 81 vilayeti dolaşarak halkla kucaklaştı. Esas olan da buydu.
Bizim milletimizin siyasi değerlerinin arasında liderlerin ayaklarına gelmesini istemek vardır. Milletin ayağına giden lider, onların emrinde olduğunu ifade için gider. Başbakan da milletin bir ferdi olarak bu görevini en iyi şekilde yerine getirmiş ve getirmektedir.
R. Tayyip Erdoğan bütün konuşmalarında, partinin sahibinin millet olduğunu söylemiş ve halk iradesinin üzerinde herhangi bir iradenin ülkeyi yönetip yönlendiremeyeceğini dile getirmiştir. Milletin duymak istediği de işte bu ifadelerdir.
Halkımız ayrıca bunları duymakla yetinmez, söylenenleri yerine getiren bir lider ister. İşte bu yüzden AK Parti mitingleri çaka çaka dolmaktadır. AK Parti mitingine katılan insanlara bakarsınız, hepsinin de katılma sebebinin birinci sırasında, devlet ve millet bütünlüğü yer alır.
İstanbul’da yapılan mitingleri hemen herkes izlemiş ve yine her insanımız bir kanaat sahibi olmuştur. Ben de olabildiğince mitingleri izlemeye çalıştım. CHP mitinginde güne damgasını vuran slogan; “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganıydı.
İktidarı yıpratmak isteyen ve Ergenekon çetesi tarafından organize edilen mitinglerin sloganı, CHP mitinginde de sıkça dile getiriliyordu. Oysa Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir vatandaşımızın laiklik denilen sistemle bir problemi olmamıştır. Laikliği problem haline getirenler, laikliğin rantını yemek isteyen çevrelerdir.
CHP’nin seçim otobüsünde yazan afiş de bir garipti. “Önce iş, ahlâk ve insan” yazıyordu. Söylediklerine kendileri bile inanmaz bu adamların, milletin nasıl inanacağını zannediyorlar, o da çok garipti. Ne diyorlar, “Önce iş, ahlâk ve insan.”
Önce “iş”e bir bakalım. Hangi iş? Bugüne kadar ülkenin neresine bir çivi çaktılar da işten söz ediyorlar. Yapılan işleri tarumar etmekten ve milleti açlığa-kıtlığa sevketmekten başka ne iş yapmışlardır. Mesela Deniz Baykal, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı olur olmaz, dönemin Maden Teknik Arama genel müdürünü görevden alıp, MTA’nın bütçesini nerelere harcamıştır. Bunun hesabını verebilirse, işten söz edebilir.
Gelelim “ahlâk” meselesine. Türkiye’nin neresinde CHP’li belediyeler var, hepsini tek tek bilmiyorum. En iyi bildiğim İzmir. Bugün Devlet Denetleme Kurulu, Özfatura’dan sonraki dönemi incelemeye kalksa, belki yıllar süren davalar ortaya çıkacaktır.
Haydi bundan da vazgeçtik. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, İzmirlilerin arsenikli su içtiklerini açıklamasaydı, acaba İzmirliler daha ne kadar nasıl bir su kullandıklarını bilmeyeceklerdi. Gerçi hâlâ yine aynı suyu kullanmaya devam ediyorlar ve bir çözüm de bulunmuş değil. Peki, bu nasıl bir “ahlâk” anlayışıdır.
Geçen İzmir izlenimlerimi okuyan ve İzmir’de oturan Fatma hanım; “Bir kilo ıspanağı defalarca yıkıyoruz ve hâlâ emin olamıyoruz. İzmir’e hiçbir şey istemiyoruz, suyumuzu halletsinler yeter” diye isyan ediyor ve şunları söylüyordu. “İzmir Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin, mutlaka el değiştirmesi lazım, biz artık bu insanlardan hiçbir hizmet beklemiyoruz, yıllardır arsenikli sularla sağlımızı mahvettikleri yeter.”
Gelelim “insan” boyutuna. Gerçi insan boyutu bakımından sadece İzmir örneği bile yeter ama biz mitinge dönelim. Madem öncelikleri insan da neden mitingde ne il başkanı, ne de belediye başkanlığına aday olan Kılıçdaroğlu hiç konuşmadı. İstanbul’a Deniz Baykal mı başkan olacak, yoksa Kılıçdaroğlu mu? Bu nasıl bir insanlık anlayışıdır.
AK Parti’nin mitinginde öyle mi oldu? Hayır, önce il başkanı konuştu, arkasından Kadir Topbaş kürsüye geldi ve son olarak da Başbakan konuştu. İnsana saygı işte böyledir. Halk, şehrini idare eden kişileri dinlemek ister. Sadece bu örnek bile CHP zihniyetinin insana bakışını göstermesi bakımından yetmez mi?..