Rehabilitasyon - Aday profili
Seçim sonuçları analizinde bugün iki konu üzerinde durmak istiyorum:Birinci konu Rehabalitasyon konusu: Allah'a şükür, toplumumuz son derece bilinçli davranıyor. "Göbeğini kaşıyan adam" ya da "bidon kafalı" olanlarımız bile, müthiş bir psiko-terapist gibi, seçimleri, rehabilitasyon seansına dönüştürüyor. Pazartesinden bu yana, "Oh bee, nasıl rahatladık" cümleleriyle başlayıp biten kaç yazı okudum. Meğer vatandaştan ümit kesmişlermiş, "Bu iş askerle olur olursa, olmazsa bırakıp gitmek lazım bu memleketi" diye düşünmektelermiş. "Bu memleket adam olmaz, imkanı yok bu adamların sandık yoluyla gitmelerine, kazık çaktılar memlekete, o zaman bize gitmek düşüyor", diye sızlanmaktalarmış. Ve 29 Mart imdada yetişmiş. Sandık, AK Parti'ye "dur" demiş, ve onlar rahatlamış. "Bizim de bu memlekette yerimiz var, seçmen bizi anlıyor ve bize hak veriyor, meğer seçimlerle oluyormuş" noktasına gelmişler.
Bütün bunlar iyi, çok iyi.
O kesimin rahatlaması çok iyi.
En azından Ergenekon duyguları gerilemiş oluyor.
Yoksa memleket, Yavuz Donat'ın ifadesiyle "gaz sıkışması" yaşıyormuş.
Ne demezsiniz!
Bu milletin siyasi bilincine şapka çıkarmaz da ne yaparsınız?
Bir günde, koca koca insanları rehabilite eden bir millet...
Bir de, göbeğini kaşıyan adam diye alay edilmez mi?
Alın işte, sizin kaç zamandır milletin çocuklarına eğitim hayatını zehir etmenizde en küçük bir gerileme olmadı, milletin bilmem yüzde kaçının çocuklarının bundan dolayı memleketi bırakıp başka diyarlarda eğitim imkanı araması, sizleri azıcık rahatsız etmedi.... Millet daralınca siz genişliyorsunuz, ama siz daralınca millet size bir 29 Mart armağanı sunmakta gecikmiyor.
Bunun refleksif tepkisi "Yaşasın millet!" olmalı değil mi?
***
Üzerinde durmak istediğim ikinci konu, milletin aday profili üzerinde gösterdiği titizlik olacak.
Bana göre bu seçim ve her seçim, milletin, aslında bir ortalama aday profilini tercih ettiğini ortaya koyuyor.
Türkiye şartlarında parti tercihi önemli, orada ciddi bağlılıklar ve rezervler de önemli ama, en azından duygu itibariyle toplum, benimsediği aday profili nerede olursa olsun, ona saygı duyuyor, bunu ifade ediyor.
Aday profili, geçişken partiler arasında ise oy kaymasına ve benimsenen aday üzerinde yoğunlaşmaya yol açabiliyor.
Nedir mesela toplumun benimseyeceği aday profili?
Şunlar söylenebilir:
Dürüstlük. Güvenilir olmak. Kirlenmemek. Yolsuzluk vs gibi şaibelerle yaralanmamak. Hizmet kalitesi. Samimiyet. Halka yakınlık. Halka tepeden bakmamak, Halkla iletişime önem vermek. Halkın değer yargılarına önem vermek. Halkla çatışmamak. Halkın sorunlarını küçümsememek. Adam gibi adam olmak.
Kabataslak profil bu.
Bu profilde bir insan, CHP'de bile olsa, bir AK Partili seçmen, belki oy vermeyi düşünmüyor ama, "İyi adam" demeyi ihmal etmiyor. Hatta, "Keşke benim partimde olsa" diyor.
Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'da yakaladığı duygu budur.
Vaktiyle Tayyip Erdoğan da, böyle bir duygunun dalgaları üzerinde yükselmiş, çok farklı toplum kesimlerinden oy alabilmişti.
Mesela şu sıralar Numan Kurtulmuş'un farklı toplum kesimlerinde bıraktığı izlenim, böyle bir saygıyı ihtiva ediyor.
Ya da hatırası henüz sıcak olan Muhsin Yazıcıoğlu'nun duygu karşılığı tam anlamıyla böyledir.
Biraz önce geçişkenlikten söz ettim.
Bizde, Sağ'dan Sol'a geçiş zordur. Burada inanç ekseninde ciddi farklılaşmalar vardır. Ama "inanç ekseni" arka plana itildiğinde, aday profilinin özellikleri öne çıkar ve Sağ'dan Sol'a, veya Sol'dan Sağ'a bile akışlar olabilir. İstanbul'da CHP, "çarşaf açılımı" ile, sağ - muhafazakar seçmeni, inanç ekseninden alıp, aday profilini değerlendirme noktasına taşımak istedi, ortada bulunan seçmen üzerinde bu etkili de oldu.
Ama, diyelim AK Parti, Saadet, MHP, DP, BBP gibi geçişkenliğe daha müsait partiler arasında aday profili sebebiyle oy kaymaları daha kolay olabilir.
29 Mart seçimlerinde, birçok ilde MHP'nin başarısı, aday üzerindeki itina ile ilgilidir. Şu denebilir: MHP, o illerde, AK Parti'ye oy vermiş seçmenin önüne, onun AK Parti'den bekleyip de bulamadığı aday profili ile çıkmıştır. Uşak'ta, Manisa'da, Balıkesir'de MHP, Yalova'da DP bunu başarmıştır. Diyelim Kayseri'de, Konya'da ise, AK Parti, AK Parti'ye yakışır adayla toplum önüne çıkmış ve başarı sağlamıştır.
Antalya'yı dinledim:
-AK Partili seçmenin eli ilçe belediyelerindeki adaylara oy vermeye gitmedi, denildi, bir kısmı da "kerhen" verdi, CHP'nin rövanş duygusu kazanmasın diye... Ama yetmedi.
Netice itibariyle, Türkiye genelinde AK Parti'nin kayıpları, önemli ölçüde, aday tespitinde kendi profilini kaybetmiş olmasından, buna karşılık diğer partilerin adaylara gösterdiği itinadandır. Toplumun mesajları değerlendirilirken üzerinde en çok durulması gereken konu sanırım bu olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.