M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Darbeler ve Müslüman zenginler

Darbeler ve Müslüman zenginler

Darbeler

Bendeniz 27 Mayıs 1960 darbesini gördüm. 12 Mart 1971'de yurt dışındaydım ama darbenin sillesini yedim, sahibi bulunduğum iki günlük gazete süresiz olarak kapatıldı. 12 Eylül 1980 darbesini de gördüm. 28 Şubat post-modern darbesini gördüm ve yaşadım.

Üç darbede hukuk ve insan hakları ayaklar altına alınmıştı.

27 Mayıs'ta, halkın seçtiği bir iktidar hukuk, adalet ve insaf dışı metodlarla alaşağı edilmiş; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, büyük bürokratlar, Genelkurmay Başkanı ve daha nice kimse tutuklanmış, Yassıada'ya tıkılmıştı.

Bu darbelerin özellikleri nelerdi?

1. Hukuka ve adalete aykırı idiler.

2. Demokrasiye, millî iradeye aykırı idiler.

3. Adalete ve insafa aykırı idiler.

4. Çok haksızlık ve zulüm yapılmıştır.

5. Türkiye'nin millî menfaatlerine aykırı idiler.

6. Müslüman çoğunluğun hakları ve hürriyetleri ayaklar altına alınmıştır.

7. Bu darbelerin her biri ülkemizi, halkımızı, devletimizi en az on sene geriye götürmüştür.

8. Bu darbelerin hiçbiri meşru ve haklı değildi.

9. Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan zalimane bir kararla feci şekilde idam edilmişlerdir.

10. Yassıada Yüksek Adalet Divanı bir komedi idi. Muhakemelerde adalet ve hukuk kuralları ve ilkeleri ayaklar altına alınmıştır.

11. 27 Mayıs darbesinden sonra Sivas ve Erzincan'da Toplama Kampları kurulmuş ve büyük sayıda din hocası, tarikat mensubu buralara tıkılmıştı.

12. Her üç darbeden sonra basın hürriyeti ayaklar altına alınmıştır.

13. 27 Mayıs'tan bir müddet sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Kürsüsü Başkanı Ord. Prof. Dr.Ali Fuad Başgil zindana atılmıştır.

14. Kanunlara aykırı olarak evler aranmış, insanlar tutuklanmıştır.

15. Darbeden sonra yakalanan İçişleri Bakanı Namık Gedik, sorgulanırken işkence edilmiş, öldürülmüş ve cesedi pencereden atılmıştır. Rapor:İntihar etti!..

Bugün bazıları bunları bilmez ve hatırlamaz görünerek bazı tutuklamaları, muhakemeleri şiddetle kınıyor. Hiç utanmıyorlar. Günümüzde Avrupa standartlarına, hukuk ölçülerine riayet edilmektedir.

1. Güçlü deliller, karineler olmadıkça kimse tutuklanmıyor.

2. Arama yapılırken, tutuklanırken zanlıların yanlarında avukatlarının bulunmasına imkan tanınmaktadır.

3. Kimse dövülmüyor, kimseye sövülmüyor, kimseye işkence ve eziyet edilmiyor.

4. Göz altına alınanlardan bir kısmı hakimler tarafından serbest bırakılıyor.

5. Hapishanede hastalananlar hemen hastahaneye kaldırılıyor.

6. Yassıada mahkemesi ile Silivri mahkemesi mukayese edilsin, başka bir şey demem.

7. Bugünkü gözaltına almalar, tutuklamalar, yargılamalar hep hukuk dairesi içinde yapılmaktadır.

Vicdansızlar, iz'ansızlar, ahlâksızlar, insafsızlar; son derece ağır ve vahim iddiaları, delilleri, karineleri, şahitleri, telefon ve bilgisayar kayıtlarını, sahih belgeleri ve bilgileri görmezlikten geliyor ve zulüm ve haksızlık var diye yaygara kopartıyor.

Onlar yeni 27 Mayıs'lar, 12 Mart'lar, 12 Eylül'ler, 28 Şubat'lar olmasını istiyor.

Onlar yeni zulümler, yeni haksızlıklar, yeni zorbalıklar olmasını istiyor.

Alkolik Rus gençleri

Üç hafta kadar oldu, bir gün öğleden sonra Divanyolu Caddesi'nde yedi sekiz genç gördüm. Rusça konuşuyorlardı. Hepsinin de ellerinde birer litrelik kocaman içki şişeleri vardı. Herkesin arasında açıkta şişeleri kafalarına dikip dikip içiyorlardı. Alkolikler içmezlerse ağır şekilde hastalanır, ağızlarından köpükler saçarak, bütün vücutları tir tir titreyerek yere yuvarlanır, debelenmeye başlar.Buna tıp dilinde delirium tremens denir.

İçki, Rusya'nın bir numaralı felâketidir. O ülke batarsa öncelikle bundan dolayı batacaktır.

Bizdeki bir kısım çağdaşlar da ülkemizi içki tüketimi ve alkolizmi konusunda Rusya'ya benzetmeye çalışıyor.

Alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı gibi bir bağımlılıktır. Alkolik bir insan kesinlikle iflah olmaz. Tedavisi için büyük zaman ve büyük masraf gerekir.

Bir toplum alkolik olursa yıkılır.

Her içki içen alkolik değildir ama alkolik olma ihtimali vardır.

ABD'nin sabık başkanı Bush eskiden alkolikmiş, sonra tevbe etmiş bırakmış ama uzun yıllar zil zurna içmenin bıraktığı ârızalar beyninde kalmıştı. Dünyayı ne hale getirdi, herkes biliyor.

Rusya Federasyonu'nu gezenler bilir, iyi havalarda gençlik sokaklarda, meydanlarda içer içer içer, sabah olunca çöpçüler kamyonla içki şişesi toplar.

Sevgili çocuklarımızı, gençlerimizi içki belâsından korumamız lazımdır.

Çağdaşların içkiyi bir uygarlık sembolü olarak göstermeleri çok yanlıştır.

Vaktiyle, sudan fazla şarap içilen Fransa'da Mendes-France isminde Yahudi kökenli bir başbakan vardı. Hiç alkol içmezdi, bol bol süt içerdi.

Türkiye'miz bir sarhoşlar, sarhoşluk ülkesi haline gelmesin. Halkımızın parası alkole gitmesin, sağlığı bozulmasın.

Bundan seksen sene önce ABD alkolü yasaklamış, lakin başa çıkamamıştı.

İçkiye karşı olmak için Müslüman olmak gerekmez.

Müslüman Zenginler Nelere Para Vermeli?

Sevgili Müslümanlar!.. Bazı şeyleri müftülere, fakihlere sormaya lüzum yoktur, vicdanlarımıza sormamız yeterlidir.

Soru: Bir Müslümanın evinde ahlâksız, rezil, müstehcen, iffet ve hayâya aykırı programlar seyretmesi caiz midir?..

Müslümanın vicdanı bu soruya elbette caiz değildir cevabını ânında verecektir. Ekranlarda dine ve ahlâka aykırı sahneler sergileniyor. İçkiler, şehevî danslar, karının kocasını kocanın karısını aldatması... Dinsizlik, densizlik, küfür, fısk, fücur...

Dinimiz bunlara cevaz ve izin veriyor mu? Vermiyor... Milyonlarca Müslüman bunları umursamazca, sorumsuz bir şekilde seyrediyor, bazen kahkahalar atıyor, zevk ve hazdan dört köşe oluyor mu? Oluyor...

Müslüman toplum İslâmî yaşayış tarzından maalesef son derece uzaklaşmıştır.

Parası ve serveti olanların zihniyeti şudur: Madem ki, param var, canımın istediğini yaparım...Din böyle mi diyor?

Parası var, 100 bin dolarlık çok lüks bir araba alıyor. Halbuki 35 bin dolarlık bir araba ona yeter, onun ihtiyacını karşılar. Aradaki 65 bin dolar lükstür, israftır, haramdır.

Öyle Müslüman zenginler varmış ki, saray yavrusu evlerindeki tuvaletlerde Avrupa malı lüks tuvalet kağıtları asılıymış. Bu adamlar ve kadınlar kendilerini Nemrud ve Firavun mu sanıyor?

Zenginzâde Mahmud beyin altında Porsche otomobil var. Geziyor, tozuyor gurur ve kibir içinde. Böyle bir şey Müslümana yakışır mı? Ben onlara ikinci el oto pazarından külüstür bir Anadol alın demiyorum ama her şeyin bir sınırı var...

İyi, şuurlu, uyanık, vicdanlı, akıllı, sağduyulu Müslüman için yemek nedir?.. Yaşamak için yenir, vücudu ayakta tutmak için yenir, ihtiyaç kadar yenir.

Bazılarımız yemeyi içmeyi din haline getirmiştir. Ye ye ye... İyi ye, çok ye, lüks ye, lezzetli şeyler ye, durmadan ye, patlayıncaya kadar, tıksırıncaya kadar ye, hastalanıncaya kadar ye... Bu zihniyet Müslümana yakışır mı?

Müslüman zengin, kitap okumuyor, kültür ve sanat tarafı yok, sırtındaki elbise beş bin dolarlık... Zerduz (altın işlemeli) elbise giyse ne olacak? Nihayet kitap okumaz, ilim ve irfansız, sanatsız ve kültürsüz bir para hamalıdır o.

Müslüman bir zengin nelere büyük para verebilir?

1. Kitaba: Zengin bir kütüphanesi vardır, serveti müsait olduğu için her ay on bin dolarlık kitap alır.

2. Sanata: Hüsn-i hatta, tezhibe, kıymetli porselene, madenî eşyaya ve saireye.

3. Sanat ve kültür değeri olan eşyaya: Antika halı, harika bir sedefli oda takımı, akaju ağacından bir kütüphane, dillere destan bir Süleymaniye mangalı gibi.

4. Sınırları aşmamak şartıyla sanat kıymeti, estetik değeri olan bir otomobil.

5. İslâm-Osmanlı mimarîsine göre yapılmış bir Türk evi. Görenler hayran kalıyor.

Bunların dışındaki magandaca, zontaca, türedice masraflar, lüksler Müslüman zengine yakışmaz.

Zenginlerimiz boş vakitlerde müzeleri gezmeli, İstanbul'da ve başka yerlerde kültür ve sanat turlarına katılmalı, yabancı ülkelere kültürel seyahatler yapmalıdır.

Bir Pazar günü meselâ İznik caddelerini ve meydanlarını İstanbul'dan, başka yerlerden gelmiş Müslüman zenginlerin otomobilleri doldurmalı, İznik çinisi dükkan ve atölyelerinin önünde kuyruklar oluşmalı ve bol bol sanat eşyası satın alınmalıdır. Bunları yaparlarsa, Türkiye'nin en güzel ve lezzetli köfte ve ızgara lokantası olan İmren'de mâaile lezzetli bir yemeği hakkederler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi