Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Aksa’nın çığlığı

Aksa’nın çığlığı

İsrail politikalarına genel olarak 'muravage' yani mugalata politikaları denmektedir. İsrail gelmiş geçmiş bütün Makyevalist politikacıların üstadıdır. Obama'nın çift devlet modeli vurgusuna mukabil İsrail kazan kaldırıyor ve inanılmaz çıkışlarda bulunuyor. Avigdor Lieberman, 2002 yılında Beyrut'ta kabul edilen Arap Barış Planı hakkında inanılmaz sözler sarf etmiştir: Araplara İsrail'in imhası için reçete. Yeni İsrail yönetimi kurulur kurulmaz şöyle bir mesaj verdi: Araplar İsrail'i katıksız bir Yahudi devleti olarak kabul etsinler. Bu aslında Ehud Olmert'ten kalma ve devretme bir politika. Dolayısıyla bu provokatif bir çağrı ile aslında iki devletli taleplerin önünü kesmek istiyorlar. Araplar İsrail'den isteyeceklerine İsrail Araplardan olmayacak ve yapılmayacak isteklerde ve taleplerde bulunuyor. Kısaca tacizkar talepler öne sürüyor. Barışta gönlü olmadığı belli. Lieberman için Netanyahu'nun 'soytarısı' diyorlar. İkincisi, Netanyahu'nun yaklaşımı ve Filistin meselesinin halli için yeni bir şart ileri sürmesidir. İran nükleer programı halledilmeden Filistin meselesi askıya alınacaktır. Obama'nın Mısır, Ürdün ve İsrail liderlerini bu mesele için ayrı ayrı Washington'a davet etmeden Lieberman gerçekten de yeni Amerikan yönetimini aşağılayan ve onları Filistin yerine koyan yani hiçe sayan bir açıklama yapmıştır: Biz ne dersek ABD onu yapar. Bu da aslında tam da Carter'ın tanım ve teşhisine uyuyor. Carter, 'devlet başkanı da olsa kimse ABD'de İsrail'e hayır diyemez' demişti. İkinci olarak, yapı olarak İsrail'in Apartheid rejimi olan Güney Afrika ırkçı rejiminden daha kötü ve pervasız olduğunu söylemişti. Niye olmasın ki? Kur'an-ı Kerim 114 surenin yaklaşık 50'sinde Yahudilerden ve İsrail oğullarından bahsetmektedir.

Batılılarla birlikte Hilafet'i yıkan Yahudilerin kızıl elması veya ebedi rüyası Müslümanlara ait Hilafet yerine beynelmilel Yahudi devletini tesis etmektir. Bu evrensel Yahudi devleti ise onlara göre dünya hilafeti ve Davud ve Süleyman (Aleyhisselam) devletinin varisi olacaktır. Üçüncü Süleyman Tapınağı ile birlikte ikinci Süleyman devletini kuracaklardır. Yeryüzü Krallığını kurmak istiyorlar. Mezbahta kesilen kurbanlara paralel olarak goyimler de Knesset'e yüz süreceklerdir ve onun idaresine boyun eğeceklerdir. Hepsine birer tasma takılacaktır. Selefi Enver Sedat'ın yaptığını yapmadığı için Lieberman,' İsrail'e gelmezse Mübarek'in canı cehenneme' demişti. Su sözler söz konusu şuuraltını ve zihniyeti temsil ediyor. 'Bize boyun eğmeyenin cehenneme kadar yolu var' demektir. Dolayısıyla burada Mübarek ile Obama arasında hiçbir fark yoktur. Hatta Clinton Beyaz Saray'da iken 1996 ile 1999 yılları arasında İsrail'de hüküm süren ve başbakanlık yapan megaloman yani manyak tabiatlı Netanyahu'nun davranışlarından şikayet etmiş ve şöyle demiştir: "Sanki biz onun konumunda o da bizim konumumuzdan konuşuyordu. Bize bir şeyler telkin etmeye ve dikte ettirmeye çalışıyordu..." Şimdi Netanyahu bunu kendisi yerine maşa olarak kullandığı Lieberman baykuşuna yaptırıyor. Bugün en güvercinlerinden en radikallerine kadar İsrailli liderlerin birinci derecedeki düşmanı İslam'dır. Şimon Peres vaktiyle şöyle demiştir: "İslam kılıcı kınından çıkmış olduğu halde bölgede barış olmayacaktır. İslam kılıcını kınına sokmadan geleceğimizden emin olamayız.." Hazreti İsmail'den beri adamlar Araplara ve Hazreti İsa'dan beri Hıristiyanlara ve Hazreti Peygamberden beri de Müslümanlara kin besliyorlar. Geriye kim kalıyor?

Narsist olduklarından dolayı başkalarını sevemezler. Londra'da yayınlanan Jewish chronicle Ocak 1979'un ilk haftasındaki nüshasında şunları yazmıştır: "İslam'ın yeniden yükselmesi sadece İsrail'i yok etmekle ve savurmakla kalmayacak aynı zamanda beraberinde dünyayı da istikrarsızlığa sürükleyecektir..." Buhari'de yer alan bir hadis-i şerife göre Kur'an'da ifade edildiği gibi yeryüzünde inşa edilen ilk mabed Mekke-i Mükerreme'deki Kabe-i Muazzama'dır. 40 yıl sonra ise Hazreti İbrahim Aleyhisselam Kudüs'te Mescid-i Aksa'yı kurmuştur. İbrahim Aleyhisselam'ın inşa ettiği mabed, Hazreti Süleyman Aleyhisselamın kurmuş olduğu mabedin iptidai halidir. Sonra Beni İsrail peygamberleri bu yapıyla ilgilenmişler ve Yuşa Bin Nun, Mescidi yenilemiştir. Daha sonra kimilerine göre Hazreti Süleyman Aleyhisselam M.Ö. 1012 tarihinde kimilerine göre ise 900'lü tarihlerde Süleyman Tapınağı'nı kurmuştur. Bu tapınak ise M.Ö. 587 tarihinde Buhtunnasır veya Nabukadnezzar tarafından yıkılmıştır. Pers Kralı Cyrus veya Kuruş bu mabedi yenilemiştir ve ikinci mabed böylece kurulmuştur. Kimileri de ikinci mabed Heredos tarafından M.Ö. 63 tarihinde yapılmıştır ve bilahare M.S. 70 tarihinde Titus tarafından yıkılmış ve 135 tarihine ise yerine Jüpiter Tapınağı yapılmıştır. Daha sonra Roma'nın Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte Jüpiter Tapınağı kendi haline bırakılmış ve o da yıkılmıştır. Peygamber Aleyhisselatu vesselam buraya kadar gece yolculuğuyla gelmiş ardından duvarlarına bineği Burak'ı bağlamış ve kendisi de Peygamberlere imamette bulunmuştur. Mescid-i Aksa'nın hariminde ve silüetinde bu imameti bütün peygamberlerin manevi mirasına haiz olduğunu ve dolayısıyla Süleyman Mabedi'nin mülkiyetinin Müslümanlara geçtiğini gösterir. İslam'ın yükselişi Faran'da başlamış ve ahirzamanda parlaması Kudüs ve çevresi olan Şam'da gerçekleşecektir. Bu Yahudilerin ikinci kez büyüklenmelerinin ve böbürlenmelerinin ardına denk gelecektir. Ki, Clinton ve Obama'ya yönelik tavırları da bu Kur'an-ı Kerim'in haber verdiği büyüklenmeyi göstermektedir. İkinci mabed yıkılmadan önce onun en önemli sadinlerinden (muhafız) birisi veya başsadini Zekeriyya Aleyhisselam idi. Hazreti Ömer'in bir Recep gününde girdiği ve Selahaddin Eyyübi'nin Recep ayında İsra ve Mirac kandilinde fethettiği Beyti'l Makdis ve Mescid-i Aksa Recep intifadaları üzerinden esaretinden kurtulacağı günlere doğru yol almaktadır. İşte yarın Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde bu kutlu belde ile ilgili bilgi ve ilginizi tazelemek için Mescid-i Aksa Sempozyumu'na sizler de davetlisiniz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi