Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

CHP ve çarşaf, başörtüsü, türban

CHP ve çarşaf, başörtüsü, türban

CHP'nin güven sorunu

29 Mart'la birlikte CHP'nin önüne bir "Açılım" sorunu çıktığı belli. "Açılım" seçimlerden önce başladı hiç şüphesiz. "Çarşafa 6 oklu rozet" takmak, bir açılımın habercisi oldu. "Açılım"ın mimarları, bu eylemi, iki alana izah etmek durumunda idiler:
Bir alan, CHP içindeki karşıtlardı. Çarşaf, başörtüsü, türban, giyim - kuşam, CHP'nin hassas alanlarıydı. Kılık - kıyafet devrimi, Anayasa'nın 174'üncü maddesi içinde koruma altına alınıyor, zaman zaman diğer partilere karşı anayasal suçlama zeminini oluşturuyor, zaman zaman askeri muhtıraların ilk maddeleri arasında yer alıyor ve CHP de, kadim zamanlardan beri, Çin Seddi gibi bu devrimlerin arkasında duruyordu.

CHP ideolojisi, bu kırmızı çizgilerden oluşmuştu ve CHP'de onun bir kitlesel karşılığı vardı.

Onlara, "Bu aslında..." diye başlayan hangi cümleler kurulacak ve bu açılımın devrim çizgilerini ihlal anlamına gelmediği anlatılacaktı?

CHP içinde bu iş, sancılı da olsa, seçim sürecinde bir ölçüde aşıldı. Nejla Arat gibileri tepki koydu, ama sonra sustu. Nur Serter gibileri, "Seçimde bunlar meşrudur" oportünizmi ile izaha sığındı. Baykal gibileri de, "Canım devletin kırmızı çizgileri devam ediyor, ama bizim, bu vatandaşların varlığını tanıyor olmamızın ne mahzuru var!" diyerek, "Açılım"ı bir başka platformda meşrulaştırdı.

CHP içinde iş bitti mi, ben sanmıyorum. "Açılım"ın boyutlarındaki gelişmeye göre, sancı daha yaşanacak.

Tam da bu noktada, ikinci grubun "Açılım" konusundaki tavrı şekilleniyor.

Çünkü ikinci grup, bizzat bu açılıma hedef olan insanlardan oluşuyor.

Çarşaflılar, başörtülüler, türbanlılar, kılık - kıyafetleri kurulu düzen açısından yasa dışı olarak görülenlerden...

Onlardan bir bölümü, işin siyasi hesap boyutunda kalanlardır. Bunlar, bir yakınları CHP'den aday gösterilmişse, yani onlara siyasi bir rant sunulmuşsa, ve başörtüsü yasağından o güne kadar herhangi bir darbe alarak, bilinç boyutunda bir algı oluşmamışsa, her şeye fit oldular. Hatta "Açılım" tartışması onların dünyasına kadar bile ulaşmadı. Onlar kafile kafile ordan oraya taşındılar.

Diğer grup, başörtüsü yasağını kendileri, çocukları veya yakınlarının bedeninde hisseden kesimdir. Türkiye'de bu alanda yaşanan tartışmaların farkında ve bu noktada CHP'nin üstlendiği negatif misyonu gören, CHP'nin değişmesi halinde Türkiye'de pek çok şeyin değişebileceğini düşünen, ama bu alanda gerçek bir açılım olmadığı takdirde, işin sade bir siyasi oportünizm boyutunda kalacağını bilen insanlardır.

Bunların gündemindeki soru şudur:

-CHP'nin açılımı neyi kapsıyor?

Bu sorunun içinde de şu ayrıntılar var:

-Açılım sadece bir varlık kabulünden mi ibaret? Yani tepeden, Türkiye'nin hakimi ve sahibi, tüm meşruiyet alanlarının tayin yetkisini elinde bulunduran bir grup olarak, "Bu kıyafet, Türkiye'nin bir gerçeği, bunu kabul edelim. Bu bile onlar için bir lütuftur ve bu lütfun karşılığı oy olarak bize geri dönecektir" hesabından mı ibaret?

-Açılım, sadece "geleneksel"in ve o da "kamusal olmayan alanda" kabulünü, buna karşılık, nasıl genişleyeceği birilerinin keyfine bağlı olan "kamusal alan"da yasakların devam etmesini mi öngörüyor?

-Açılım, "yukarıdan aşağıya" bir iradeyi mi, yoksa, toplum taleplerini öngören bir "sistem reorganizasyonu"nu mu ifade ediyor? Yani "Yasaklar yanlıştı, topluma dayatmaydı, anti demokratikti, hukuk dışıydı, kimsenin toplum bünyesine aykırı bir yasağı koyma hakkı yoktu"dan mı yola çıkıyor, yoksa "Yasağı koyan irade yerli yerinde duruyor, bizimkisi sadece lütufkar bir esneme" yaklaşımını mı sergiliyor?

Bu sorular yerli yerinde duruyor.

CHP'ye oy veren bazı toplum kesimlerinin seçimler sonrasındaki duygu patlamasına bakanlar, orada, "Açılım"dan çok uzak bir "ideolojik kemikleşme" olduğunu gözlemliyor.

Bence 29 Mart seçimlerinde en sembolik sonuç, Antalya'da Mustafa Akaydın'ın seçilmesi ve onun etrafında oluşan duygu patlamasıdır. Akaydın'la açılım yanyana durmuyor ne yazık ki.Hatta tam zıt kutuplara düşüyor. Soru şu: Açılım Mustafa Akaydın'a açılmış mıdır acaba?

Bu değerlendirmelerin içinden de "CHP'ye güven sorunu" çıkıyor.

Bir yandan biliyoruz ki CHP, laikçi kimlik siyaseti sebebiyle, belli toplum kesimlerinin misyon beklentisi ile bütünleşti.

Öte yanda ise "Açılım"ın tam bu noktada bir misyon esnemesini öngörmesi gerekiyor.

Bu durumda CHP'ye kim güven duymalı?

Ben, Baykal'ın "berzah"ta durduğunu ve önümüzdeki süreçte çok zorlanacağını düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi